10 Kasım Atatürk'ü anma günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Kasım Atatürk'ü anma günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ağustos 2023 Perşembe

AYÖO HAZIRLIK LİSESİ ANITKABİR'DE


10 Kasım 1963 Pazar, Ankara...

Bugün 10 Kasım...

Her 10 Kasım'da olduğu gibi bu yıl da, 1938'de ebediyete intikal eden Ulu Önderimiz Atatürk'ü anma ve anlama günü.

Her yıl, saat 09.05'te sirenlerin çalmaya başlamasıyla birlikte, nerede ve nasıl olursak olalım, Ulusça saygı duruşuna geçtik sirenlerin çaldığı süre boyunca.

10 Kasım Atatürk’ü anma günü etkinlikleri çerçevesinde, saat 08.30'da, Atatürk Lisesi tören alanında toplandık. Saat 09.05'te sirenlerin çalmaya başlamasıyla birlikte saygı duruşu başladı.

Ardından okul müdürümüz Mustafa Sarıcalı'nın kısa ve öz konuşmasıyla; Uluslaşmamızı sağlayan girişimler, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin kuruluşu, İlke ve Devrimleri hakkında bilgi edindik. ‘’Anıtkabir’’e, serbestçe gidilme kararı alındı.

Can arkadaşlarım Yaşar Samyeli ve Ali Koçyiğit ile Anıtkabir’e giderken, Atatürk’ü anma ve anlama konusunda koyu bir sohbete başladık.

Kurtuluş Savaşı’na nasıl geldik, nasıl ve hangi koşullarda savaştık, kimler tarafından destek gördük, kimler tarafından ihanete uğradık?

Gibi sorulara yanıt aramanın yanı sıra Cumhuriyeti ve Yeni bir Devleti nasıl kurduk?

Sorularına da yanıt aramalıydık.

Konuk olduğumuz Ankara Atatürk Lisesi'nin tarihçesini araştırır ve yazarken bir hayli bilgilenmiştim. Farkına varmıştım ki Atatürk’ü anlamak;

”Muasır Medeniyet”

Olarak tanımladığı kavramın içeriğine baktığımızda; bilim, teknolojide ileri gitmek, özgürlükleri vazgeçilmez olarak algılamak, savaşlar yerine barışın egemen olduğu bir dünyada katma değeri büyük üretimler yapmaktan geçmekteydi.

***** 

Anıtkabir’e Akdeniz Caddesi ve Tandoğan’dan olmak üzere, iki kapıdan giriliyordu. Törensel girişler Tandoğan kapısından gerçekleşiyordu. Biz de törensel girişin yapıldığı Tandoğan Kapısını tercih ettik.

Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan, yüksekliği 4 metre olan Aslanlı Yola, 14 ve 12 basamak şeklinde, aralarındaki bir sahanlıkla iki bölüme ayrılmış olan 26 basamaklı bir merdivenlerden çıktık.

26 sayısı, sembolik olarak, 26 Ağustos’taki Büyük Taarruza ithaf edilmişti. Merdivenlerden sonraki 5 basamak ise 26 Ağustostan 5 gün sonra Yunan ordusunun bozguna uğradığını simgeliyordu.

Merdiven yüksekliği 4 metre ile 26 basamak sayısını çarptığımızda 104 sayısı karşımıza çıkmaktaydı ki, 104 sayısı Maya takviminde sıkça geçen bir sayı olup, bir asrı ifade etmekteydi. Atatürk dünyada yeni bir asrın başlangıcını yapmıştı.

Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak “İstiklâl” ve “Hürriyet” kuleleri yer alıyordu. Kulenin önünde üç erkekten oluşan ‘Erkek Heykel Grubu’ bulunmaktaydı.

Sağdaki erkek, başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini, elinde kitabı ile yanındaki Türk gençliğini ve aydın insanını, biraz gerisindeki ise yerel kıyafeti ile Türk köylüsünü temsil etmekteydi.

Heykellerin yüzünde derin acı ile Türk Milleti’nin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmişti. Heykel grubu Hüseyin Özkan’ın eseriydi.

Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan, on adet kule vardı. Bu kulelere Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşumunda büyük etkileri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmişti.

262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yolda; 12 sağda, 12 de solda olmak üzere toplam 24 aslan heykeli vardı ki, bu 24 heykel 24 Oğuz boyunu temsil etmekteydi.

Aslanlı Yoldaki aslanlar arasındaki mesafe 28.60 metre olup, bu bölümün alanı ise 366 metrekareydi. Bu sayı da güneş takviminde yaşadığımız dört yılda meydana gelen bir artık yıl olan sayı oluyordu.

Mahşeri bir kalabalıkla birlikte yürüdüğümüz Aslanlı Yol bitiminde karşımıza Tören Meydanı çıktı.

Tören Alanı  15 000 kişi alabilecek kapasiteye sahipti. Zemini; kırmızı, sarı, beyaz ve siyah renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmişti.

