Niğde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Niğde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2022 Salı

İVRİZ ÖĞRETMEN OKULU YAZILI SINAVLARI

 

20 Ağustos 1958 Çarşamba, Misli…

Anamın dualarıyla Pazartesi sabahı Niğde’ye gidecek olan köyün külüstür otobüsünü kaçırmamak için zamanından önce çıktık evden. Hareketinden yaklaşık 15 dakika önce yerimizi almıştık otobüste.

Hareket saatinden önce otobüs dolmuştu. Her otobüse binen,

-Hayrola çocuklar, sabah sabah nereye?

-İvriz Öğretmen Okulu Leyli Meccani sınavlarına gidiyoruz.

-Nedir O?

-Öğretmen Okulları, parasız yatılı okul sınavlarıyla, başarılı köy çocuklarını alıyorlar. Okutuyorlar, öğretmen olarak yetiştiriyorlar.

-Allah yardımcınız olsun, başarılar dileriz.

Dediler. Teşekkür ettik.

Yolculuk boyunca İvriz’deki parasız yatılı okul ve Köy Enstitüleri konuşuldu. Daha doğrusu ben anlattım onlar dinledi.

Misli Köyü’nde ilkokuldan sonra eğitim ve öğrenimini devam ettiren pek öğrenci olmamıştı. Köyde Orta Okul olmaması en büyük engellerden biriydi. Ailelerine yardımcı olmayı seçmişlerdi. Seçmek zorunda kalmışlardı, çünkü ailelerin çocuklarını Niğde’de okutacak ekonomik güçleri yoktu.

Tarlalarında tahıl hasadı, hasat sonrası ürünün saplarından ayrılması, sonrasında patates ve burçak hasadında da çalışıyorlardı.

Biz ilklerdendik. Köyden çıkmayı, uçmayı denedik. Bu nedenle köyde hem öğretmenlerimizin hem de köy sakinlerinin nazarında özel bir yerimiz oldu.

Yarım saat yolculuktan sonra, saat 08,00’de,  Niğde’deydik.

Bizi karşılayan Bayezid Tuna öğretmenimiz önde biz arkasında sınav salonuna gittik. Saat 09,00’da başlayan birinci oturumda Matematik dersinden yazılı sınava vardı.

Sınav sorularını görünce neşem yerine geldi. Hepsi bildiğim sorulardı. Rahatlıkla, zamanından önce bitirdim. Bir kez daha kontrol ettim.

Sınavdan çıktığımızda bizi beklemekte olan Bayezid öğretmenimiz yüzümün güldüğünü görünce,

-Mehmet sınavın oldukça iyi geçmişe benziyor. Gülümsemenden bu sonucu çıkardım. Mustafa senin durumun nasıl?

-Ağabeyiminki kadar iyi değil. Yine de Allah’tan ümit kesilmez.

-Haydi çocuklar, birlikte bir öğle yemeği yiyelim. Öğleden sonraki sınava tok karnınızla girin.

Dedi. İnce bir davranıştı, babamız gibiydi. Köy Enstitüsü kökenli öğretmenler böyleydi.

Yemek yerken bir taraftan da sınavla ilgili izlenimlerimizi dinledi. Olumlu yanıtlar vermiştik. Memnun oldu, gözlerinin içi gülüyordu. Çok emek vermişti bizlere. Yemekten sonra bizi sınav salonuna kadar götürüp, başarılar diledi. 

Saat 14,00’de başlayan ikinci oturumda  Fen Bilgisinden sınav vardı. Zorlanmadan bütün soruları yaptım. İlk gün sınavları benim için oldukça iyi geçti. Sınav salonu çıkışında Bayezid Öğretmenimiz bizi bekliyordu. Yanında köyümüzden biri daha, Yakup Amca vardı. 

Bayezid öğretmenimiz önce sınav sonuçların sordu. Ben oldukça iyi olduğunu söyledim. Kardeşim biraz tereddütlüydü, yine de iyi geçtiğini söyledi.  Oldukça olumlu yanıtlar alan öğretmenimiz, 

-Gece nerede kalacaksınız, kalacak yeriniz var mı?

Diye sordu. Her nasılsa, Niğde’ye sınavlar için geldiğimizi öğrenmiş olan köylümüz Yakup Amca,

-İtirazları olmazsa ben de kalacaklar Hocam. Ben onları yarın sabah erkenden getirir, size teslim ederim.

Dedi. Neden itirazımız olsun du? Yatacak yerimiz yoktu. Bize sahip çıkmıştı. Çok duygulanmıştım Yakup Amcanın da bize sahip çıkmasına.

