aile emeği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aile emeği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haziran 2022 Çarşamba

EKMEK TEKNESİ SAHİBİ OLUYORUZ

 


16 Ağustos 1952 Cumartesi, Misli…

Ev sorunu çözüldükten sonra sıra ekmek teknesi edinilmeye gelmişti.

Ekmek teknesi” deyimi çiftçilik yapan köylünün “geçim kaynağını” anlatmak için kullanılagelmişti.

Köylü toprağını işlerken onun en büyük yardımcısı ‘’öküz’’ dü.

Öküz, cinselliği yok edildikten sonra uysallaştırılmış, munis, güçlü bir hayvan olarak tarım işçisinin yardımcılığına dönüştürülmüştü.

Toprağı işlemek için kara sabana koşulan öküz; tarlaya gidip gelmek, tarladaki üretimi köye ve harman yerine taşımak, hastaları bir başka köye ya da kasabaya götürmek için kullanılan vazgeçilmez bir yardımcıydı.

Öyle ki Nazım Hikmet’in ‘’Kurtuluş Savaşı Destanı’’ nın ‘’Kadınlarımız’’ bölümündeki dizelerinde dile getirdiği,

‘’…anamız, avradımız, yârimiz  ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri  öküzümüzden sonra gelen …’’

kadınlarımız, Anadolu’nun bazı yörelerinde çiftçinin bu en büyük yardımcısından sonra yerini almıştı.

Oysa sulu tarımın yapıldığı bölgelerde olduğu gibi, Bulgaristan Karagözler Köyünde de ''aile emeğ'' üretimin içine girerdi.

Küçük ve büyükbaş hayvanların bakımı, sütlerinin sağılması, süt ürünlerinin oluşturulması, taze fasulye, salatalık, kavun, karpuz ve kabak gibi ürünlerin üretilmesi daha çok kadınların işiydi.

Erkekler bir çift öküz ve çektikleri kara sabanla üretime girerken kadınlarımız sulu tarımın sunduklarıyla üretime katkıda bulunurlardı.

Aile emeği ile bir çift öküzün esasını oluşturduğu köylü üretim biçimi kadını ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtardığı gibi, ortaya çıkan üretim ve getirileri ailenin geçimini rahatlıkla sağlıyordu.

Henüz artezyen kuyularının farkına varılıp, açılmadığı 1950’lerin Misli Köyünde aile emeği yok denecek kadar azdı. Geçim de zordu haliyle…

Bulgaristan’da çiftçilik yapanların kadınları, ‘’soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen’’ muamelesine maruz kalmamış ise de ailenin geçimini sağlayan, çift çubuk için hayati önemi vardı bir çift öküzün.

Bunun ayırdında olan babam ve babam gibiler en kısa sürede, tahıl ekim zamanı gelmeden önce, bir çift öküzle bir araba edinmenin yollarını aramaya başlamışlardı.

Misli Köyünde sağlanamayınca civar köy ve kasabaları gezmeye başlamışlardı.

Yaklaşık bir hafta arayıştan sonra, bugün öğleden sonra, Hüyük İstasyonu tarafından, bir çift öküzün çektiği elden düşme bir araba ile babamın geldiğini gördük.

Geldiğinde yüzü gülüyordu. Gülüyordu çünkü ”ekmek teknesi” ne kavuşmuştu, kavuşmuştuk…

Bir çift öküzün çektiği arabayla birlikte avluya giren babamızı hem büyük bir sevinç hem de heyecanla karşılamıştık. Anam ellerini gökyüzüne doğru kaldırmış, dua ediyordu.

Arabadaki koşumlarından çıkarılan öküzler için avlumuzun altındaki mağarada yer hazırlanmıştı. Babam öküzleri okşayıp, terlerini sildikten sonra mağaraya götürüp önlerine saman koydu.

Akşam sofrasına oturduğumuzda, yemeğe başlamadan anlattı öküzlerle elden düşme arabayı. Oldukça hesaplı almıştı. Gözlerinin içi gülerek, ''yarından tezi yok tarlaları ekime hazırlamalıyız'' dedi.

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...