Tarsus Turan Emeksiz Ormanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarsus Turan Emeksiz Ormanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2023 Pazartesi

TRAKTÖR ŞOFÖR MUAVİNLİĞİNİ SEVDİM

 1 Temmuz 1963 Pazartesi, Turan Emeksiz...

İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'na, fiziksel olarak, elveda diyeli bir ay oldu olmasına da, duygusal olarak elveda diyememiştim.

İçimde bir yerlerde, hep istanbul'dayım. Sıkça zamanda geri giderek, iki yıl beni konuk eden sırça köşkümün, Çapa Öğretmen Okulu'nun koridorları, sınıflarında dolaşıyor ve sessizliğini dinlemek için kütüphanesine iniyorum.

Diğer taraftan, zamanda günümüze dönerek, ağaçlama sahasındaki görevime dönüyor ve odaklanıyorum. Mesai bitiminde, traktör şoförü Adem Ustanın yardımcısı olarak, traktörün hareketli parçalarına gres yağı basarken aklıma ısı ve sıcaklık kavramları geliyor.

Hareketli parçalara gres yağı basılmadığında, ortaya çıkan sürtünme, hareket enerjisinin ısıya dönüşmesine neden olacak ki verim düşecek. Haliyle bu durum Fizik Öğretmenim Meziyet Çağlayan'ı çağrıştırıyor.

Meziyet Çağlayan ile birlikte özel öğrencim Ülkü ile annesi Naciye Teyzeyi anımsamama neden oluyor. Naciye Teyzenin, vedalaşıp ayrılırken, elime tutuşturduğu zarftaki para bir aylık ders ücretime karşılık geliyordu. Bu tür anılar yaşama sevincimi arttırıyordu.

Hareketli parçalara gres yağı basarken, Traktör şoför muavinliğini sevdiğimi hissettim. Beni tırpan ve çapa kullanmaktan kurtarmıştı. İlk kez ellerim su toplamadı ve nasırlaşmadı.

Diğer taraftan, Adem Usta da kafa dengi bir ağabey oldu benim için. Her konuda yardımcı olmanın yanı sıra deneyimlerini de aktardı.

Sahanın ağaçlandırılmasında çalışanlar arasında, Mersin Kuvayi Milliye ilkokulu'ndan arkadaşlarım da vardı. İlkokuldan sonra okuma olanaklarından yoksun kalmışlardı ailelerine ekonomik katkıda bulunabilmek için.

Aklıma Misli İlkokulu Başöğretmeni Beyazıt Tuna geliyor sıkça. Sayesinde İvriz Öğretmen Okulu'na hazırlanmış ve sınavlarına girerek İvrizli olmuştum. Minetle andım kendisini.

Misli'de ilkokul arkadaşım Osman ile anası Hatice Teyzeyi de anımsadım bu arada. Osmanımın 10 Liralık pantolon parası Niğde'deki sınavlara katılmamızı sağlamıştı.

Zamanda geriye gidip, bir süre gezinti yaptıktan sonra kardeşim Mustafa'nın ünlemesiyle kendime geldim.

Mevsimlik işçiler ücretlerini alma günü nedeniyle bir günlük mola verilmişti. Karabucak Orman Fidanlığı Muhasebesine gidip ücretlerimizi almamız gerekiyordu. Ücretlerimizi aldıktan sonra, koşullar uygun olursa, Tarsus yazlık sinemalarından birine de gidebilirdik.

Geçen yıl 6 Lira olan günlük ücret bu yıl 7 Lira olmuş. Benim 25 günlük 175 Lira, kardeşim Mustafa'nın 20 günlük 140 Lira olmak üzere 315 Lira haketmişiz iki kardeş.

Babamın bisikletine binmiş olan Mustafa ''hadi brader, bin artık arkama da gidelim artık'' deyince bindim...


