Kayıtlar

Bulgaristan Karagözler Köyü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

BİRİNCİ YARIYIL TATİLİNDE ZAMANDA GERİYE GİTMEK

Resim
20 Ocak 1962 Cumartesi, Çapa… Öğleden önce birinci dönem karnelerimiz dağıtıldı, bayrak merasiminden sonra da yarıyıl tatiline girdik. Müzik ve Resim derslerinden 8, diğer bütün derslerden tam not 10 almıştım. Çok mutluydum. Aileleri İstanbul’a yakın olan yatılı öğrenciler pazar günü okuldan ayrılacaklar. Ailem Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama sahasında olduğundan, hem ulaşım oldukça zor hem de ekonomik yönden bütçemizi zorlayacaktı. Okulda kalmaya karar verdim. Derslerimi gözden geçirebilir, Zeytinburnu gecekondularında yaşayan Mustafa dayıma uğrayabilir hem de İstanbul’u biraz gezebilirim diye düşündüm. Çinileriyle göz kamaştıran okul kütüphanesine indim. Son derece sessiz olan bu mekânda kafanızı ve gönlünüzü dinlendirmenin yanı sıra, tarihin derinliklerinde yolculuk yapmanızı sağlayan bir havası da vardı. Anı defterimi açıp tarih attıktan sonra giriş bölümüne, ‘’ Harikasın Akıncı. Hayallerinin peşinde koştun ve Bulgaristan’ın Karagözler Köyü’nden İstanbul Çapa Öğretmen Okulu...

İNCECİKTEN BİR KAR YAĞAR MİSLİ OVASINA

Resim
  23 Şubat 1958 Pazar, Misli Niğde… Bu sabah tuvalete gitmek için dışarı çıktığımda  Dağ taş beyazlara bürünmüş. Bir de poyraz çıkmış mı yuvasından. Karları söküp söküp yerlerinden savuruyor göklere.  Tuvalete ulaşıncaya kadar yerden savrulmasam da aklıma Karacaoğlan’ın bir dörtlüğü geldi. İncecikten bir kar yağar, Tozar Elif Elif diye, Deli gönül abdal olmuş, Gezer Elif Elif diye… Elif diye bir sevgilim yoktu ama sevgiliye götürecek önemli bir araç vardı. Sevgilimiz okul, eğitim ve bilgi olmalıydı.  İncecikten bir kar yağar, tozar okul okul diye… Dizelerini kafamda oluşturdum. Eğitim ve Öğretim, uygulamalı bilgi ve bilim kurtuluşumuz olacaktı. Çağdaş Medeniyetler seviyesine ulaşmanın yolu bilgi ve bilimden geçiyordu. Köy Enstitüleri ve ardılları olan Öğretmen Okulları bu amaçla kurulmuş ve varlığını sürdürüyordu. Bu okullardan mezun olmuş öğretmenlerimiz, bizim gibi fukara çocuklarının yanı sıra geri kalmış Anadolu çocuklarına da sahip çıkıyorlardı. ...

ANILAR ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Resim
  Nisan 1951’de, Bulgaristan Karagözler Köyünden gönüllü ve serbest göçmen olarak başlayan göç yolculuğumuzda; Edirne Göçmen Misafirhanesinde yapılan dağıtımda şansımıza Elbistan köylerinden biri düştü. Gerek ekonomik gerekse sosyolojik olarak uyum sağlayamayınca mevsimlik işçi olarak Çukurova yöresine gitmek zorunda kaldık. Ceyhan pamuk tarlalarında 3 ay, Osmaniye yerfıstığı tarlaları ve hangarlarında 2 ay çalıştıktan sonra Haruniye Yeşilova’da kışladık. Yaşar Kemal’in Çukurova’sında mevsimlik işçi olarak çalışırken, 17.10.1951 tarih ve 3-13828 sayılı Bakanlar kurulu kararıyla Türk vatandaşlığına kabul edildiğimizi öğrendik Yeşilova Köyünde yaza girerken.  Ne var ki bu karardan yaklaşık 8 ay sonra haberimiz oldu.  Bu kez, günümüzde adı Konaklı beldesi olan, Niğde Misli Köyü’ne yerleşmemiz istenmişti. İlk çiftçilik denememizin hüsranla sonuçlandığı, ilkokul birinci sınıfa başladığımız Misli'de de tutunamayacaktık. Sırasıyla Osmaniye'de ilkokul ikinci sınıf, Mersin'...

DÜZİÇİ YEŞİLOVA'DAN AYRILMA ZAMANI

Resim
  29 Haziran 1952 Cuma, Düziçi Yeşilova… Tırmandıkça tırmanıyorduk…Tırmanıyorduk da hangi dağın eteklerindeydik acaba? Demiştim kendi kendime… Hangisi olduğunun da pek önemi yoktu zaten. Birlikte keşfetmeye karar vermiştik kardeşimle. Bulgaristan’daki köyümüz Karagözler ’in güneyinde kalan Sakar Balkan ile Osmaniye Düziçi Yeşilova Köyünün doğusunda bulunan Amanos dağları eteklerini karıştırmış olmalıydım. Öyleydi çünkü benzerlikleri çoktu. Kardeşim Mustafa ile her ikisinin de eteklerindeydik. Tırmandıkça görüş alanımız büyümüştü. Mustafa önümüzdeki yemyeşil ovaya baktıktan sonra, -Köye neden Yeşilova dendiğini şimdi daha iyi anladım. -Yeşilova nereden çıktı? Sakar Balkan eteklerinden Karagözler’e bakıyoruz. Mustafa bir kahkaha atarak, -Gözlerini ter basmış, etrafını göremiyorsun. Öyleydi gerçekten… Alnımdan sızan terler kaşlarımı aşmış, gözlerimi örtmüş ve etrafı göremez olmuştum. Gözlerimi silip, yan döndüğümde, Mustafa yerine, ahırdan bozma evimizde fısıldayarak konuşan anamla ba...