Kayıtlar

İstanbul Çapa Fen Lisesi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

TAKDİRNAME ALARAK TATİLE GİRMEK

Resim
  20 Ocak 1963 Pazar, Çapa, İstanbul... Akşam yemeğinden sonra, huzur bulduğum ve unutulmazlarım arasına giren çinili kütüphanemize inerek anı defterimi açıp, geçmiş günlerin özetini yazmaya başlıyorum. ***** Dün öğleden sonra birinci yarıyıl tatiline girdik. Yine takdirname aldım. Özel ders verdiğim Ülkü için hazırlanırken, bir ölçüde, okuldaki Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerini de pekiştirmiş oldum. Demem o ki Ülkü'yü yetiştirirken kendimi de yetiştirmiş oldum. Meziyet Çağlayan özel derslerimi yakından takip ediyor ve beni teşvik etmenin yanı sıra diğer fen ve matematik öğretmenlerine de öğrenci öğretmenliğimi gururla anlatıyor. Daha önceki anılarımda da anlattığım gibi Ülkü harika bir öğrenci. Derslerimi dört gözle beklediğini hissettiriyor. Bu durumdan, Meziyet Çağlayan'ın yanı sıra Naciye Teyze de çok memnun. Naciye Teyze, nefeslenmek için ara verdiğimiz ders aralarında harika börek, çörek ve tatlılar sunuyor çaylarla beraber. Dersimiz bittikten sonra da tatlı ...

EKONOMİK ÖZGÜRLÜK HARİKA BİR DUYGU

Resim
28 Ekim Pazar 1962, Çapa İstanbul... Çapa Öğtermen Okulu'nun dillere destan Çinili Kütüphanesinde, bir süre sessizliğini dinledikten sonra, anı defterimi açtım Ekim ayı içinde, beni çok mutlu kılan olayları öncelikle yazmak istiyorum. ***** Dört haftadır Cumartesi Pazar günleri, öğleden sonra, Osmanbey'deki öğrencim Ülkü'ye matematik ve Fen Bilgisi Dersleri veriyorum. Naciye Teyze ve ders verdiğim kızı Ülkü ile tanıştıran ve ders vermemi sağlayan Meziyet Çağlayan geçtiğimiz perşembe günü beni çağırıp kutladı ve teşekkür etti yüzünü kara çıkarmadığım için. Meziyet Çağlayan, -Aferin Akıncı. Görüyorum ki harika bir öğretmen oldun. Naciye Hanım ve kızı Ülkü senden çok memnunlar. Devam et. -Güveninizi boşa çıkarmadığım için ben de çok mutluyum öğretmenim. Ayrıca size teşekkür ederim beni ekonomik yönden rahatlatan özel ders öneriniz için. Babamdan para istemek zorunda kalmadım böylece. Meziyet Çağlayan tekrar teşekkür ederek öğretmenler odasına gitmişti. Bir süre anı def...

İSTANBUL'DA İLK ÖZEL ÖĞRENCİM ÜLKÜ

Resim
  29 Eylül 1962 Cumartesi, Çapa İstanbul... Hafta sonu olması nedeniyle zorunlu etüd yok. Yinede, gürültülü olsa da, sınıfta çalışanlar var. Sessizlik istediğimde okulun ünlü çinili kütüphanesine iniyorum. Akşam yemeğinden sonra kütüphaneye inip, bir süre sessizliğini dinledikten sonra anı defterimi açarak yazmaya başlıyorum. ***** Bugün ilk özel ders parası 7,5 Lira aldım. İçim içime sığmıyor bu nedenle. Perşembe günü Meziyet Çağlayan öğretmenim ''Akıncı sana bir özel öğrenci buldum, cumartesi günü bayrak töreninden sonra seni Osmanbey'e götüreceğim. Demişti. Bayrak merasiminden sonra, işareti üzerine, Meziyet Çağlayan'ın yanına gittim. -Akıncı, öğle yemeğini ye, 45 dakika sonra seni çıkış kapısında bekliyorum. -Tamam öğretmenim. Sizi bekletmem Dedikten sonra yemekhaneye inerek, çabucak yemeğimi yedim. Çıkış kapısında beklemeye başladım. Çok beklemedim. Okuldan çıkarak, Millet Caddesi'nin karşı tarafındaki otobüs durağına gittik. Gelen boynuzlu otobüsl...

