İstiklal Caddesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstiklal Caddesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mayıs 2023 Çarşamba

İSTANBUL TAKSİM CUMHURİYET ANITI

26 Kasım 1961 Pazar, İstanbul…

Dün, 25 Kasım Cumartesi günü, öğle yemeğinden sonra ilk kez Tarihi Yarımada dışında, Pera olarak bilinen öteki yakaya, Taksim’e gittim.

Taksim Cumhuriyet Anıtı’nı tanımak istemiştim.

Meydanlar, kentin karakterini yansıtan simgesel alanlardır. Demişti Tarih Öğretmenimiz.

Öyle ki, yerel yönetimlerin kentsel politikalarına da bağlı olarak, sosyal canlılığın ve aktivitelerin odak noktalarıdır. Bir başka deyişle, kentin kalbi, biraz da bu meydanlarda atar.

Cumhuriyetin kurulmasından önce, Osmanlı İmparatorluğu döneminde; idari ve dini yapıların gölgesindeki Sultanahmet ve Beyazıt Meydanları, İstanbul’un iki önemli kentsel meydanı, kalbinin attığı yerlerdi. 

Cumhuriyet kurulduktan sonra İstanbul’un yeni meydanı, kentin yeni yerleşim bölgesindeki Taksim Cumhuriyet Meydanı olmuştu.

İstanbul’un Beyoğlu ilçesi sınırları içinde yer alan Taksim Cumhuriyet Meydanı kentin en ünlü ve en işlevsel meydanıydı.

Adını, eskiden, Galata, Beyoğlu ve Karaköy suyunun taksim edildiği ‘’Maksem” den almıştı.

Beyoğlu, Galata ve Karaköy’ün su ihtiyacını karşılamak üzere yapılan su deposu ”Maksen”, günümüzde, Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi adı altında kapılarını sanatseverlere açmıştı. 

Beyoğlu İlçesi sınırları içerisinde yer alan Taksim Cumhuriyet Meydanı, başlangıçta, bu günkü sınırlarına göre, oldukça küçük bir alanda hayata geçirilmişti.

Kuzeyinde Tarlabaşı Bulvarı, doğusunda Anıt caddesi, güneyinde İstiklal Caddesi ve batısında” Maksem” su taksim binaları ile sınırlanmıştı.

Eski Cumhuriyet Meydanının ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi, günümüzde, tören yeri olarak kullanılıyor ve toplulukların buluşma yeri işlevini üstleniyordu.

Meydanın İstiklal Caddesi başlangıcında, Tünel’e kadar giden, nostaljik tramvay çalışıyordu.

Tek vagonlu nostaljik tramvay, yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor ve her zaman, tam kapasite ile seferlerini sürdürüyordu.

Taksim Cumhuriyet Meydanının simgesi haline gelen Cumhuriyet Anıtı, İtalyan heykeltıraş Pietro Cananico’ya yaptırılmış ve 1928 yılında da şu andaki yerine yerleştirilmişti.

Dairesel bir alanın ortasına dikilen anıtta, iki yüzünde de, bronz figürlerin yer aldığı geleneksel mimari kullanılmıştı.  11 metre yüksekliğindeki anıtın kaidesinde pembe trentino ve yeşil suza mermerleri kullanılmıştı. 

Anıtın İstiklal Caddesi’ne bakan yüzü Cumhuriyet Türkiye’sini, karşıt yüzü de Kurtuluş Savaşını simgelemekteydi.

Cumhuriyet Türkiye’sinin simgelendiği yüzünde; Mustafa Kemal Atatürk ile sağında İsmet İnönü, solunda Fevzi Çakmak yer alırken, arkalarında yurttaşlar ve iki Rus generali yer almaktaydı.

Kurtuluş Savaşının betimlendiği yüzünde ise Mustafa Kemal Atatürk ile, Kurtuluş Savaşını birlikte yürüttüğü yurttaşlar, kadınlarımız ve kağnıları ilgi çekmekteydi.

Anıtın yan yüzlerinde ise birer asker ve taşıdıkları bayrak ve sancaklar bulunmaktaydı.

Taksim Cumhuriyet Anıtı çevresinde defalarca dolanarak içime sindirdikten sonra İstiklal Caddesi üzerinden Tünel Meydanına kadar yürüdüm.

Başka bir yazı konusu yapacağım İstiklal Caddesi sonunda yer alan Tünel, dünyanın en eski ikinci Metrosu’dur demişti Tarih öğretmenimiz.

Yokluğu en çok, Karaköy’ü Galata’ya bağlayan Yüksekkaldırım Yokuşunu çıkmak zorunda kalanlar tarafından hissedilen Tünel’in İstanbul’un sosyal hayatına girmesiyle insanlar bu yokuşu arşınlamaktan kurtulmuştu.

Büyük güçlükle inilip çıkılan bu yokuşun yerini 90 saniyelik yolculuk almıştı. 

Füniküler adını da alan tünelle Karaköy’e indikten sonra Galata Köprüsü’nden geçerek Sirkeci’deki boynuzlu otobüslere ulaşarak okuluma döndüm.

Verimli ve mutlu bir gün yaşamıştım Öteki Yaka olarak bilinen Pera’da…


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...