AMANOSLARIN İKİ YÜZÜ

1 Eylül 1951 Cumartesi, Ceyhan… Elbistan Hasanköy’den Çukurova’ya geleli 8 gün oldu. İlk girdiğimiz pamuk tarlası hasadı bitti. Ceyhan’a doğru, diğer pamuk tarlalarına geçerek mevsimlik işçiliğimizi sürdürüyoruz. Bu süreç içinde doğanın zorlu ve apansız koşullarına uyum sağlamanın yanı sıra önce karpuz meyvesi ile tanıştık. Ardından domates, salatalık, biber, patlıcan …gibi sebzelerle tanışacaktık. Oysa Elbistan ve köylerinde bunlar bilinmediği gibi Bulgaristan Karagözler köyünde de bilinmiyordu. Bir sınır, Amanoslar da olduğu gibi, bazı dağlar silsilesi geçilerek bu sebze ve meyveleri tanımak, sosyo-ekonomik yapının değişmesine neden olabiliyordu. Göksun ile Maraş arasındaki aşılmaz sanılan Felaket Yolunu geçerken, unutulmazlarım arasına giren Amanosların, Bir yüzü Elbistan köyleri öteki yüzü ise mevsimlik işçi olarak bulunduğumuz Çukurova idi. Elbistan köyleriyle Çukurova arasında olanca heybetiyle duran Amanoslar; Yoksulluk ile varlık, kıtlık ile bolluk, yaşam ile öl...