Misli Ovası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Misli Ovası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ekim 2022 Cumartesi

BEŞİNCİ SINIF YARIYIL TATİLİNDEYİZ

 


9 Ocak 1958 Pazar, Misli (Konaklı)…

Dün karnelerimizi alarak yarıyıl tatiline girdik. Bor’dan Misli ‘ye geleli bir buçuk ay olmuş. 1957-58 Eğitim ve Öğretim yılının birinci dönemin yarısını Bor 29 Ekim İlkokulu’nda diğer yarısını da Misli İlkokulu’nda tamamladık. 

Okul ve öğretmenlerimize uyum sağladığımız gibi karnelerimizdeki bütün notlarımız ‘’Pekiyi’’ idi.

Bayezid Tuna öğretmenimiz başarımızdan ötürü bizi kutladı, örnek öğrenci olarak gösterdi ve alınlarımızdan öptü.

Bayrak merasiminden sonra da odasına çağırarak tatilde okumamız için birkaç kitap verdi. Teşekkür ettikten sonra ellerini öperek okuldan ayrıldık.

Eve geldiğimizde kapıda heyecanla bizi karşılayan anam karnelerimizi sordu. Gülerek, neşe içinde,

-Bütün derslerimizden Pekiyi aldık Ana.

Dedik. Gözleri parladı, yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi. Anamın da okuma yazması yoktu, babam zaten çat pat askerde öğrenmişti.  Bizlerin okuması önemliydi.

Bizlerin  başarısı her karneden sonra anamla babamı sevindirmiş ve gururlandırmıştı.  Anam bizleri öptükten sonra

-Babanızdan mektup var yine. Okuyun bakalım. Haberler hayırlı mı? Ben de çok merak ettim babanızı.

Dedi. 15 gün önce de babamdan hem mektup hem de bir miktar para gelmişti ancak durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi yoktu.

Bu mektubunda sürekli bir işe girdiğini, önümüzdeki ay yine para göndereceğini yazıyordu.

Karne sevinci üzerine babamdan aldığımız haberler de güzel olunca, hep birlikte neşe içinde yemeğimizi yedik. Yemekten sonra anam,

-Mehmet, mağaradan biraz tezekle saman getir. Evimiz soğudu, biraz sobayı yakalım. 

-Hemen Ana. Şimdi gider getiririm.

Diyerek evden çıktım. 

Oldukça soğuk ve karlı bir kış mevsimi geçiriyoruz.  Köyümüz yaklaşık 60 cm kalınlığında karla örtülü, her taraf bembeyaz. Kızakla kaymak, kartopu oynamak için ideal bir ortam ayazlar olmasa.

Dağlarla çevrili Misli Ovası kara iklimi kuşağında bulunuyor. Kar yağdıktan sonra atmosferde yeterli nem ya da su buharı yok. nem ve su buharı yerine yağmaya hazır buz kristalleri var. Bu nedenle şiddetli ayazlar oluyor.

Şiddetli ayazların olduğu bu dönemde evlerimizde yakacak olarak evin altındaki mağarada sadece saman ve tezek var. Köyde odun ve kömür kullanılmıyor. Odun bulunsa da çok pahalı olmalı, bizim aileye göre değil. 

Yakıt olarak Saman ve Tezek…

Saman alevi gibi deyimi tam da bizim evdeki kuzine sobasında  kullandığımız saman ve tezek için geçerli. Tezekler tutuştuktan yarım sonra biter, kül olur.

Odun ve kömür gibi uzun süreli enerji vermez. Bu nedenle, saman ve tezekten elde edilen enerjiyi çok verimli kullanmak zorundayız. Öncelikle soba boruları odada çok dolanacak şekilde yapılandırılmalı ki enerji birden atmosfere gitmesin.

Odada dolanan kızgın soba boruları kızılötesi ışıma yaparak odaya ısı enerjisi aktarır. 

Odadaki nem oranı da önemlidir. 

Oda çok nemli değilse ısıtmak, sıcaklığı 15 derecenin üzerine çıkarmak daha kolaydır. Öyledir çünkü sobanın verdiği enerji yalnız odadaki hava molekülleri için harcanır. Odadaki havanın sıcaklığını arttırmak kolay ve hızlı olur.

Bu nedenle, pencereyi açıp havalandırarak evin içindeki nem oranını düşük tutmaya çalışıyoruz…

Bayezid öğretmenimiz derste anlatmıştı. Nemli ortamlarda kullanılan sobalardaki yakıtlardan elde edilen ısı enerjisi hava moleküllerinin yanı sıra nemi oluşturan su moleküllerinin sıcaklığını arttırmak için de harcanır.

Nemli odalarda sıcaklığı arttırmak için daha çok yakıta ihtiyaç vardır. Odalarınızı sıkça havalandırın ki hem ısınması kolaylaşsın hem de temiz havaya kavuşun demişti.

Nefeslerimizle birlikte oda atmosferine verdiğimiz su buharı odadaki nem oranını arttırıyor. Nemi azaltmak için evi sıkça havalandırıyoruz. Sobadaki saman ve tezek yandıktan bir süre sonra evde ılıman iklim ortamı oluşuyor. 

Matematik ve kompozisyon gibi derslerimizi bu sıcak ortamda yapıyoruz. Oda sıcaklığı oldukça düştüğünde ise yatağın içine girerek Tarih, Coğrafya ve Türkçe gibi okuma derslerini çalışıyoruz.

Ödevlerimiz bittikten sonra hareketli kalmanın yollarını buluyoruz. Mustafa ”Haydi birader, kızak kaymaya gidelim.” Diyor. ”Olur, Mustafa.” Dedikten sonra kızaklarımızla dışarı çıkıyoruz…

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...