16 Temmuz 2023 Pazar

TRAKTÖR ŞOFÖR MUAVİNİ OLDUM

 

7 Haziran 1963 Cuma, Turan Emeksiz...

2 Haziran Pazar günü İstanbul Haydarpaşa'dan, Meram Ekspresi ile başlayan yolculuğum, aktarmalardaki gecikmeler nedeniyle, beklediğimden uzun sürdü. Salı günü akşamüzeri ailemin yanında olabildim.

Çarşamba günü hem dinlendim hem de mevsimlik işçilerin amiri durumundaki Derviş Çavuşla görüştüm.

Daha önceki paylaşımlarımda da anlattığım gibi, ilkokul mezunu Derviş çavuş filozof gibi bir kişi. Yıllardır Çavuş olarak yaptığı görevlerinde, ülkenin her yöresinden yüzlerce çalışanını ilgi ve sabırla dinlemiş, bilgi yönünden zenginleşmişti.

Özellikle okumakta olan benim gibi öğrencilere, hayranlık derecesinde saygı duyan birisiydi Derviş Çavuş.

Yanına vardığımda, okumuş bir dostla karşılaşmış gibi karşıladı beni. Hal hatır, okul, eğitim durumları ve Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'na seçilmiş olmam çok sevindirdi Derviş Çavuşu.

Uzun bir sobbetten sonra bana nasıl bir iş vereceği konusuna geldik.

Ağaçlama sahasında görevlendirilmiş olan şoförlerden Adem Ustanın kullandığı traktörün bakımı ve korunması görevini kabul eder misin sorusuna olumlu yanıt verdim. Perşembe günü de traktör şoför muavini olarak göreve başladım.

Traktörün sürücüsü ve sorumlusu Adem Usta, yapacaklarım konusunda, çok yardımcı oldu. Derviş Çavuş gibi Adem Usta da okullulara saygı duyanlardan biriydi.

Traktörü kullanmamı öğretttiği gibi bakımın nasıl yapılacağını da öğretti. Ardından, fidan dikilecek sahalar sürüldü, yabani otlardan temizlendi.

Adem Usta mesai bitiminde servis arabalarıyla Karabucak Okaliptüs Ormanı Fidanlık Müdürlüğü'ndeki konutuna döndü.

Ben de, sahada işi biten traktörün baştan aşağı temizliğini yaptıktan sonra, hareketli eklemlerine gres yağı pompaladım. Gres yağı paslanmayı önlediği gibi, hareketli parçalar arasındaki sürtünmeleri de önlüyordu.

Sürtünmelerin ortadan kalkması sıcaklık artışını önlediği gibi, hareketli parçaların çalışmasını kolaylaştırarak yakıt tasarrufu da sağlıyordu.

Sevdim traktör şoför muavinliğini. Sevdim çünkü, fizik derslerinde öğrendiklerimizin bir bölümü uygulamalı olarak karşıma çıkmıştı.

6 Temmuz 2023 Perşembe

KIŞIN KEMAN ÖĞRENCİSİ YAZIN MEVSİMLİK İŞÇİ

5 Haziran 1962 Salı, Tarsus...

İstanbul'dan Meram Ekspresi ile başlayan uzun bir yolculuktan sonra, pazar günü saat 19:00 civarında Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama sahasında, ailemin yanındaydım.

Babamın koruma memuru olarak göreve başladığı Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası baştan başa kumuldu.

Kumullar; içerisinde humus, kil gibi bağlayıcı maddeleri olmayan, taneleri çok küçük kum taneleriydi. 

Çoğunlukla akarsularla denizlere ulaşan kumlar, dalgalarla sığ sahil şeritlerine taşınıyor,  kuruduktan sonra da kuvvetli rüzgârlar etkisiyle, içerilere doğru, sahil hattına paralel silsileler oluşturarak dalgalar halinde ilerliyordu.

Gerekli önlemler alınmadığında kumullar önlerine çıkan her şeyi istila edip, bölgeyi çöle çeviriyorlardı.

