Kayıtlar

akıncı944 etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

A.Ü. Fen Fakültesi'nde dersler başladı

Resim
  5 Ekim 1964 Pazartesi, Ankara... Gururluyduk, heyecanlıydık, mutluyduk, içimiz içimize sığmıyordu. Sığmıyordu çünkü bugün A.Ü. Fen Fakültesi eğitim ve öğretime başlayacaktı. Daha doğrusu fakültemizi tanıyacaktık. Yemekhaneye birlikte indiğimiz Yaşar Samyeli ve Ali Koçyiğit ile sabah kahvaltısını bir an önce bitirip, bütün geleceğimize yön verecek Fen Fakültesi'ne ulaşmak istiyorduk. Kahvaltı biterbitmez, bir gün önce hazırladığımız defter ve kalemlarimizi de alarak, Strazburg Caddesi üzerinden Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'na çıktık. Sağdaki otobüs durağında kısa bir süre durduk. Tandoğan'daki Ankara Üniversitesi ve bitişiğindeki Fen Fakültesi yerleşkesi yaklaşık 2 500 metreydi. Yürüsek mi, otobüse mi binsek? İkilemi içinde kaldık bir süre. Belediye otobüslerinde öğrenci bileti 25 kuruştu. Okulun bizlere verdiği 35 Lira'lık aylıktan otobüs parası ayırmak doğru olur mu? Dedim kendi kendime, üstelik yeterli zaman vardı. Yaşar ile Ali'ye ''ben yürüyoru...

Lise mezunu olarak İstanbul ziyareti

Resim
16 Haziran 1964 Salı, İstanbul... Günün ışımasıyla birlikte gerinerek uyandım. Doğrularak çevreme baktım, yatakhanede benden başka uyanan yoktu. Sessizce yataktan çıkıp aydınlık pencerelere doğru yürüdüm. Karşımda Millet Caddesi vardı. Birden zamanda geriye, 11 Eylül 1961 pazartesi gününe gittim.  Güllerle sarılı kapıcı kulübesindeki görevliye kendimi tanıttıktan sonra bahçeye girip, anıtsal okulun giriş kapısına doğru yürümüştüm. Çam ağaçlarının, güllerin, okulun kurucusu ile Atatürk büstünün bulunduğu önündeki bahçeden sonra mermer merdivenler, kocaman bir giriş kapısı ve sizi karşılayan kırmızı halılar ve büyük yaldızlı aynalar… Millet Caddesi’nden geçenlerin de hayranlıkla baktığı anıtsal binanın kapısından girince kendimi Osmanlı dönemlerinden birindeki bir sarayda yaşıyormuş gibi hissetmiştim. Bu anıtsal yapıda iki yıl müzik semineri öğrencisi olarak bulunma ayrıcalığını yaratmıştım. Kendimle gurur duydum.  Bir süre daha Millet Caddesi'ni izledikten sonra, bavulumdan...

İstanbul Çapa Öğretmen Okulu misafiri olarak 1964

Resim
15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a gittim. Perili Köşk olarak tanımladığım okulumu, arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi özlediğimi hissettim. Her yarım saatte bir kalkan Kamil Koç otobüslerinden birine bindim saat 09:00'da. Yaklaşık 9 saatlik bir yolculuktan sonra, saat 18:00'de Sirkeci Garı civarında otobüsten inip, çevreyi gözden geçirdim. Anadolu ve Trakya'dan gelen bütün şehirlerarası otobüslerin son durağı Sirkeci ve Gar çevresindeki ara sokaklardı. Ara sokaklardan boynuzlu otobüslerin kalktığı Sirkeci Garı Meydanı'na geldim. Bindiğim otobüste içim içime sığmıyordu. Çapa'ya ulaşmak istedim bir an önce. Otobüsten indiğimde, Millet Caddesi'nin karşısına geçerek, 2 yıl okuma şansımı yarattığım Çapa Öğretmen Okulu anıtsal binasına, Perili Köşkümüze, hasret giderircesine uzunca bir süre baktım. İlk kez 11 Eylül 1961 Pazartesi günü böyle bakmıştım bu anıtsal yapıya. ...

