solfej çalışmaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
solfej çalışmaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2023 Cuma

HAYALİMDE İSTANBUL ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU

3 Kasım 1960 Perşembe, İvriz…

İçim içime sığmıyordu… Nasıl sığsın ki?

Hayallerimin şehri, İmparatorluklar Başkenti İstanbul’da okuma fırsatını yakalamıştım.

Son iki saatimiz müzik dersiydi. Müzik öğretmenimiz Kemal Çuhalılar ‘’İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Müzik Seminerine gitmek isteyen var mı?’’ Sorusunu sorduğu anda ilk kalkan parmaklardan biri benimdi.

Benimle birkaç parmak daha kalkmıştı. Kemal Bey kalkan parmakları gözden geçirdikten sonra ‘’ Çapa Müzik Semineri için iyi derecede Keman ve Piyano çalmak, birer parça hazırlayarak sınavına katılmak zorundasınız. Yaz tatilinde de okulda kalıp çalışmalısınız.’’

Deyince parmakların bazıları inmişti. Ben indirmemiştim. İndirmeyenlerden biri de Akif İken idi. İkimize ayrı ayrı bakıp ‘’yarından itibaren hazırlanmaya başlayabilirsiniz.’ Demişti. Seçilmiştim…

İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Müdürlüğü, Türkiye’deki İlköğretmen Okulları müdürlüklerine yazı yazarak; normal derslerin yanı sıra müzik ve resim konusunda uzmanlaştırmak üzere öğrenci alınacağını duyurmuştu.

Gerekli koşuları sağlayan, çalışkan, yetenekli öğrenciler; yetenekleriyle ilgili hazırlıkları yaptıktan sonra Eylül ayı ortalarında Çapa İlköğretmen Okulu’nda seçtikleri bölümle ilgili sınava gireceklerdi.

Ben Müzik Semineri bölümünü seçmiştim. Sınavlarda başarılı olursam liseyi İstanbul’da okuyacaktım. Bu sınav, üç yıl İstanbul’da okuma fırsatı kazandıracaktı. Bu kazanç benim için çok önemliydi. 

Okul bandosunda akordeon çalıyordum. Enstrümanlardan mandolin çalmak zaten zorunluydu. Keman ve Piyano ile ilgilenmeye başlamıştım bu ders yılı başında.

Diğer bütün derslerimde olduğu gibi resim, müzik ve diğer sanat dallarında da disiplinli biriydim. Başarılı olmak için sadece yeteneğin yeterli olmadığını yaşayarak öğrenmiştim.

Başarının birinci koşulu disiplin ve süreklilikti. Bunların hepsi bende vardı, olmak zorundaydı. Aksi takdirde Çukurova’nın pamuk tarlaları ve Karabucak Okaliptüs ormanının dikim sahalarında mevsimlik işçi olarak çalışacaktım.

Müzik öğretmenimiz olan Kemal Çuhalılar’ın ayrı bir yeri ve ağırlığı vardı İvriz’de.   Çuhalılar öğrencileri arasında kulakları hassas olanlarla benim gibi disiplinli olanlara dersleri dışında da mandolin ve keman dersleri vermekteydi. 

Geçen yıl Salih Ziya Büyükaksoy öğretmenimizin oğlu Feridun Büyükaksoy’u Çapa İlköğretmen Okulu’na hazırlamıştı. Feridun ağabeyimiz İstanbul’daki sınavları kazanmış, müzik dalında ilerlemişti.

Kemal Çuhalılar dersten sonra bana ‘’Akıncı sen kal, seninle Müzik Semineri hazırlıkları üzerine biraz konuşalım. Akif, seninle sonra konuşacağım’’ Dedi.

Arkadaşlarımız müzikhaneden ayrıldıktan sonra da ‘’Piyano ve keman çalışmalarımın yanı sıra; Kulak eğitimi, Ritmik ve melodik dikte; ritmik boğumlanma ve solfej çalışmaları, nota aralıkları, akorları, dereceleri duyarak tanıma; Temel müzik teorisi, armonik ve melodik analiz, akor yürüyüşleri, akor-gam ilişkileri konularında çalışmalar yapmamız gerekiyor. Ancak, enstrüman olarak keman ya da piyanodan birini seçim kuvvetlendirmen gerekiyor.’’ Dedi.

Ben kemanı seçmiştim. Kemana olan hâkimiyetimi arttırmalıydım.

Kemal Çuhalılar’ın beni de seçerek, İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Müzik Seminerine hazırlamaya başlaması yaşamımda yepyeni bir sayfanın açılmasını sağlamıştı.

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...