-Tamam, öyleyse, yarın görüşürüz çocuklar.

Dedikten sonra Bayezid öğretmenimiz bizden ayrıldı.

-Bu gece benim misafirim olacaksınız.

Diyen Yakup Amcanın peşine düştük. Niğde Kalesi yamaçlarında bulunan bir mağara girişini kendine mekân edinmiş, bir bekarın oturabileceği mağarayı eve dönüştürmüştü.

Kapadokya’nın giriş kapısı olarak bilinen  Niğde’deki kale mağarası da rahatlıkla oyulmuş, istenilen şekli almıştı. 

-Mağara hem serin oluyor, hem de kira ödemek zorunda kalmıyorum.

Dedi Yakup Amca. Bize yer ve yatacak yer gösterdikten sonra karnımızı doyurdu. Yemekten sonra da çalışma ortamı sağladı.

Salı sabahı kalktığımızda kahvaltıyı hazır bulduk. Peynir, zeytin ekmekle çayımızı içtikten sonra da sınav salonuna götürdü.

-Allah zihin açıklığı versin çocuklar.

Dediği sırada da Bayezid öğretmenim gelmişti.

İkinci gün birinci oturumda Türkçe, öğleden sonraki ikinci oturumda Sosyal Bilgilerden sınav olduk. Bana göre Sınavları başarıyla geçmiştim. Son sınavdan çıktığımızda bizi bekleyen Bayezid Öğretmenim,

-Haydi çocuklar birlikte birer çay içelim.

Dedikten sonra civardaki kahvehanelerden birine götürüp, çay söyledi. Sınavla sorularıyla ilgili bilgi aldı. İki gün süren yazılı sınavlarda oldukça başarılı olmuştum. Olmak zorundaydım. Yaz tatilinde iyi hazırlanmıştım. Sorular hiç yabancı gelmemişti.

Sonuçtan memnun oldu. Kardeşim Mustafa benim kadar emin değildi yaptıklarından.

-Hiç belli olmaz, üzülme Mustafa.

Dedikten sonra bizi otobüs garajına kadar götürüp yolcu etti.

Akşamüzeri köye dönmek üzere bindiğimiz otobüsteki Misli sakinleri,

-Geçmiş olsun çocuklar. Nasıl geçti sınavlarınız?

Oldukça iyi geçti.

-Allah başarılarınızın devamını getirsin.

Yolculuk boyunca Köy Enstitüleri ile ardılları olan Öğretmen Okulları konuşuldu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan köye geldik. Anam heyecanla kapıda bizi bekliyordu. Bizi görünce yüzü aydınlandı.

-Bitti mi sınavlarınız?

-Bitti ana. Sınavlarımız başarılı geçti, kazanacağız inşallah.

Yüzüne yayılan gülümsemeden anamın çok mutlu olduğunu anladım. Biz de mutlu olmuştuk.

Sonuçları bekleyip görecektik…

24 Ekim 2022 Pazartesi

GÜNEY KAPADOKYA BAŞKENTİ TUANA

                         


                                                      11 Ağustos 1957 Pazar, Bor…

Öğleden sonra İl Halk Kütüphanesi’nde Bor’un tarihçesiyle ilgili kaynaklar bulmaya çalıştım. 

Bazı kaynaklar Güney Kapadokya’nın başkenti Tuvana olarak anlatmışlardı. Kaynakların büyük bölümü ise Tuvana ya da Tyana için, Bor’un yaklaşık 10 km güneyinde bulunan Kemerhisar’ın tarihi ismidir diyorlardı.

Kafam karışmıştı. Kütüphaneden ayrılarak Emekli Türkçe Öğretmeni Necati Bey’den yardım istedim.

Köy Enstitüsü kökenli bütün öğretmenlerde olduğu gibi Necati Bey de okuyan, araştıran, soran ve sorgulayan öğrencileri seviyordu. Beni de sevmişti. Yardımcı olmaktan büyük keyif aldığını anlamıştım. Öğrencilerini bulmuş gibiydi.

Beni yine güleryüzle karşıladı. Bu kez çalışma odasına aldı. İlk izlenimim, çalışma odası küçük çaplı bir kütüphaneydi. Elini öptüm, yardımcı olduğu için teşekkür ettim. 

-Tekrar bana geldiğine göre bazı konularda yardıma ihtiyacın var demektir. Anlat bakalım.

-Tarihi açıdan Bor İlçesi mi yoksa bu ilçeye bağlı Kemerhisar yerleşim yeri mi daha eski? Kütüphanede yaptığım araştırmada Tyana ya da Tuvana kavramları kafamı karıştırdı öğretmenim.