Berdan Nehri ve kollarıyla Akdeniz’e ulaşan kumullar, başta Kulak Köyü olmak üzere, kuzeyinde bulunan verimli tarım arazilerini istila ederek tarımsal üretimi kısıtladığı gibi yerleşim alanlarını da tehdit eder hale gelmişti.

Yöre köylerince mera olarak kullanılan hazine arazisinin Orman Genel Müdürlüğü’ne devredilmesiyle birlikte, kumulda ağaçlandırma çalışmalarına başlanmıştı.

Ormanın servis şoförü Mahmut Ağabeyin söylediğine göre, kıyıya paralel olarak 12 500 metre uzanan kumulun eni de 1 500 metre idi. 

Yaklaşık dikdörtgen şeklinde olan ağaçlandırma sahası boyutları (400 metre) x (400 metre) boyutlarındaki parsellere bölünmüştü.

Turan Emeksiz Ağaçlandırma sahası adı verilen kumullu sahaya da ilk dikim 23.11.1960 tarihinde yapılmıştı. Babam dikim sahasında Aralık ayı başında koruma memuru olarak görevlendirilmişti.

Dün, gerçekleşen uzun yolculuğun yorgunluğunu gidermiş olarak, Tarsuslu Derviş Çavuş'a uğrayarak bana uygun bir iş olup olmadığını sorduk.

İki yıl önce, yaz tatilinde, Karabucak Ormanı Fidanlığı dikim alanında mevsimlik işçi olarak çalışırken çavuşluğumuzu yapan Derviş Çavuş ilgi ve saygıyla karşıladı beni ve babamı.

Bir süre okul ve eğitim durumumuz üzerinde konuştuktan sonra, kış ayları harçlığımız için, bu yaz aylarında da çalışma zorunluluğundan söz ettik. Ardından,

-Yine fidan dikeceksin diğer mevsimlik işçiler gibi. Bu kez bazı parsellere okaliptüs fidanı dikerken bazılarına da fıstık çamı dikilecek.

-Teşekkür ederim Derviş Çavuş. Okaliptüs ağaçları çok su istemez mi, burada yeterli taban suyu var mı acaba?

-Berdan Nehri kıyısında yeterli taban suyu olacaktır. Zemin analizi yapılmıştır.

Dünkü konuşmamızdan sonra, haydi hayırlısı deyip, bugün işe başladım. 

Hem sevindim hem de üzüldüm.

Sen binbir uğraş sonucunda, İstanbul Çapa Müzik Semineri öğrencisi olarak, kemanda ustalaşmak gerekirken,
yaz tatilinde,Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasında mevsimlik işçi olarak çalış.

İki yıl önce önemi yoktu çapa sallamanın ya da tırpanla ot biçmenin. Oysa, keman öğrencisi olarak, parmaklarımı korumam gerekiyor. Nasırlaşmış parmaklarınızla keman çalamazsınız.

Ne var ki koşullar böyle gerektiriyordu...

31 Ocak 2023 Salı

TARSUS TURAN EMEKSİZ AĞAÇLAMA SAHASI

 


23 Ocak 1961 Pazartesi, Tarsus…

İvriz'in kazandırdığı alışkanlıklar nedeniyle, gün ışırken kendiliğimden uyandım. Doğrulup etrafıma bakındım. Bu kez şaşırmadım. Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası'nda, ailemin yanındaydım.

Odamdan çıktığımda anam, günümüzde krep dedikleri, akıtmalardan yapıyordu. 'Hayırlı sabahlar anacığım.'' deyip ahşap evin içine göz attım. İki oda bir mutfaktan oluşuyordu.

Dikkatimi çeken diğer ayrıntıya gelince, Akıncı Ailesi'nde ilk kez yemek masası görmemdi. Yer sofrasından kurtulmuş  olmak beni mutlu etmişti.

''Kalktın mı Mehmet... Baban çevreyi kolaçan etmek için çıktı. Biraz sonra gelir, kahvaltı ederiz.'' Dedi.