AYÖO Okulu Hazırlık Lisesi Atatürk Lisesi'nden ayrıldı

Resim
8 Aralık 1963 Pazar, Ankara... Kızılay'dan Tandoğan Meydanı'na uzanan Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nın sağ tarafında, Demirtepe'deki havagazı fabrikasına komşu 4 katlı yapı hazırlık sınıflarının yeni yerleşkesi. Yeni yerleşke binamız Polis Bakım ve Yardım Sandığı'ndan kiralanmış.  Hazırlık lisesi sınıfları yaklaşık 2 hafta önce eğitim, öğretim ve etütler için Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'ndaki bu 4 katlı binaya taşındı. Yemekhane ve yatakhaneler yine Atatürk Lisesi yerleşkesinde bulunuyor. 4 katlı binanın 2. katındaki sınıfımızda 2. akşam etüdündeyiz.  Pencereden dışarı bakıyorum. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ışıl ışıl... Bulvardaki ışıltının ana nedeni, bulvarın karşı tarafında, biraz sağda bulunan ünlü Köşk Gazinosu ışıklarıyla bulvar kaldırımlarındaki rüzgarın etkisiyle oynaşan kar taneleri.  Ankara'nın gece alemi denilince ilk akla gelen yer Köşk Gazinosuydu. Reklam broşürlerinden, 1960 yılından bu yana, dönemin ünlü sanatçılarını bünyesinde bulundurduğunu...

AYÖO Hazırlık Lisesi 1. gün

Resim
16 Eylül Pazartesi 1963, Ankara... Atatürk Lisesi Tören Alanındaki bayrak merasiminden sonra Okul Müdürü Mustafa Sarıcalı'nın, günün anlam ve önemi üzerindeki konuşmasıile birlikte 1963-64 Eğitim ve Öğretim Yılı resmen başladı.   Böylece, 1951 yılında Ceyhan pamuk tarlalarında ''Üniversiteli olmak'' hayalime bir adım daha yaklaşmış oldum. Öğrenci ziliyle birlikte sınıflarımızda yerimizi aldık. 24 kişilik Fen B sınıfında İvrizli Yaşar Samyeli, Ali Koçyiğit, Hidayet Durucan ve diğer öğretmen okullarından gelenler içinde Halil Biga, Mazlum Sevinç, Mehmet Koyuncu, Mehmet Kabalcı, Ayla Soykan, Tülay Toker, İbrahim Turgal, Şevket Ceylan, Vakkas Tekin, Hilmi Zilbeyaz, Ahmet Işık ve diğerleri vardı. İlk dersimiz Astronomi idi. Öğretmen ziliyle birlikte okul müdürümüz Mustafa Sarıcalı sınıfımıza girdi. Sınıfça ayağa kalkarak karşıladık. ''Günaydın çocuklar, oturun lütfen.'' Deyip bir süre hepimizi gözden geçirdi. Ders defterini imzaladıktan sonra bizler...

AYÖO Hazırlık Lisesi kaydım FEN-B Fınıfı

Resim
14 Eylül 1963 Cumartesi, Ankara... Ankara Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinin konuk edildiği Atatürk Lisesi bahçesine Sezenler Sokak'tan giriş yapıyorum. İçim içime sığmıyor... Sığmıyor çünkü Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi ve sonrasında gireceğim Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi günlerim bütün geleceğimi belirleyecekti. Elimdeki tahta bavulu yere bırakarak nefeslenirken, bir taraftan da karşımdaki üç bloktan oluşan 25 yıllık anıtsal bir yapıya bakıyorum. Sağımdaki futbol sahasında oynayan öğrencileri bir süre seyrettikten sonra tahta bavulumu alarak hafif eğimli yolda ilerliyor ve tören alanına ulaşıyorum. Tam karşımda, okulun bütün bölümleriyle bağlantılı, özellikle idari bölümlerin bulunduğu A Blok bulunuyor. Sağ tarafında A Blokla 90 derecelik açı yaparak uzanan B Blok, solunda da C Blok yer alıyordu. Geniş bir saçakla örtülmüş, üç basamak yüksekliğindeki taş zemin üzerine oturan iki sıra sütunun arasından geçerek A Blok girişindeki kapılara ulaşıy...

