Meziyet Çağlayan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Meziyet Çağlayan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2023 Pazartesi

MÜNEVVER BAÇ İLE CANLILARIN YAPITAŞLARI

27 Eylül 1962 Perşembe, Çapa İstanbul...

Bugün ilk iki dersimiz Kimya, ardından iki saat Fizik dersimiz var.

Öğrenci ziliyle birlikte, öğrenci arkadaşlarım yerlerine oturduktan sonra yoklama yapıp, günlük dersleri yazıyordum ki öğretmen zili çaldı.

Zille birlikte içeri giren öğretmen Münevver Baç idi...

''Geçen yıl ilk dersinde, elindeki periyodik tabloyu tahtaya astıktan sonra,

-Günaydın Çocuklar, bugün sizlerle evreni oluşturan maddenin, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin ve doğal olarak yaşamın oluşumunun şifreleri üzerinde konuşmak istiyorum.''

Diyen öğretmenimizdi. Ayağa kalkarak Münevver Baç'ı karşılayan sınıfımızdaki bütün arkadaşlarımın yüzü aydınlandı Münevver Baç'ı görünce. Geçen yıl çok sevmiştik kendisini.

Öğrencilerindeki aydınlık yüzleri görünce Münevver Baç'ın da yüzü aydınlandı. Sanki çocuklarına kavuşmuş bir ananın hali vardı üzerinde.

Yanında getirdiği periyodik cetveli yine tahtaya astıktan sonra,

-Oturun çocuklar. Sizleri karşımda görmekten çok mutluyum. Deslerimi yine evrenin şifreleriyle sürdüreceğim. Bu şifrelerin farkına varabilir ve öğrenebilirsek insanlığın ihtiyacı olan her türlü maddeyi üretebilecek hale gelebiliriz.

Dedikten sonra,

-Şimdi dikkatinizi periyodik tablonun sol üst köşesindeki, atom numarası 1 olan Hidrojen atomuna verin. Verdiniz mi? Tamam.

Evrende, sıcak büyük patlama ile oluşumunda ortamda, sadece Hidrojen atomu vardı. Bir başka deyişle, Hirojen imparatorluğu vardı.

Şimdi diyeceksiniz ki ''diğer elementler nereden çıktı?''

Güzel bir soru diye düşünüyorum. Tam da bu noktada yerçekimi olarak bildiğimiz kütle çekimi devreye girdi

Kütle çekimi nedeniyle milyar kere milyar adet Hidrojen çekirdeği bir araya geldi ki, bu da milyonlarca atmosferlik basınç ve sıcaklık oluşumunu sağladı.

Bu ortamda ''sıcak füzyon^^ olarak bilinen çekirdek kaynaşması gerçekleşerek, tablodaki 2 numaralı element Helyum ortaya çıktı

Sıcak füzyon, zamanla, tablodaki elementlerin büyük bölümünün oluşumunu gerçekleştirdi ki Karbon (C), Hidrojen (H), Oksijen (O), Nitrojen (N), Fosfor (P) ve Sülfür (S) elementlerinin belirli oranlarda birleşerek organik molekülleri oluşturdular.

Oluşan organik moleküller canlının yapı taşlarıdır.

Gördüğünüz gibi, insanların yanı sıra diğer bütün canlıları yaratan periyodik tablodaki organik elementlerdir.

Dedi ve bir süre bizleri izledi Münevver Baç öğretmenimiz.

Hepimiz şaşkındık. Periyodik Tablo ve elementlerinin önemini kavramaya başlamıştık.

Demek ki bizim yapı taşlarımız karşımızdaki periyodik tabloda duruyordu.

Münevver Baç elindeki sopasıyla Helyum elementini gösterirken sınıf kapısı bir hayli şiddetli çaldıktan sonra açılarak Meziyet Çağlayan göründü. Geçen yıl da böyle olmuştu.

-Münevver Öğretmenim, izin verirseniz çocuklarla biraz da Fizik Dersi yapalım.

Deyince Münevver Baç özür dileyerek sınıftan ayrıldı.

Meziyet Çağlayan ders defterini imzaladıktan sonra bana dönerek,

-Akıncı, anladığım kadarıyla, tenefüse çıkmadan Münevver Baç öğretmenimi dinlediniz.Çok mu ilginç buldunuz anlattıklarını?