Dışarı çıktım. Evin dışında artezyen kuyusu açılmış, akar su vardı. Elimi yüzümü yıkayıp, giyinmiştim ki babam da geldi. Kahvaltı sırasında okul ve başarılarım üzerinde konuştuk. Mutlu olmuştu, gözleri parlıyordu...

Kahvaltıdan sonra babam, orman muhafaza memuru olarak, sahayı dolaşmaya giderken ben de Berdan Nehri kıyısında yürüyerek Tarsus Plajı'na geçecek bir köprü aramaya başladım. 

Yürürken, istemsiz olarak zamanda geriye gittim...

*****

İvriz Öğretmen Okulu 20 Ocak Cuma günü birinci dönemi sonlandırmış ve yarıyıl tatiline girmişti. Her dönemde olduğu gibi bu dönem sonunda da karnemdeki bütün ders notlarım 10 üzerinden 10 olmuştu.

Çapa Müzik semineri hazırlıklarımı rahat yapabilmek için dönem boyunca müzikhane nöbetçisi olmuş, keman ve piyano çalışmalarımı da hızlandırmıştım.

Çalışmalarım oldukça verimli geçmiş ve Müzik Öğretmenim Kemal Çuhalılar’ın takdirini de kazanmıştım.

21 Ocak Cumartesi günü öğleden sonra bindiğim trenle, önce Ulukışla sonra da Adana Yenice istasyonlarında yaptığım aktarmalardan sonra, 22 Ocak Pazar günü öğleye doğru Tarsus’a ulaşmıştım.

Karabucak Okaliptüs orman Fidanlığı servis araçları Cleopatra kapısı civarında olurlardı. Belki saat 13,00 servisine yetişebilirim diye düşünmüştüm. Yetişmiştim de…

Geçen yaz mevsimlik işçi olarak çalışırken tanıdığım ve sevdiğim Mahmut Abi servis şoförü olarak gelmişti. Onu görünce dünyalar benim olmuştu. Okuyanlara büyük saygısı vardı Mahmut Abinin.

Sarmaş dolaş olduktan sonra babamı sormuştum.

Babamın, Tarsus’tan yaklaşık 18 km, Karabucak' tan 13 km uzaklıkta Berdan Çayı’nın denize döküldüğü yerde, kıyı boyunca bir şerit halinde uzanmakta olan bir kumulda, Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasında Koruma memuru olarak görevlendirildiğini söylemişti.

Bu habere çok sevinmiştim Sürekli maaş alacağı bir işi ve ailesine tahsis edilen bir konutu olmuştu.

Babamın devlet memuru olarak maaşlı bir işe başlaması ailemiz için dönüm noktasıydı. Öyleydi çünkü Bulgaristan’dan ayrıldığımız 1951 yılından bu yana geçen 10 yıllık sürede sürekli yer değiştirmiştik.

Yolcularını aldıktan sonra Karabucak Fidanlığı ’na gitmek üzere harekete geçen Mahmut Abi’ye Turan Emeksiz Ağaçlama sahasını nasıl ulaşacağımı sorduğumda, ‘’Sen telaşlanma, ağaçlama sahasına giden çok olur. Olmazsa da ben seni götürürüm.’’ Demişti.

Karabucak sakinlerini bıraktıktan sonra, Özel-Bahşiş ve Kulak Köyünden geçerek ağaçlama sahasına girmiştik.

Ağaçlama sahası baştanbaşa kumuldu...

Kumullar, içerisinde humus, kil gibi bağlayıcı maddeleri olmayan, taneleri çok küçük kum taneleriydi.

Çoğunlukla akarsularla denizlere ulaştırılan kumlar, dalgalarla sığ sahil şeritlerine taşınıyor, kuruyan kumlar da hâkim rüzgâr istikametinde içerlere doğru, sahil hattına paralel silsileler oluşturarak dalgalar halinde ilerliyordu.

Gerekli önlemler alınmadığında önlerine çıkan her şeyi istila edip, bölgeyi çöle çeviriyorlardı.

