Haseki Hürrem Sultan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haseki Hürrem Sultan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Haziran 2023 Çarşamba

İSTANBUL ARKADYOS FORUMU VE HÜRREM SULTAN


24 Mart 1962 Cumartesi, İstanbul…

Bugün, zamanda 1500 yıl geriye giderek, Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in forumlarından birini tanımak için okul bahçesinden çıktıktan sonra geriye dönüp, okuluma baktım.

Göz alıcı çinileri, mermer merdivenleri, devasa boyutlardaki giriş kapısı, yüksek tavanları, bu yüksekliğe uyum sağlayan Venedik aynaları ve kırmızı halılarıyla bir saray yavrusundan farksız tarihi Çapa Öğretmen Okulu…

Eylül 1961’de mermer merdivenlerini tırmandıktan sonra, çinileriyle ünlü devasa kapısından, okul idaresine kaydımı yaptırmak için girmiştim.

Sımsıcak yuvamız olmuş, hayatımıza mutluluk katmıştı. Bu mutlu yuvada altı aydan daha fazla bir zaman geçirmiştim. Mutlu ve başarılı altı ay…

Zaman ne kadar da hızlı geçmişti?

Gözlerimi okulumuzdan ayırarak, Millet Caddesi’nden Aksaray’a doğru yürümeye başladım. Fındıkzade’yi geçip Haseki’ye ulaştığımda aklıma Kanuni Sultan Süleyman’ın gözdesi Haseki Hürrem Sultan geldi. Avrat Taşı olarak da bilinen Arkadius Sütunu ile dikildiği Arkadyos Forumu'nu anımsamamı sağladı. 

Eğitim biraz da yaşadığımız şehir ya da yöre ile bütünleşmektir.

Sözlerini sürekli tekrarlayan  İvriz’deki Tarih Öğretmenim Hüseyin Seçmen aklımdan geçmişti bir an. Niyazi Akşit de aynı cümleleri yinelemekteydi.

İstanbul ile bütünleşebilmek, tarihini ve havasını soluyabilmek için, 1500 yıl geriye giderek Konstantinopolis’i tanımam gerekiyordu.

Üç imparatorluğa başkentlik yapmış bu gizemli şehirde, her türlü ticari faaliyetlerin kolaylıkla yürümesini sağlayan, coşkulu törenlere olanak sağlayan yollar ve meydanlar dı.

Ana yollar ki İmparatorluk yoluydu, ticari faaliyetleri İtalya’daki Roma Forumu’na kadar ulaştırıyordu. Egnatya yolu olarak tanımlanan bu 1120 km’lik yol İstanbul’un can damarıydı.

Kente Yedikule surlarındaki Altın Kapı’dan giriş yapan birinin göreceği ilk meydan, Cerrahpaşa semtindeki Arkadius Sütununun süslediği Arkadyos Forumu’ydu. Konstantinopolis’in yedinci tepesinde, 5. yüzyıl başlarında inşa edilen forumlardan biriydi.

Arcadius ya da Arkadyos M.S.  383-395 yılları arasında Babası I. Theodosius’la birlikte Doğu Roma İmparatoruydu.  M.S. 402 yılına  kadar da  tek başına hüküm süren Arkadyos, M.S. 402 yılında oğlu II. Theodosius’u yönetimine ortak etmişti.

Arkadyos Sütunu. İnşa edildiği 5. yüzyılda kentin ana aksını oluşturan İmparator Yolu üzerindeki görkemli anıtlardan biriydi.

Arkadius Sütunu, öncülleri Roma’da bulunan, kentin başkent kimliğini ön plana çıkaran, zafer sütunu ya da anıtsal sütun olarak nitelendirebileceğimiz bir yapı/anıt tipiydi.

Arkeolojik araştırmalara göre Arkadius Sütunu 400-404 yılları içerisinde inşa edilmiş, 421 yılında da heykel sütunun üzerine bir törenle yerleştirilmiş, forum ise nihai halini ancak II. Theodosius zamanında 453 yılında almıştı.

Arkadius Forumu’nu oluşturan diğer yapılar zaman içerisinde yok olsa da bölgedeki ticari işlev Osmanlı döneminde pazar günleri sütunun dibinde kurulan, alıcı ve satıcıları büyük ölçüde kadınlardan oluşan Avrat Pazarı ile sürdürülmüştü.

Avrat Pazarı, bulunduğu mahalleye adını verecek ölçüde büyümüş ve ünlenmişti. 

Hatta kimi seyyahların tanıklıklarından anlaşıldığı üzere hem pazarı hem de mahalleyi tanımlar biçimde, Arkadius Sütunu da Avrat Taşı olarak anılmıştı. 

Doğu Roma tarihini okurken Avrat Pazarı ve bu pazarda satılan kadın köleler-cariyelerden söz edildiğini duymuştum. Bazı rivayetlere göre, Avrat pazarında satılanlardan biri de Hürrem Haseki Sultan’dı.

 Osmanlı Padişahlarından çocuk doğuran cariyelerine verilen addı Haseki. Padişahların birden çok Hasekisi olabiliyordu. Hasekilerden en gözdesi erkek çocuk doğuran, bir bakıma yeni veliahdın annesi olan cariye idi.

Semte verilen Haseki adı Hürrem Sultan’ın kurduğu Haseki Külliyesi’nden gelmiş olmalıydı. Özgür ve Haseki Hürrem Sultan olarak Haseki Külliyesi’ni yaptırmak istemiş, Sultan Süleyman tarafından bu istek anında yerine getirilmişti.

Külliyelerde ilk yapı cami ki, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri olan ‘’Haseki Sultan Camii’’ yapılmıştı.

Evliya Çelebi’ye göre, “Şehzadeler annesi Haseki Sultan Camii” Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan’a gösterdiği bir zarafettir.

Camiden sonra, Sinan klasiği olarak, medrese ve sübyan mektebi dahil olur külliyeye. Üstelik aşhane ve şifahane ekleyerek…

Kadın Şefkatinin Sembolü olan Haseki Darüşşifası İnşaatı 1550 yılında tamamlanır ve 1843 yılında da kadınlara tahsis edilir.

Bu tarihten sonra; kimsesiz, bakıma muhtaç, evsiz barksız hasta ve çaresiz kadınları tedavi eden bir kadın hastanesi olur.

Haseki Külliyesi’nin şöhreti Avrat Pazarı adının “Haseki” adıyla anılmasını sağlar. Mart 1880’de hastanenin yönetimi Şehremaneti’ne (belediye) devredilmişti.

Bir hayli aradıktan sonra bulduğum Arkadyos Sütunu, Cerrahpaşa’daki iki bina arasına arasına sıkışıp kalmış, neredeyse amorf bir kütleye dönüşen bir kalıntı haline gelmişti.

Üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un önemli tarihi anıtlarından birini bu durumda görmek üzdü beni... 

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...