-Evet öğretmenim...Periyodik Tablo üzerindeki elementleri tanımanın evren ve oluşum şifrelerini öğrenmek olduğunu anlattı önce. Sonra da sıcak füzyon kavramı ile canlıların oluşumu arasında bağlantı kurdu. Bizim için çok yeni ve olağanüstü olan bu bilgileri ağzımız açık olarak dinledik nefes almadan.

-Anlaşıldı. Münevver Hocam önemli bir konu ile ilginizi çekmek istemiş ve başarmış.

-Öğretmenim, sıcak füzyonu biraz da siz anlatabilir misiniz? Çok ilgimizi çekmenin yanı sıra aklımızı da karıştırdı.

-Elbette anlatırım çocuklar. Yeter ki siz istekli olun...

Kütlesel çekim ile birlikte ortaya çıkan milyonlarca atmosferlik basınç ve sıcaklık ilişkisi, ortaya çıkan çekirdek kaynaşması üzerinde iki saat konuşuldu.

Ders bitiminde,

-Akıncı öğle yemeğinden sonra bana uğra. Konuşacaklarım var seninle.

-Olur öğretmenim.

Dedikten sonra yemeğe gittim. Yemek boyunca Maziyet Çağlayan benimle ne konuşacak? Sorusuna yanıt aradım, durdum.

27 Eylül 1962 Perşembe, öğleden sonra...

Öğle yemeğinden sonra Meziyet Çağlayan'ı öğretmenler odasındaa buldum.

-Öğretmenim benimle konuşmak istemiştiniz?

-Dışarıda bekle Akıncı. Birkaç dakika sonra geliyorum.

Öğretmenler odasından çıkarak heyecanla beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra yanıma geldi.

-Akıncı, sana bir öğrenci vereceğim. Cumartesi pazar günleri onu çalıştıracaksın.

-Öğretmenim, öğrenci olan benim. Nasıl yaparım bilemiyorum.

-Yaparsın. Yaparsın...Arkadaşlarını çalıştırdığını biliyorum. Sözünü ettiğim öğrenci ilkokul mezunu olup, annesi bir yakınım. Ortaokul bitirmelere dışarıdan hazırlanacak. Cumartesi bayrak merasiminden sonra seni alıp, Osmanbey'de oturmakta oldukları eve götürüp, annesiyle tanıştıracağım. Ona göre kendini ayarla.

Dedi ve gitti Meziyet Öğretmenim.

Oldukça şaşırmıştm ama Meziyet öğretmenim haklıydı. Başta dert ortağım Gülay Medetgil olmak üzere, birçok arkadaşımı çalıştırmış ve başarılı olmalarını sağlamıştım.

Okul dışında bir öğrenci neden olmasındı?


21 Nisan 2023 Cuma

FİZİK ÖĞRETMENİM MEZİYET ÇAĞLAYAN

 

2 Ekim 1961 Pazartesi, Çapa…

Bayrak merasiminden sonra idareden sınıf defterini almış, yoklamayı bitirmiştim ki Fizik öğretmenimiz Meziyet Çağlayan kapıdan girdi.

Ayakta karşıladığımız Meziet Çağlayan, ''Günaydın çocuklar'' dedikten sonra bana dönerek, ''Herkes tamam mı Akıncı?' Dedi.  Tamam, olduğunu öğrenince ''Oturun çocuklar'' Dedi. Ders defterini imzaladıktan sonra bizlere dönüp,

‘’Geçen iki hafta içindeki derslerimizi de dikkate alarak, neden fizik okumak zorundayız, kim üzerinde konuşmak ister?’’ Sorusunu yöneltti.

Bir süre kalkan parmaklara baktıktan sonra, ‘’Sen ne düşünüyorsun Kadir?''

Kadir Karkın arkadaşımız müzik derslerinin favorilerinden biriydi. Müzik ve resim öğretmenlerimizin anlattıklarından etkilenmiş, doğanın bir parçası olan müziğin fen bilimleriyle olan bağlantısı üzerinde sorular sormuştu öğretmenlerimize.

Oturduğu sıradan ayağa kalkarak, Fizik derslerinin piyano ve kemanla bağlantısını kurarak anlatmaya çalışayım öğretmenim.

