![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnD7jMlLTgPM-ozl4Findo2PwFEtzTl1D4D39HcZwQ61PlAhuscWSkpM58HnQ7Otr6T7PSTprBFW8lV8fQnBC-h8tjVI7gdsNXAR3hIWdhYrYbHXFsM-qtsSjfF3woF4UCXiJJmu4DO52Z_2sTCLjBM3_9Y9Te94bSAT4jjrFXYuo0Ds3tijKTGfdwWaNa/w640-h426/InCollage_20230721_222905265%5B1%5D.jpg)
17
Eylül 1963 Salı, Atatürk Lisesi Ankara
Saat
06.30 kalkıp, tuvaletlerimizi yaptıktan sonra 07.00'deki sabah
etütüne yetiştik. Henüz ödev verilmediği için, diğer
arkadaşlarımızı rahatsız etmeyecek şekilde, İvrizliler
dışındaki arkadaşlarımızı tanımaya, kendimizi tanıtmaya
çalıştık.
Sabah
etüdünün 07.45'te bitmesiyle kahvaltıya gidildi. Kalem ve not
defterlerimizle birlikte 08.30'dabaşlayacak ilk dersimiz için Fen B
sınıfında yerimizi aldık.
Dün,
son dersten sonra sınıf başkanı Tülay arkadaşımız yoklama ve
ders defterini idareye götürdüğünde haftalık ders programını
alarak sınıf giriş kapısının arkasına asmıştı.
Bugünkü
programda Cebir, Coğrafya, Fizik ve Müzik Dersleri vardı.
Öğrenci
ziliyle birlikte sınıfımızda yerimizi alarak Cebir öğretmenimizi
beklemeye başladık. Öğretmen ziliyle birlikte sınıfa giren
cebir öğretmenimiz hakkında İlk izlenimim çok dakik ve
disiplinli biri olduğuydu
Ayakta
bekleyen sınıfı bir süre süzdü, ''oturun lütfen'' deyip ders
defterini imzaladı.
Cebir
Öğretmeni Mehmet Aslantürk...
Tahtaya
''Mehmet Arslantürk'' yazdıktan sonra öğretmen kürsüsünden
inip, sıralar arasında dolaştı bir süre. Ardından,
''İstanbul
Yüksek Öğretmen Okulu mezunuyum. İstanbul Üniversitesi'nde
Matematik-Astronomi eğitimi aldım. Ankara ve İstanbul'un önemli
okullarında öğretmenlik ve yöneticilik yaptım. Halen Milli
Eğitim Bakanlığı'nda Müsteşar Yardımcısı olarak görev
yapıyorum.
Sizin
anlayacağınız zaman fukarası olan biriyim. Yine de, çok önem
verdiğimiz Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi
öğrencilerine zaman ayırıp en iyi bir biçimde yetiştirme
çabasındayız.
Milli
Eğitim Bakanlığı bünyesinde oldukça önemli görevleri olan
benim gibi arkadaşlarım özveride bulunarak derslerinize geldiğine
göre, sizlerden de aynı özveriyi bekliyoruz. Bu arada, tenefüse
çıkmadan iki saat aralıksız ders yapacağız Sorusu olan var
mı?''
Mehmet
Arslantürk söylenmesi gereken her şeyi söylerken oldıkça
disiplinli olduğunu hissettirdiği gibi, zamanı iyi kullanmamız
gerektiği, ödevleri eksiksiz yapmamız, çok çalışmamız
gerektiğini de hatırlatmıştı. Sorumuz olamazdı.
Kimseden
soru gelmeyince derse başladı. Ders anlatışından oldukça
deneyimli olduğunu, sonraki derslerimizde de Talim Terbiye Kurulunca
kabul edilip, ders kitabı olarak okutulan Cebir kitapları olduğunu
öğrenecektik.
Neredeyse
nefes almaktan bile çekinerek dinledik ve not aldık. Anlatacağı
konu bittikten sonra, konuyla ilgili ilk ödevini verdi.
Haftada
4 saat Cebir Dersi vardı. Sonraki 2 saat Cebir Dersi Perşembe günü
3. ve 4. saatte yapılacaktı. Ödevler Perşembe gününe kadar
yapılmalıydı.
İkinci
saatin sonunda tenefüs zili çaldığında hep birlikte ayağa
kalkarak uğurladık kendisini.
Teneffüste
4 İvrizli bir araya gelip Mehmet Arslantürk hakkında konuştuk
biraz. İlgili bakanın yerinde olmadığı zamanlarda bakan
yetkisini kullanabilen yetkili kişi müsteşar olduğuna göre
yardımcısı olan Mehmet Arslantürk de oldukça yetkili biri
olmalıydı. Haliyle işi başından aşkındı. Buna rağmen
dersimize gelmiş olmasını şans olarak değerlendirdik.
Coğrafya
Öğretmeni Meliha Beret...
