çocukluk aşkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocukluk aşkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2023 Cuma

ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU'NDA PLATONİK AŞKIM BETÜL

 18 Kasım 1961 Cumartesi, Çapa İstanbul…

Bugün öğleye kadar 4 saat dersimiz var. Bayrak merasimi ile birlikte hafta sonu tatili başlayacak.

Öğrenciler için ilk ders zili çaldı. Beş dakika sonra öğretmen zili çalacak.

Sınıf defterine bugünkü dersleri yazdım, yoklama yaparak olmayanların numaralarını yazacaktım ki Şekip ile Lütfiye girdi kapıdan. Birbirlerine aşık olmuşlardı, kumrular gibiydiler.

Sınıfa göz gezdirdim. Gülay ile Betül eksikti. İçim sıkıldı birden. Nerede kaldılar derken ikisi de kapıdan girdiler. Gülümseyerek ”Günaydın” dediler.

Betül’ün gülümseyen yüzü içimi ısıttı, ruhuma bahar geldi, kalbim daha hızlı çarpmaya başladı. Kendimi mutlu, güçlü ve romantizm içinde buldum.

Yoklamayı bitirip yerime geçerken baktığımda tekrar gülümsemişti bana.

Lise yılları ergenlik dönemleriydi. Ergenlik dönemlerinde arkadaşlıklar önemli etkinliklerden biri olarak karşımıza çıkmaktaydı.

Arkadaşlıklar grupları sosyal bir birlik sağlamanın yanı sıra dayanışmayı da beraberinde getiriyordu.

Gülay ile cinsel ayırımsız arkadaşlığım Betül için geçerli değildi. Betül’e karşı bambaşka duygular beslediğimin farkına varmıştım bir süre sonra.

Betül farkında değildi. Üstelik, Betül’e bu duygularımı söyleme fırsatı bulamamış, bulma fırsatı da yaratmamış ya da yaratmak istememiştim.

Gerek ilkokul döneminde gerekse İvriz İlköğretmen Okulunda birlikte olduğumuz kız arkadaşlarımızdan farklı bir yapıları vardı İstanbullu kız arkadaşlarımızın.

Erkek arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde cinsel ayırım yoktu. Öyle yetişmişlerdi. Betül de beni sınıfın başkanı ve çalışkan arkadaşlarından biri olarak görüyor olmalıydı.

Diğer taraftan, sonraki yıllarda farkına vardığum bir ayrıntı, kız çocukları konuştukları kişilerle göz teması kurmaya, karşısındakinin yüzüne bakmaya ve ayrıntıları yakalamaya erkek çocuklardan çok daha önce başlamakta oluşlarıydı.

Oysa biz, özellikle Anadolu'dan gelen, erkek çocuklar göz teması kurmakta zorlanıyor, kızarıp bozarıyor, hatta utanıyorduk.

Özellikle İstanbullu kız arkadaşlarımızın göz teması kurarak erkek arkadaşlarındaki ayrıntıları yakalamaya çalışmaları sırasında oldukça saf ve temiz olan davranışlarını, biz Anadolu çocukları biraz farklı algılamış, algılamak istemiştik.

Romantik duygularımız ortaya çıkmıştı. Farkına varmadan duygusal bağ kurmuştuk. Bu tavrımızdan ötürüdür ki bir süre sonra Betül’e sırıl sıklam âşık olacaktım.

Öyle ki sabahları heyecanla onun gelmesini bekler, neşeliyse günüm neşeli, üzüntülüyse benim de günüm üzüntülü geçerdi. Es keza bana ilgisiz davranmışsa geceleri uykularım kaçardı.

Haberi olmasa da ilk çocukluk aşkım olmuştu Betül…

Gördüğümde ve bana gülümsediğinde kalbim küt küt atmakta, içimde kelebekler uçuşmakta ve ayaklarım yerden kesilmekteydi…

İstanbullu bir kıza romantik duygular beslemiş olmam, platonik düzeyde âşık olmam derslerime biraz daha sıkı sarılmamı sağlamıştı.

Romantik ilişkilerde fiziksel görünüşün önemi büyüktü büyük olmasına ama ortamdaki statünüz ve kendinize olan güveniniz de önemliydi.

Sınıf başkanlığımın yanı sıra derslerimdeki başarım ve kendime olan güvenimin Betül’ün gönlünü çalacağını düşünmüştüm…

Gözlerimizin içini güldüren, enerjimize enerji katan, sürekli görme isteğiyle kalbimizde tatlı bir çarpıntıya yol açan duyguydu Betül’ün kalbini çalma isteği…

Kişiden kişiye değişiklik gösterse de tartışılmaz olan bir şey vardı ki, âşık olmak beni duygusal olarak etkilediği kadar fiziksel olarak da etkilemişti.

Öyleydi çünkü kendinizi oldukça farklı hissediyordunuz. Aşkın neden olduğu kimyasal değişimler insanları fiziksel ve duygusal yönden değiştiriyordu.

Âşık olunca asla ölmeyeceğimi ve her şeyi yapabileceğimi hissediyordum.

Öyle sanıyorum ki, her aşık olan da benim gibi hissediyordu.

Evrenin sizin için planları olduğunu ve bu kaderin içinde büyük bir rolünüz olduğunu düşünüyordunuz.

Bütün problemleriniz yok oluyor ve hayat çok daha aydınlık görünüyordu. 

Bende de öyle olmuştu…

Âşık olarak yaşamak ne güzel bir şey be kardeşim…

Demiş ve bayrak merasiminden sonra üç imparatorluğa başkentlik yapmış bu kadim şehri keşfe çıkmıştım. 

 

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...