Piyano ve kemandan çıkan her sesin bir notası, her notanın da saniyedeki titreşim sayısı vardır. Saniyedeki titreşim sayılarını Frekans olarak tanımladı müzik öğretmenlerimiz.

Nitekim gırtlaklarımızdaki ses tellerinin titremesiyle bizler de konuşmanın yanı sıra türkü söyler, ağıtlar yakarız.

Ses tellerimizin frekansları ve tonları birbirimizden farklı olduğundan, görmesek de arkadaşlarımızın seslerini tanırız.

Gırtlağımızdaki ses tellerinde olduğu gibi bütün müzik çalgılarındaki notalar ve yerleri fizik kurallarına göre belirlenmiştir.

Diğer taraftan Fen bilimleri günlük yaşamın ta kendisi olup, yaşamsal önemdedir. Duyma, görme, dokunma, ses çıkarma ve algılayarak öğrenme fiziksel olaylardır.

Söz gelimi, geçen hafta işlemeye başladığımız ve üzerinde önemle durduğunuz kuvvet kavramı…

Boynuzlu otobüslerde elektrik enerjisinin motor kuvvetine dönüştüğünün farkına vardık. Fren kuvveti uygulandığında ise hareket enerjisinin fren balatalarında sürtünme yoluyla ısı enerjisine dönüştüğünü anladık.

Yeterli kuvvetin uygulandığı her ortamda, kuvvetin etkisinde kalan maddelerde hız değişikliğine neden olduğunu öğrendik.

Bir süre Kadir’i dinleyen Meziyet Çağlayan, ‘’Teşekkür ederim Kadir. Beni mutlu ettiniz. Şimdi de güncel yaşamımızda sıkça başımıza gelen bir olay üzerinde duralım.’’

Dedikten sonra arka sıralarda oturan İzzet Mehmet arkadaşımıza, ''Söyler misin İzzet; boynuzlu otobüslerde seyahat ederken şakacı bir sürücü aniden frene basarsa ya da gaz pedalına basarsa ne olur?'' Sorusunu yöneltti.

İzzet bir süre düşündükten sonra, ‘’Önümüzdekileri kucaklamak zorunda kaldığımız gibi aniden gaza bastığında da arkadaki yolcuların kucağına oturmak zorunda kalırız öğretmenim? Sanıyorum Kadir arkadaşımızın sözünü ettiği hız değişikliklerine tepki olabilir diye düşünüyorum.

Evet İzzet. Diyen Meziyet Çağlayan ‘’Durgun olan cisimler harekete karşı koyarken, hareketli olanlar da hızlarındaki değişiklere karşı koyma eğilimindedirler.  

Elinizdeki tabakta masaya yemek götürürken ayağınız bir yere takılır, hızınız azalırsa tabaktaki yemeğin önünüzdeki misafirin üzerine dökülmesi de hız değişikliğine tepkidir.

Meziyet öğretmenimize göre, boynuzlu otobüslerde olduğu gibi diğer bütün hareketli araçlarda ki bizler de buna dâhiliz,  başımıza gelebilecek bu tür olaylar doğanın en temel yasalarından birinin uygulamasıdır.

Bu uygulama Fizik derslerinde Newton’un I. Hareket yasası olarak anlatılır. Eylemsizlik ya da Süredurum yasası olarak da bilinir. Boynuzlu otobüs 20 m/s hızla giderken frene basılırsa aracın hızı azalır ama siz emniyet kemeri takmamış iseniz aynı hızla, 20 m/s’lik hızla hareketinizi sürdürmek ister ve önünüzdekileri kucaklarsınız.

Gittikçe daha çok sever olmuştuk Meziyet Çağlayan’ın fizik derslerini. Köy Enstitülerinin yaşayarak ve yaşatarak öğrenme, öğretme yöntemleri burada da uygulanıyordu. İki saatin nasıl geçtiğini anlamamıştık.

Sınıf kapısı biraz şiddetli çalınınca, hep birlikte baktık. Kimya Öğretmenimiz Münevver Baç kapıyı açıp başını uzattıktan sonra, Meziyet öğretmenim izniniz olursa çocuklarla biraz da ben ders yapayım. Deyince Meziyet Hanım özür dileyerek sınıftan ayrılmıştı.


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...