Biraz bekle diyerek kalktı, raflarda bir süre arandıktan sonra elinde  ‘’Kapadokya Bölgesi’’ adlı bir kitapla gelip bana uzattı.

Köy Enstitüsü kökenli öğretmenler çok yönlüydü. Sadece okuttukları derslerle ilgili olarak uzmanlaşmamışlardı. Eğitimi ve bilimi bir bütün olarak görüyorlardı.

Türkçe öğretmeni olmasına rağmen Niğde, Bor ve Kemerhisar’ın içinde bulunduğu Kapadokya bölgesinde araştırma yapmış ve basılı yayın haline getirmişti. Dediğim gibi alışma odası adeta küçük bir kütüphaneydi.

Bir süre verdiği kitabın ilk sayfasını okumakta olan beni süzdükten sonra,

-Nevşehir, Niğde, Aksaray üçgeni arasında kalan bölgeye Persler’ in verdiği ad “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Katpatukya, yani Kapadokya idi.

Diye başlayan Necati Bey öğretmenim devamla…

-Sınırları Aksaray’dan Malatya’ya kadar uzanan Kapadokya Bölgesi, Kızıl ırmağın bereketli suyu ile 8’i köklü medeniyet olmak üzere, 20’yi aşkın topluluk; Asur, Hitit, Friğ, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi uygarlıkları bağrında yaşatmış bir tarih merkezidir.

Niğde Kapadokya’nın giriş kapısıdır.  Haliyle, Niğde’nin  14 km güneybatısında bulunan Bor kasabası da giriş kapısının bir parçası olmalıdır.

Derinkuyu’dan başlayıp, Aksaray, Gülşehir, Avanos, Ürgüp ve Kırşehir gibi merkezlerde odaklanan, bilinen sayıları 200 ile ifade edilen yer altı şehirleri, bizlere bölgenin geçmişi ile ilgili önemli bilgiler vermektedir.

Elindeki kitabın bazı sayfalarını karıştıracak olursan, Bor İlçesi’nin şu anda bağlı bulunduğu Niğde’nin tarihinden daha eski tarihe sahip, daha zengin arkeolojik kazılara yataklık eden bir ilçe olduğunu göreceksin. Aslında bunun asıl nedeni ise Bor ilçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan Kemerhisar beldesidir. 

Yapılan bilimsel araştırmalar Kemerhisar bölgesinin Niğde ve Bor’dan önceki ilk yerleşim yeri olduğunu ve insan topluluklarının hayat mücadelesinin tarih öncesi devirlerde bu topraklarda verdiğini göstermektedir. Başlangıçta ana merkez Kemerhisar, yavruları da Niğde ve Bor yerleşim birimleriydi.

Kemerhisar merkezli Tyana üzerinde 15 kadar devlet kurulmuştur. Hattileri, Luvileri, Hititleri, Firigleri, Asurluları, Kimmerleri, Taballari, Persleri, Helenleri, Romalıları, Abbasileri, Bizanslıları, Selçukluları, Karamanoğullarını, Osmanlıları ve Cumhuriyet’i görmüştür.

Tarihi geçmişini Bizans ve daha öncesinden alan Tyana gerçek bir tarihi hazinedir. Su Kemerleri ve Roma havuzuyla ünlenmiştir.

Antik Tyana, yani Kemerhisar,  güney Kapadokya’nın başkentiydi. 

Tyana ya da Tuana’nın merkezi Kemerhisar, tarihi boyunca bu sahaya yerleşmek isteyenler için, son derece cazip bir merkez olmuştu. Yol kavşağı konumuyla birlikte, tarım ve maden kaynakları bakımından da zengin bir sahaydı.

Bor Antik dönemde Tuvana ’ya bağlı bir yerleşim birimiydi. Yaklaşık 14 km güney batısındaki Melendiz Dağları’nın güney uzantısı olan yüksek bir tepenin güneydoğu yamaç ve eteklerine kurulmuştu. 5 belde, 21 köyün ve 18 mahallenin bağlı bulunduğu bir ilçe olmuştu Bor.

Güney Kapadokya’nın başkenti olan Kemerhisar zamanla ticari önemini yitirdi. Tarihi kalıntılarıyla öne çıktı.

Yeni bilgilerle donatmış, üstelik kaynak olabilecek bir kitap da vermişti Necati öğretmenim. Teşekkür edip, ellerini öptükten sonra yanından ayrıldım.

En kısa zamanda Kemerhisar’ı ziyaret etmenin bir yolunu bulmalıydım…

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...