Berdan nehri ve kollarıyla Akdeniz’e ulaşan kumlar başta Kulak Köyü olmak üzere, kuzeyinde bulunan verimli tarım arazilerini istila ederek tarımsal üretimi kısıtladığı gibi yerleşim alanlarını da tehdit eder hale gelmişti.

Yöre köylerince mera olarak kullanılan hazine arazisinin Orman Genel Müdürlüğü’ne devredilmesiyle birlikte kumulda ağaçlandırma çalışmalarına başlanmıştı 1960 yılı başlarında.

Mahmut Abi’nin söylediğine göre kıyıya paralel olarak 12 500 metre uzanan kumulun eni de 1 500 metreydi. Yaklaşık dikdörtgen şeklinde olan ağaçlandırma sahası boyutları (400 m) x (400 m) boyutlarındaki parsellere bölünmüştü.

Doğru dürüst okuma yazması olmayan babama, Karabucak Ormanlarında görevli mühendisler ve yetkililerin yardımıyla bir ilkokul diploması alınmıştı.

Babam ağaçlama sahasında aralık ayı başında koruma memuru olarak görevlendirilmişti. Mahmut Abinin babam ve kumullarla ilgili olarak verdiği bilgileri dinlerken zaman geçmiş, Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası'na giriş yapmıştık.

Ağaçlandırma sahasında yaklaşık 1300 metre güneye gittikten sonra Tarsus Berdan Nehri’nin kollarından biri karşımıza çıkmıştı. Tarsus plajına geçişi sağlayan bir köprüsü vardı.

Mahmut Abi kumul sahasında güney-doğuya yönelerek yaklaşık 500 metre daha gidince kumullar üzerine kurulmuş tamamıyla ahşap bir yapı göründü.

Biraz daha yaklaşınca elinde bir çapa ile evin etrafında çalışan babamı görmüştüm. O da arabayı görünce elindeki çapayı bırakıp, bize yaklaşmış, sonra da arabada beni görmüştü.

Araba sesini duyan anam da evin dışına çıkmıştı.

Ansızın gelişim anamla babama sürpriz olmuştu. Arabadan inmiş, önce babamın sonra da anamın ellerini öpmüştüm.

Babam Mahmut Abi’ye teşekkür etmiş ve soluklanması için altına sandalye vermişti. Vaktin varsa çay demleyelim dediyse de Mahmut Abi izin istemiş ve Karabucak Fidanlığına geri dönmüştü.

İçine kumlar dolmasın diye babama tahsis edilen ahşap ev kazıklar üzerine oturtulmuştu. Birkaç basamakla çıkılan verandadan içeri girdiğimde iki odaya açılan bir sofa ile karşılaşmıştım.

Veranda dâhil olmak üzere evin bütün zemini tahtayla kaplanmıştı. Zemindeki tahta aralıklarından hava ve zararlıların girişini engellemek için hasır ve çaput kilimler serilmişti.

Babam ağaç ve tahtalardan sedirler yapmış, içine otlar doldurdukları yastıkları da sedirlere yerleştirmişlerdi.

Boş olan odaya tahta bavulumu koymuştum. İki arada bir derede anam de çay demlemiş ve akıtma olarak adlandırdığımız hamur işi yapmıştı.

Acıkmıştım, iştahla yemiştim. Yerken de babama okulum ve notlarımla ilgili bilgiler vermiştim.

Babam ‘’yorgunsun dur, yat biraz. Benim dışarda yapacaklarım var.’’ Deyip, gitmişti. Anam bulaşıkları toplarken ben de odama çekilip, yatmıştım.

Bir önceki geceyi trende geçirmiş olmamın da etkisiyle anında kendimden geçmiş ve derin bir uykuya dalmıştım.

Birden kendimi İvriz’de keman çalarken bulmuştum. Bulmuştum çünkü aklım fikrim İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Müzik Semineri sınavlarındaydı…

Rüyamda keman çaldığımın çok sonra farkına  varmıştım...





BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...