patates ambarı Niğde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
patates ambarı Niğde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2022 Cuma

MİSLİ OVASINDA TAHIL EKİM ZAMANI

 


23 Kasım 1952 Cuma, Niğde Misli…

Samimi bir dindar olan babam, ki dinimizi kurtarmak için geldik Türkiye’ye derdi her fırsatta, Cuma gününün en hayırlı günlerden biri olduğuna inanırdı.

Dün akşam yemeğinden sonra hepimiz karşısına alarak,

-Yarın, günlerin en hayırlısı Cuma. Sabahın erken saatlerinde  ilk buğday tohumlarını tarlamızda buluşturmamız gerekiyor.

Dedi. Hep birlikte dua ettik hayırlı bir hasat sonucu alalım diye. 

Babam, mülkiyeti hazineye ait olan 100 dönümlük tarlamızdan, kendince buğday ekimine en uygun olan 50 dönüm tarlayı seçmiş ve ekim için hazırlamıştı.

Dönüm başına ortalama 16 kg buğday kullanılacağından, ekim için 800 kg buğday almıştı iki gün önce. 

Buğdayın alındığı günün akşamı anamla yaptıkları alçak sesli konuşmalarından, araba ve öküzlerden sonra tohumluk buğdaya da yaptığı ödemelerin akçe durumumuzu sarstığını anlattıktan sonra,

-Tarladan yeterli verimi alamazsak tekrar Çukurova’ya dönmek zorunda kalabiliriz.

Demişti.

Gün ağarmaya başladığında hep birlikte tarlamıza gittik. Öküzlerin çektiği arabada tarlaya giderken, birden zamanda geriye, 1950 yılının Kasım ayında buldum kendimi.

Henüz 6 yaşında, Karagözlerdeki tarlamızda babamla beraberdim.

Karagözler köyündeki diğer çiftçiler gibi, beline bağladığı bir torbanın içine koyduğu tahıl tohumlarını elle saçarak ilerliyordu tarlada. Ben de hayranlıkla izliyordum babamı. Babamın, 

-Hadi çocuklar işbaşına...

Sesiyle zamanımıza geri döndüm, tarlamızdaydık.

Tohumluk buğday çuvallarından biri indirildi. Babam, elinin rahat girip çıkacağı bir torba bağladı beline. Torbaya tohumluk buğday koymamızı bekliyordu.

 Evden getirdiğimiz bir tasla torbasını buğdayla doldurduk. ”Ya Allah, Bismillah…” diyerek belindeki torbasında bulunan tohumluk buğdayları eliyle saçarak ilerlemeye başladı.

Ben de bir elimde tas ve yarısına kadar buğday doldurduğumuz sırtımdaki çuvalla peşinden gidiyordum. Babamın torbasındaki buğdaylar bittikçe takviye ediyordum. Öğleyi biraz geçe bütün tohumluklar saçılmıştı. Tarlayı dikkatlice gözden geçiren babam,

-Tarlaya tapan çekmemiz gerekiyor çocuklar…

Dedi. Tarlaya atılan tohumları örtmek ve toprağı düzlemek için öküzlerin arkasına bağlanıp çekilerek gezdirilen ağaçtan yapılmış, oldukça geniş bir tarım aracıydı tapan.

Tohumları örtmenin yanı sıra toprağı fazla sıkıştırmadan, tümsekleri düzeltme ve çukurları doldurmak için ideal bir tarım aracıydı. 

Öğleden sonra tarlanın tapanlanması da tamamlayarak eve döndük gönül huzuruyla…

*****

Buğdayın ekimi ve tapanlanmasından yaklaşık bir buçuk iki ay sonra kar yağacak, toprak içinde kök salmaya başlayan buğday tanelerini dondan koruyacaktı.

Ayrıca Nisan Mayıs aylarında yeterli yağmur olursa, toprak yüzeyine çıkmış olan buğday fideleri uygun boylara ulaşırken, başaklarındaki daneler de irileşecekti. Beklentimiz böyleydi.

Karasal iklimin hâkim olduğu Misli Ovası, kurak-yarı kurak Orta Anadolu Bölgesinde yer almaktaydı. Yağışların düşük, buharlaşma-terleme oranının yüksek olduğu bölgede etkin yağış ortalaması ise toplam yağışın %20’sini aşmamaktaydı.

Üstelik kumlu toprakların geçirgenliği oldukça yüksek olduğundan, %20’lik yağış, buğday köklerinin gelişmesi ve buğday saplarının büyümesi, danelerin irileşmesi için yeterli olmayabilirdi.

Babamın deyimiyle, bundan sonrası ‘’Allah’ın takdiri’’ ’ne kalmıştı.

Bekleyip, görecektik…

*****

Eski Rum Köyü Misli, ki şimdilerde Konaklı Belediyesi, Ovasında buğday ekimi için en uygun zaman Kasım ayı ortalarından sonraki günlerdir. Demişlerdi köyün eski sakinleri.

Misli Ovası patates ambarıydı bölgenin. Patates yüzlerce yıl insanların en temel gıda maddelerinden biri olmuştu. Köy sakinleri, özellikle kış aylarında, közün içinde pişmiş patatesin tadına doyum olmaz demişlerdi.

Anavatanı Güney Amerika olan patates, yer fıstığında olduğu gibi,  yumrulu bitkilerdendi. İlkbaharda, hava sıcaklığının 8-10 dereceyi bulduğunda dikimi yapılan  patatesin Ekim ayı içinde hasadı yapmaktaydı. 

7000 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, patates bitkisini bilmediğimiz gibi ekim zamanını da geçirmiştik. Bu yüzden buğday ekmek zorunda kalmıştık.

Dünyada ilk patates üreticileri de İnka çiftçileriydi.  İlk kez And dağlarında yabani türler olarak ortaya çıkmış olan patatesin yumrularının kolay gelişebilmesi için gevşek, yani kumlu topraklara ihtiyacı olduğunu İvriz İlköğretmen Okulu Tarım derslerinde öğrenecektim yıllar sonra.

Öğrenecektim ama Misli ’de çiftçiliğe soyunduğumuz 1952 yılında bilmiyorduk. 

Patates yerine buğday ekmiştik...


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...