TAŞ Mektepten ANKARA ATATÜRK Lisesine

Resim
  1886 yılında, Taş Mektep olarak bilinen ülkenin en köklü lisesi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüğe girdikten sonra Ankara Erkek Lisesi adını almıştı. Atatürk; Tevhid-i Tedrisat kanunundan sonra, Öğrenim Birliği'nin yanı sıra, olmazsa olmazlardan biri olan ortak dil Türkçe ve Türkçe'yi istila etmiş Arapça, Farsça ve diğer dillerden kurtulmanın alt yapısını oluşturmaya başlamıştı.  Dilimizi ve bağlı olarak kültürümüzü korumak ve yeniden oluşturmak zorundaydık. Zorundaydık çünkü Kültür, bir toplumun tarihinde oluşturduğu bütün maddi ve manevi değerleriydi. Kültürü oluşturmak ve yaygınlaştırmak söz konusu olduğunda da ilk akla gelen şey DİL idi. Hem düşüncenin hem de kültürün bir aracı olan Dil, eğitim açısından da çok önemliydi. Düşünce, ancak dille aktarılmak suretiyle bilgiye dönüşebilir ve bilgi de sadece dilin aracılığıyla öğretilebilirdi. Atatürk; Uluslaşmanın gerçekleşmesinde Türk Dili Türkçe'nin rolünü, "Millet; Dil, Kültür ve Mefkûre birliği ile birbir...

TAKDİRNAME ALARAK TATİLE GİRMEK

Resim
  20 Ocak 1963 Pazar, Çapa, İstanbul... Akşam yemeğinden sonra, huzur bulduğum ve unutulmazlarım arasına giren çinili kütüphanemize inerek anı defterimi açıp, geçmiş günlerin özetini yazmaya başlıyorum. ***** Dün öğleden sonra birinci yarıyıl tatiline girdik. Yine takdirname aldım. Özel ders verdiğim Ülkü için hazırlanırken, bir ölçüde, okuldaki Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerini de pekiştirmiş oldum. Demem o ki Ülkü'yü yetiştirirken kendimi de yetiştirmiş oldum. Meziyet Çağlayan özel derslerimi yakından takip ediyor ve beni teşvik etmenin yanı sıra diğer fen ve matematik öğretmenlerine de öğrenci öğretmenliğimi gururla anlatıyor. Daha önceki anılarımda da anlattığım gibi Ülkü harika bir öğrenci. Derslerimi dört gözle beklediğini hissettiriyor. Bu durumdan, Meziyet Çağlayan'ın yanı sıra Naciye Teyze de çok memnun. Naciye Teyze, nefeslenmek için ara verdiğimiz ders aralarında harika börek, çörek ve tatlılar sunuyor çaylarla beraber. Dersimiz bittikten sonra da tatlı ...

NACİYE TEYZE VE ÖĞRENCİM ÜLKÜ

Resim
  5 Kasım 1962 Pazar saat 19:30, Çapa İstanbul... Az önce geldim Osmanbey'den. Notlarımı dolabıma koyup, elimi yüzümü yıkadıktan sonra yemeğe indim. Her an birlikte olmanın yolunu bulan Şekip ile Lütfiye yemeklerini bitirmişler, gidiyorlardı. Yanında yer bulunan İbrahim Kazan el sallıyordu yanıma gel diye. Yemek esnasında İbrahim'le tatlı bir sohbetimiz oldu. Yemeğini bitirmiş olan ''iyi akşamlar'' diyerek yanımızdan geçti. İzzet Mehmet Nezahat ile tatlı bir sohbete dalmıştı. Yemekten sonra İbrahimden izin isteyerek, sakin kafayla haftalık olayları yazmak için kütüphanemize iniyorum. Kütüphanenin sessizliğine bayılıyorum. Kütüphaneye inen her öğrenci bu sessizliğe saygı duyuyor olmalı ki bugüne kadar bozulduğunu görmedim. Bir süre sessizliğini dinledikten sonra anı defterimi açıyor ve izlenimlerimi yazmaya başlıyorum tarihe tanıklık etmek için. ***** Ülkü ile özel derse başlayalı iki aydan fazla oldu. Matematik ve Fen Bilgisi verdiğim Ülkü harika bir öğre...

