1962-63 Eğitim ve Öğretim yılı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1962-63 Eğitim ve Öğretim yılı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Temmuz 2023 Pazar

HAYATIMIN ÖTEKİ YÜZÜ ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU


 17 Eylül 1962 Pazartesi, İstanbul Çapa...

Akşam, yemek sonrası etüdündeyiz. Bazı arkadaşlar yaz anılarını anlatırken bazı arkadaşlarım da sevgilileriyle hasret gideriyorlar.

Geçen haftaki olayları özetlemek için anı defterimi açıyorum . Ama ne mümkün. Sınıf sanki arı kovanı...

Ünlü çinili kütüphaneye iniyorum. Sessizliğini özlemişim. Geçen yılda olduğu gibi, sessizliğini dinliyorum bir süre. Tekrar defterimi açıyor ve yazmaya başlıyorum.

*****

Bu sabah gerçekleştirdiğimiz bayrak merasimi ile birlikte, 1962-63 Eğitim ve Öğretim yılına başlangıç yaptık.

Bayrak merasiminde platonik aşkım Betül'ü aradı gözlerim, yoktu. Belki ilk derse yetişir diye geçirdim içimden.

Bayrak merasiminden sonra, henüz yeni sınıf başkanı seçilmediğinden, geçen yılki sınıf başkanı olarak idareden sınıf defterini aldım.

İlk derste de yoktu Betül. Öğrenci zili çaldıktan bir süre sonra dert ortağım Gülay Medetgil ''Günaydın arkadaşlar'' diyerek sınıfa girdi ve en arka sıralardan birine oturdu 185 cm boyu engel olmasın diye.

Henüz öğretmen zili çalmadığından, günlük dersleri deftere yazdıktan sonra Gülay'ın yanına gittim.

Hoş beşten sonra Betül'ü sordum. Sınıfta kaldığını ve kaydını Çapa'dan aldığını söyledi. Üzüldüm.

Gülay yaz tatilinin nasıl geçtiğini sordu. Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası'nda fidan diktiğimi, özetleyerek, anlattım. Ellerime baktı, nasırlaşmış olduğunu görünce, ''keman öğrencisi olarak kötü olmuş Akıncı''. Dedi.

Matematik öğretmenimiz Tevfik Aras'ın ilk dersinde yine sınıf başkanı seçildim. Benden başka talip te yoktu zaten. Diğer arkadaşlar sınıf başkanlığını angarya olarak görürken, ben avantaj olarak değerlendiriyordum.

Anı defterimden başımı kaldırıp tekrar kütüphanenin sessizliğini bir süre dinledikten sonra tekrar yazmaya başladım.

   *****

14 Eylül Cuma günü Tarsus'tan bindiğimiz trenle, iki aktarmadan sonra Konya'ya ulaştık kardeşim Mustafa ile. Mustafa Konya Maarif Koleji öğrencisi olarak kalırken ben Meram Ekspresi ile İstanbul yolculuğumu sürdürdüm.

Toplam 24 saate yakın bir yolculuktan sonra, bir masal ülkesinde imişim duygusu veren Çapa Öğretmen Okulu'na geldim.

Okula bahçesine giriş yapmadan, Millet Caddesi üzerinden bir süre baktım anıtsal okulumuza. Okul bahçesine giriş yapınca da, bir yıl önceki duygularımı yeniden yaşadım.

Göz alıcı Çinileri ve anıtsal görünüşü ile, önündeki Millet Caddesi’nden geçen herkesin “bu heybetli bina hangi kuruluşun köşkü acaba?” diye mırıldanmalarına neden olan bu anıtsal yapıya tekrar gelmek harika bir duyguydu.

Çam ağaçlarının, güllerin, okulun kurucusu ile Atatürk büstünün bulunduğu bir bahçeden sonra mermer merdivenler, kocaman bir giriş kapısı ve sizi karşılayan kırmızı halılar ve büyük yaldızlı aynalar…

Anıtsal binanın kapısından girince kendimi Osmanlı dönemlerinden birindeki bir sarayda yaşıyormuş gibi hissettim tekrar.

İlkokuldan bu yana,son 4 yıldır, hayatımın iki yüzünü de gördüm.

Okul dönemi sanki dağın beriki yüzü. Hem İvriz'de hem de Çapa Öğretmen Okulu'nda; Bolluk, bereket, parlak bir gelecek.

Dağın öteki yüzüne gelince, tatillere girdiğimiz yaz ayları da sanki yokluk, yoksulluk, çaresizlikti. Bu nedenle yaz tatillerini sevmiyordum, sevemedim hiç.

''Kendi şansını kendin yarattın Akıncı. Yaratmaya da devam edeceksin''

Diye yazdıktan sonra anı defterimi kapatıyorum.

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...