Saltanat kayığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saltanat kayığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2023 Pazar

TARSUS CLEOPATRA KAPISI

 31 Temmuz 1960 Pazar, Tarsus…

Bugün yine, ikinci kez, ücret alma günü. 

5 Haziran'da geldiğimi Tarsus Karabucak Okaliptüs Ormanı Fidanlığındaki mevsimlik işçiliğimizin ikinci ayı dolmuştu.  

Sabahın erken saatlerinde Akıncı Ailesi çalışanları olarak fidanlık muhasebesinden 28’er günlük ücretlerimizi aldık. Muhasebeden ayrıldığımızda hepimizin yüzü gülüyordu.

Tavuk kümesinden bozma konaklama yerine dönerken babama ”Bugün Salih’le Tarsus’a gidebilir miyiz?” sorusuna olumlu yanıt aldık. Cumartesi günü sözleştiğimiz gibi Salih saat 09,00’da bisikletiyle geldi. Salih’e babamın bisikletiyle biz de eşlik ederek Tarsus'a hareket ettik.

Tarsus’ta ilk ziyaret yerimiz Cleopatra Kapısı oldu.  Anıtsal yapının çevresinde dolanırken aklıma, İvriz’deki tarih derslerinde tarihi adeta yaşatan, Hüseyin Seçmen öğretmenim geldi.

Antik Kilikya’nın başkenti Tarsus’tan söz derken, Tarsus biraz da Cleopatra Kapısıdır. Demişti.

Tarihin en romantik kapısıydı Cleopatra Kapısı. Anlatırken coşmuş, adeta kendinden geçmişti.

Antik dönemde, M.Ö. 41 yılında, Mısır’ın ünlü kraliçesi Cleopatra sevgilisi Romalı General Antonius ile buluşmak için, yelkenleri erguvan renkli atlastan, kürekleri gümüş, gövdesi altın yaldızlı gemisiyle uzun bir yolculuktan sonra, Akdeniz’in Tarsus sahiline demir atmıştı.

Hediyeleriyle değerli süs eşyalarını yanına alarak, büyük bir filonun eşlik ettiği pupası altın yaldızla kaplı, kürekleri gümüş ve yelkenleri erguvan rengi muhteşem bir saltanat kayığıyla Regma lagününün sığ sularından süzülerek Kydnos ırmağının içlerine doğru yelken açıp ilerlemiş, Deniz Kapısından geçerek Tarsus’a girmişti. 

Saltanat kayığından sayısız tütsülerin saldığı hoş kokular nehrin kıyılarına yayılmıştı. Tarsus halkının bir kısmı nehrin girişinden başlayarak her iki kıyı boyunca ona eşlik ederken, diğerleri de bu manzarayı görmek için, kentten koşarak gelmişti. Cleopatra o gün sadece Tarsus limanına değil, Antonius ’un kalbine de demir atmıştı.

Kente Deniz Kapısı’ndan girmiş olan Cleopatra’nın büyüsü nedeniyle, o tarihten sonra kapının adı Cleopatra olarak belleklere yerleşmişti.

Bizans Dönemi’nde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyordu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus’u anlatırken bu kapı için İskele Kapısı ismini kullanmıştı. Yapımında Horasan harcı kullanılmış olan kapının kenarı at nalı şeklinde, yerden yüksekliği 6,17 metre derinliği ise 6,18 metreydi.

Tarsus’un 18.’nci yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli Deniz Kapısı kalmış, günümüze Cleopatra Kapısı adıyla ulaşmıştı.



BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...