Sivrisinekler ve sıtma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sivrisinekler ve sıtma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2022 Pazartesi

HALİL DEDEMİ TOPRAĞA VERDİK

 


22 Eylül 1951 Cumartesi, Ceyhan Adana…

Ağıt sesleriyle uyandım...

Bana mı öyle gelmişti. Doğru dürüst göremiyordum ama kulaklarım daha duyarlı hale gelmişti. Sanki çevremde bir matem havası vardı.

Bu sabah da gözlerim çapaklı ve kapalı olarak, zorlukla kalkmıştım. Seslendiysem de duyan olmadı. Gözlerimdeki çapağı silecek anam de yoktu ortalıkta. 

Zar zor bulduğum su ile yüzümü yıkadıktan sonra gözlerimi iyice temizleyip dışarı çıktığımda pamuk tarlasında kimseler yoktu. Nereye gitmiş olabilirler derken, çadırımızın arka tarafında hıçkırıklara karışan ağlama seslerine doğru hızla yürüdüm. Arkamdan Mustafa da geliyordu.

Herkes Kurtuldu Dedemin çadırı etrafında toplanmıştı. Sessizce ağlayanlar, gözyaşı dökenler, büyük bir hüzün içinde başlarını avuç içine almış olanlar var dı…

Neler oluyor diye kardeşim Mustafa ile ben de yaklaştım  Halil Dedemin çadırına. Kalabalık arasında çadıra girmek istedim. Bizi gören babam uzaklaştırmaya çalıştı ikimizi de.

-Neden uzaklaştırıyorsun Baba, Halil Dedeme kötü bir şeyler mi oldu?

Dedim. Gözleri yaşlanmış ve kızarmış olan Babam nasıl anlatacağını düşünürken, ”Kurtuldu” ailesinin en küçük ferdi Mustafa dayım bana sarılarak,

-Halil Deden öldü yeğenim, başımız sağ olsun.

Diyerek hıçkırmaya başladı. Sanki boğazıma bir yumruk girmiş gibi oldum. Mustafa dayımla birlikte ben de ağlamaya başladım, ardından kardeşim Mustafa da katıldı bize. 

Akçasaz Bataklıkları ve ürettikleri sivrisinekleri almıştı Halil Dedemizi bizlerden.

Sen kalk, Bulgaristan Karagözler Köyünden Türkiye’ye göç edip Edirne’de, Bulgar asimilasyonundan kurtul…

Asimilasyondan kurtulduğun için ailene ‘’Kurtuldu’’ soyadını al…

Ama sivrisinekler ve sıtmadan kurtulama, öbür dünyaya göç et…

Bulgaristan’dan göç ettiğimiz 26 Nisan’dan bu yana geçen dört aylık zaman diliminde Halil Dedem ikinci kaybımızdı. İki ay önce en küçük kardeşimiz Şaban’ı Elbistan Hasanköy ’de toprağa vermiştik. Şimdi de Halil Dedemi toprağa veriyorduk…

Daha kimleri kaybedecektik, kimleri toprağa verecektik bu göç yollarında…

Büyük bir haksızlık gibi gelmişti bana…

*****

Halil Dedemizi çok severdik. Güngörmüş, bilge, sorun çözücü, aileler arasındaki birlik ve beraberliği sağlayan bir atamızdı…

Alınan önlemlerin hiç birisi para etmemişti.

Ne yanan ateş, ne duman, ne çarşaf, ne cibinlik ne de bazılarımızın içine girdikleri çuvallar…

Geceleri tepelerimizde bir uğultu, iğne gibi saplanan sivrisinek hortumları, insanı çıldırtan kaşıntılar…

Sivrisinekler ve sıtma Çukurova’daki mevsimlik işçileri bırakmıyor, yeterli bağışıklık sistemi kalmamış olan yaşlıları ve çocukları alıp götürüyordu öbür dünyaya…

Halil Dedemin vefatının sabahı pamuk tarlasındaki bütün mevsimlik işçiler ve Karagözler köylüleri pamuk toplama işini bırakmışlardı. Hepsi, hepimiz  tarif edilemeyecek bir üzüntü içindeydik. 

Ölüm haberi Ceyhan’daki yetkililere iletilmişti. Gelen yetkililer ölüm raporu düzenlediler. Usulüne uygun olarak işlemler yapıldı, cenaze namazı kılındı ve defin işlemi gerçekleşti. Dualarımızı ettikten sonra boynumuz bükük,  dönmüştük çadırlarımıza yas tutmak için…


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...