Öğrenci
ziliyle birlikte toparlanıp Coğrafya Öğretmeni Meliha Beret'i
beklemeye başladık. Öğretmen ziliyle birlikte kapıda göründü,
hep birlikte ayağa kalktık. ''Oturun lütfen'' dedikten sonra ders
defterini imzaladı.
Bir
süre sınıfı alıcı gözüyle süzdükten sonra ''Küresel
Isınma'' kavramını duyan var mı içinizde?
Küresel
Isınma ve Coğrafya !..
Duymuşluğumuz
yoktu. Genelde yeryüzü şekilleri, dağlar, ovalar, tarım, enerji
kaynakları gibi kavramlar olarak algılamıştık daha önceki
derslerimizde.
Kimseden
ses çıkmadığını görünce,
''Yerküre
yüzeyimizin ve bağlı olarak atmosferin düzenli olarak
sıcaklığının artması olayına ''Küresel Isınma''
denilmektedir çocuklar.
Yürküremizde,
ortalama sıcaklığın 2 ya da 3 derece artması çölleşmesine
neden olabileceği gibi, tersi durumlarda da buzul devrine girmesi
olasıdır.''
Dedikten
sonra bizlere baktı. Böylece ''Küresel Isınma'' kavramıyla
tanışmış olduk...
İki
saat süreyle ''Küresel Isınma'' kavramı üzerinde konuşarak,
olası olumsuz etkilerine karşı halkımızı bilinçlendirme
görevinin büyük ölçüde öğretmenlere düştüğünü
vurguladı.
Tenefüse
çıkmadan işlenen ''Küresel Isınma'' kavramına saat 12.15'te
çalan ders bitim ziliyle son verildi.
Coğrafya
dersi de ilginç olmaya başlamıştı.
Fizik
Öğretmeni Necati Geçkinli...
Öğretmen
ziliyle birlikte sınıfa giren Fizik Öğretmenimiz Necati
Geçkinli'yi de ayakta karşıladık. Güler yüzlü, halim selim bir
öğretmen karşımızda duruyordu. ''Oturun lütfen'' dedikten sonra
ders defterini imzaladı. Ardından,
''Çocuklar,
günlük yaşamda karşılaştığımız olayların en mantıklı
açıklamasını, temel bilimlerden biri olan Fizik ve Fizik
yasalarıyla açıklayabilmekteyiz.
Araçlarda
neden emniyet kemeri kullanmalıyız ya da viraja hızlı giren bir
araç neden savrulmaktadır, dönme yoluyla öteleme nasıl
gerçekleşmektedir, buz tutmuş bir ortamda yürümekte neden
zorlanırız, binlerce km uzaklıktaki bir radyo istasyonundaki
yayını nasıl duyarız, Evren nedir, nasıl oluşmuştur?
Sorularının yanıtlarını Fizik derslerinde öğreneceğiz.
Temel
Bilimlerin bir kolu olan Fizik dersinin Kimya, Biyoloji, Yer
bilimleriyle olan bağlantılarını da birlikte keşfetmeye
çalışacağız...''
Necati
Geçkinli'nin derse başlangıcını sevmiştim. Ezberci bir
eğitimden uzak olduğunu algılamıştım.
Diğer
öğretmenlerimizde olduğu gibi Fizik Dersinde de tenefüse
çıkmamıştık. Öyle ki ikinci saat dolduğu gibi tenefüs zamanı
da dolmuş olmalıydı ki sınıf kapısı tıklatılarak açıldığında
elindeki mandolinle Müzik Öğretmenimiz duruyordu.
Müzik
öğretmeni Mümtaz kaya...
Sınıfça
ayakta karşıladığımız Mümtaz Kaya ''Oturun lütfen'' deyip
ders defterini imzaladı.Bir süre bizleri izledikten sonra,
''Çocuklar,
buraya fen ve sosyal bilimlerde yetiştirilmek üzere geldiniz.
Geldiğiniz öğretmen okullarında zaten müzikle haşır neşir
oldunuz. Her biriniz, en azından mandolin çalmasını biliyorsunuz.
Müzik
Öğretmeni olarak benim görevim sizleri, müzisyen olarak
yetiştirmekten ziyade, bedeniniz ve beyninizde hoş sedalar
yaratacak kavramlar oluşturmak olacaktır.
Müzik
evrensel olduğu kadar yerel bir dildir de. Öyledir çünkü Müzik
hayatın ta kendisidir.
İnsanoğlunun
kendini anlatması için bulunmuş olan muhteşem ve en harika bir
araçtır. Doğumumuzda var, düğünümüzde var, günlük
hayatımızda var, inançlarımızda var, ölümümüzde var…
Sevinç,
mutluluk, acı ve hüzünlerin ifade edilmesine ve bunların yeniden
hatırlanmasına eşlik etmekte, toplumsal yaşamın ayrılmaz bir
parçası ve kültürün aktarılmasında da önemli bir rol
üstlenmektedir...
Müzik
dersini ve öğretmenini sevmiştim...