ÖZEL ÖĞRENCİM ÜLKÜ İLE GÜNEŞ SİSTEMİ

Resim
6 Ekim 1962 Cumartesi, Çapa İstanbul... Bugün Osmanbey'deki öğrencim Ülkü ile Fen bİlgisi konularına giriş yaptık. İlk konu Güneş Sistemi ve gezegenlerdi. Ülkü de hazırlıklı olarak beni beklemişti. -Güneş Sistemi hakkında neler bildiğini öğrenebilir miyim Ülkü? -Enerji ve yaşam kaynağımız olan Güneşin çevresinde bulunan gezegenler, gezegenlerin uyduları, gök taşları ve kuyrulu yıldızlar Güneş Sistemini oluştururlar Mehmet Hocam. -Harika Ülkü... Güneş Sistemi, Samanyolu Gökadası içinde yer alan milyarlarca yıldızdan ya da güneşten biri olup, gökadanın kıyısında yer alır. -Mehmet Hocam, Güneş Sisteminin yaklaşık dört buçuk milyar yıl önce oluştuğunu öğrendim fen Bilgisi kitabından. Ayrıca, beş milyar yıllık ömrü kaldığını yazıyordu. Neden bir ömür biçilmiş Güneş ve Güneş Sistemi için? Kafam karıştı. Anlatırmısınız lütfen. -Elbette...Sıcak Büyük Patlama olarak tanımlanan Evrenin Oluşum Modelinde sadece Hidrojen atomları vardı ortamda. Bir bakıma evrende Hidrojen İmparatorluğu ...

ÜLKÜ'YE ÖZEL DERS VERMEYE BAŞLIYORUM

Resim
  30 Eylül 1962 Pazar, Çapa İstanbul... Birinci akşam etüdünde ödevlerimi tamamladım. İkinci akşam etütünün son dakikalarında anı defterimi açarak, önemli olayların özetini yazmaya başlıyorum. Dün, ekonomik sorunumu kökünden çözebilecek önemli bir günün başlangıcı oldu. Fizik Öğretmenim Meziyet Öğretmenim, ''Akıncı, sana bir öğrenci buldum.'' Demişti perşembe günü. Dün de beni ders vereceğim öğrenci ve annesiyle tanıştırmak üzere Osmanbey'e götürdü. İlkokul Mezunu Ülkü ve annesi Naciye Teyze ile tanıştım. Aile beni oldukça sıcak karşıladı, kendimi evimde hissetmemi sağladı ve ayrılırken bugün yapacağım dersin ücretini de verdi. Dün Naciye Teyzelerden ayrıldıktan sonra Aksaray'daki kitapçılardan Ortaokul 1. sınıf Matematik ve Fen Bilgisi kitaplarını aldım ve bugünkü ders için hazırlık yaptım. ***** Bugün öğle yemeğinden sonra, anlatacağım konuların notlarıyla birlikte, saat 13:30'da yola koyuldum. Her ne kadar saat 15:00'de bekliyorlarsa da ben...

İSTANBUL'DA İLK ÖZEL ÖĞRENCİM ÜLKÜ

Resim
  29 Eylül 1962 Cumartesi, Çapa İstanbul... Hafta sonu olması nedeniyle zorunlu etüd yok. Yinede, gürültülü olsa da, sınıfta çalışanlar var. Sessizlik istediğimde okulun ünlü çinili kütüphanesine iniyorum. Akşam yemeğinden sonra kütüphaneye inip, bir süre sessizliğini dinledikten sonra anı defterimi açarak yazmaya başlıyorum. ***** Bugün ilk özel ders parası 7,5 Lira aldım. İçim içime sığmıyor bu nedenle. Perşembe günü Meziyet Çağlayan öğretmenim ''Akıncı sana bir özel öğrenci buldum, cumartesi günü bayrak töreninden sonra seni Osmanbey'e götüreceğim. Demişti. Bayrak merasiminden sonra, işareti üzerine, Meziyet Çağlayan'ın yanına gittim. -Akıncı, öğle yemeğini ye, 45 dakika sonra seni çıkış kapısında bekliyorum. -Tamam öğretmenim. Sizi bekletmem Dedikten sonra yemekhaneye inerek, çabucak yemeğimi yedim. Çıkış kapısında beklemeye başladım. Çok beklemedim. Okuldan çıkarak, Millet Caddesi'nin karşı tarafındaki otobüs durağına gittik. Gelen boynuzlu otobüsl...