Aslanlı yolun bitiminde, sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktaydı. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada, cepheye gitmekte olan Mehmetçik’in evinden ayrılışı betimlenmektedir.

Bu kompozisyonda, elini asker oğlunun omzuna atmış ve onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü fakat gururlu anne görülmektedir. Kuledeki kabartma Zühtü Müridoğlu’nun eseriydi.

Aslanlı yolun bitiminde, sol tarafta Müdafaa-i Hukuk Kulesi yer alıyordu. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşı’nda ulusal birliğin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmekteydi.

Dış yüzeydeki kabartmada, ellerinden birinde kılıç tutarken diğerini ileri uzatarak, sınırımızı geçmeye çalışan düşmana ‘’Dur’’ diyen bir erkek betimlenmiştir.

İleri uzatılan elin altındaki Ulu Ağaç Türkiye’yi, O’nu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milleti temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman’a aittir. Kulenin içinde Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili kitaplar ve hediyelik eşyalar satılmaktadır.

İğne atsan yere düşmez deyimimin geçerli olduğu Tören Alanını kucaklayan Mozele, Atatürk sevdalılarının hücumuna uğramıştı adeta. İnsanlar bir an önce vefa duyguları ve saygılarını sunmak istiyorlardı.

Merdivenlerden sonra karşımıza çıkan Mozole 72x52x17 metre boyutlarında olup, uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuştu. Ön ve arka 8, yan cepheler ise 14,40 metre yüksekliğindeki kolonlarla çevrelenmişti.

TBMM Genel kurul binasının Mozoleye uzaklığı 1920 metre olup, 1920 aynı zamanda TBMM’nin kuruluş tarihiydi. Mozolenin konumu mükemmel seçilmişti.

Anıtkabir inşaatının temel atma töreni 1944 yılında yapılmıştı. Bu nedenle mozolenin büyük sütunlarının yüksekliği 19,44 metre olarak belirlenmişti.

Atatürk’ün boyu 1.73 metre olup, bu sayı 19,44 ile çarpıldığında bize 33 metre yükseklikte olan bayrak direğinin yüksekliğini vermekteydi.

Amerika’da yaşayan Türk asıllı, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olan Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında üretilerek, 1946 yılında Anıt Kabir’e hediye edilmişti.

Avrupa’daki tek parça bayrak direklerinin en yüksek olanı olup, direğin 4 metresi kaidenin altında kalmıştı. Bayrak direğinde yer alan kabartmadaki; Meşale Türk Medeniyetini, Kılıç taarruz gücünü, Miğfer savunma gücünü, Meşe dalı Zaferi, Zeytin dalı ise Barışı simgelemekteydi. Kabartma Kenan Yontuç’un eseriydi. 

Bayrak direğinin yükseltisini Atatürk’ün boyunun yüksekliğine böldüğümüzde 19,38 sayısı çıkmaktaydı ki bu sayı Atatürk’ün ölüm tarihi olan 1938’i göstermekteydi.

Tören alanında mozoleye 42 basamaklı merdivenden çıkılmaktaydı Atatürk 42 yaşında Cumhuriyeti ilan etmişti. 42 sayısını bir Maya asrı olan 104 ile çarptığımızda tören meydanındaki 373 kilim desenli alanın ölçüsü olan 4368 sayısını vermekteydi.

Anıtkabir’de Orhun abidelerinin izlerini de görmek mümkündü. Anıtkabir’in dış cephesinde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Onuncu Yıl Nutku’nun bulunması Orhun yazıtlarından esinlenildiğini göstermekteydi.

Şeref salonu yer döşemelerinde, tavan ve iç kolon süslemelerinde çok sayıda ok, yay, yaba, koçbaşı, koçboynuzu, bukağı, bereket ve kurtağzı motifleri Hun ve Göktürk kurganlarındaki motiflerin aynısıydı.

Mozole kaide planının uzun kenarı 72 metre ve kısa kenarı 52 metre olup, böylece alanı 3744 metrekare ediyordu. 3744 sayısı Maya takvimindeki 365 ile çarpılarak 1366560 sayısı elde edilmekteydi.

Maya takvimine göre bu sonuca göre Güneş kendi yörüngesi etrafında 3744 yılda ya da 1366560 günde dönmekteydi.

Şeref salonu ölçüleri 32-60 metre ölçülerinde olup alanı 1920 metrekaredir ki TBMM’nin kuruluş yılı elde edilmektedir.

Anıttaki dış kolon sayısı 40, köşe kolon sayısı 4 ve giriş kolona sayısı 4’dür. Bunların toplamı 48 eder. 48’in karesi alınırsa 2304 eder ki bu sayıyı 23-04 şeklinde okursak 23 Nisan bulunmaktaydı ki Eğemenlik ve Çocuk Bayramı'nı çağrıştırıyordu.

Olağanüstü bir çevre düzenlemesi, anıtsal bir yapısıyla oluşturula Anıtkabir'de Atatürk'ün manevi huzurunda bulunmak da olağanüstü bir olaydı...

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...