ELVEDA TARSUS VER ELİNİ İSTANBUL

Resim
13 Eylül 1962 Perşembe, Tarsus... Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası'ndaki mevsimlik işçilik dönemimizi, ağaç diplerini son bir kez daha çapalandıktan sonra, bugün sonlandırdık. Çapayı Tarsuslu Derviş Çavuş'a teslim ettikten sonra ellerime baktım... Nasırlaşan ellerimin yanında parmaklarım da kütleşmişti. İstanbul Çapa Müzik Semineri'ne döndüğümde kemana uyum sağlamak oldukça zor ve zaman alacaktı. Ekrem Zeki Ün'ün azarlarına hedef olacağım kesindi. Parmaklarımı korumam konusunda mazeret kabul etmezdi. Etmezdi çünkü benim koşullarımda yetişmemişti. Her neyse, bir çözüm üreteceğim okula ulaşınca. Yaklaşık 3 aydan biraz fazla amirim durumundaki ilkokul mezunu Derviş Çavuş alnımızdan öperek uğurladı beni ve kardeşimi. Daha önce de yazdığım gibi, bizim gibi hem okuyup hem de mevsimlik işçilik yapanlara, hayranlığa varan bir saygısı vardı Tarsuslu Derviş Çavuş'un. Filozof gibi bir adamdı. Öğle tatillerindeki sohbetlerini severdim. Babam dün mobileti ile Tarsus...

KIRILAN KALBİMİ ONARMAM GEREKİYOR

Resim
30 Nisan 1962 Pazartesi, Çapa İstanbul… Okulumuzun ünlü çinili kütüphanesindeyim yine. Yemekten önceki etütte ödevlerimi bitirmiştim. Akşam yemeğinden sonra, az da olsa, sınıfın gürültüsünden kurtulabilmek için ikinci etüt süresini kütüphanede geçirmek istedim. Her gelişimde olduğu gibi, bir süre kütüphanenin sessizliğini dinledikten sonra anı defterimi açıp yazmaya başladım. ***** Kalbi kırık, yaşama sevinci biraz kaybolmuş biri olarak uyandım bu sabah... Gözlerimin içini güldüren, enerjime enerji katan, sürekli görme isteğiyle kalbimde tatlı bir çarpıntıya yol açan duyguydu Betül’ün kalbini çalma isteği. Yanlış bir hareketim, gönlünü çalma bir tarafa, arkadaşlığını da kaybetmeme neden olmuştu. Sabah kahvaltısında kendime gelir gibi oldum biraz. ‘’Ne oluyorsun Akıncı? Ne badireler atlattın, bunu da atlatırsın…’’ Diyerek bayrak merasimi için okul bandosunda yerimi aldım. İstiklal Marşı, Andımızın okunması sonrasında, okul müdürümüz Niyazi Akşit’in başarılı bir hafta geçirmemiz ...

PERİ PADİŞAHI SARAYI ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU

Resim
9 Nisan 1962 Pazartesi, Çapa İstanbul… Öyle sanıyorum ki benim gibi birçoğunuz girmekte olduğunuz bazı binalara hayran hayran bakarken bulursunuz kendinizi. 1848 yılından bu yana dimdik ayakta duran İstanbul Çapa Öğretmen Okulu binası da bunlardan biriydi. Anıtsal bir yapı olan Çapı Öğretmen Okulu ile ilk karşılaştığım ve içine girdiğim andan itibaren kendimi adeta masallardaki peri padişahının sarayında hissetmeme neden olmuştu. Aradan 7 ay geçmesine rağmen, hala aynı duyguları taşıyordum. Çapa Öğretmen Okulu, benim için, masallardaki Peri Padişahının sarayı olmuş, olmaya da devam ediyordu. Bulgaristan'dan 1951'de gelen Muhaciri bir ailenin büyük oğlu olarak, feleğin çemberinden geçmiş, geçmek zorunda kalmış ve 7 yaşında düşünsel olarak büyümüştüm. Elbistan Alevi-Kürt köylerinden karahasanuşağı ile Hasanköy’de bir süre yaşamış, Çukurova pamuk tarlalarında mevsimlik işçi olarak çalışmış, yerfıstığı ambarı Osmaniye'de kabuklu fıstık ayıklamıştım. ilkokulu 5 deği...

FİZİK ÖĞRETMENİM MEZİYET ÇAĞLAYAN

Resim
  2 Ekim 1961 Pazartesi, Çapa… Bayrak merasiminden sonra idareden sınıf defterini almış, yoklamayı bitirmiştim ki Fizik öğretmenimiz Meziyet Çağlayan kapıdan girdi. Ayakta karşıladığımız Meziet Çağlayan, ''Günaydın çocuklar'' dedikten sonra bana dönerek, ''Herkes tamam mı Akıncı?' Dedi.  Tamam, olduğunu öğrenince ''Oturun çocuklar'' Dedi. Ders defterini imzaladıktan sonra bizlere dönüp, ‘’ Geçen iki hafta içindeki derslerimizi de dikkate alarak, neden fizik okumak zorundayız, kim üzerinde konuşmak ister?’’ Sorusunu yöneltti. Bir süre kalkan parmaklara baktıktan sonra, ‘’Sen ne düşünüyorsun Kadir?'' Kadir Karkın arkadaşımız müzik derslerinin favorilerinden biriydi. Müzik ve resim öğretmenlerimizin anlattıklarından etkilenmiş, doğanın bir parçası olan müziğin fen bilimleriyle olan bağlantısı üzerinde sorular sormuştu öğretmenlerimize. Oturduğu sıradan ayağa kalkarak, Fizik derslerinin piyano ve kemanla bağlantısını kurarak anl...