Antik Şehir Tarsus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Antik Şehir Tarsus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2023 Pazartesi

ELVEDA TARSUS VER ELİNİ ANKARA


 13 Eylül 1963 Cuma, Tarsus...

1963-64 Eğitim ve Öğretim yılının başlayacak olması nedeniyle, dün traktör şoför muavinliği görevimi sonlandırdım. Bugün öğleden önce, fidanlıktaki muhasebe şefi İsmet Ağabeye uğrayarak, hem vedalaştım hem de 12 günlük ücretimi aldım.

Turan Emeksiz Ağaçlandırma Sahasında görevli Orman Mühendisleri Muzaffer Bey ile Yaşar Beye de uğrayarak, kardeşimle bana gösterdikleri anlayış ve yardımlarından ötürü teşekkür ettim.

Öğleden sonra, halen sahada çalışmakta olan iş arkadaşlarımın yanı sıra Derviş Çavuş'a uğrayarak, hem teşekkür hem de veda ettim. Adem Usta ile Derviş Çavuş alnımdan öperek uğurladılar.

Her ne kadar başkent Ankara'yı tarih kitaplarının yanı sıra dergi, gazete ve diğer yayınlardan tanıyorsam da, fiziki olarak görmüşlüğüm yoktu. Kayıtlardan bir iki gün önce gitsem iyi olacaktı.

Babam dün Tarsus'a inerek Ankara otobüs biletimi almıştı. Bugün saat 21:00'de bineceğim otobüsle Cumartesi günü saat 07:00 saatlerinde Ankara'da olacağım inşallah.

Tahta bavulum hazırlandı. Babam ''aman oğlum yüklenme senedini unutma'' dedi. Yüklenme senedi ile dönem harçlığım olan 200 Lirayı güvenli bir yere yerleştirdim.

Sahadaki işçilerin paydos etmesiyle birlikte, anamla babamın hayır dualarını alıp, fidanlık servis aracıyla önce Karabucak sonra da Tarsus'a indim. Tam zamanında Ankara otobüsüne binerek Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Dönemini başlatmış oldum.

Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi'nde bir yıl okuyarak Lise mezunu olacaktım. Ardından Üniversite giriş sınavlarıyla birlikte, hayallerimden birini daha gerçekleştirmiş olacaktım.

Otobüsüm Tarsus'u terkederken zamanda geriye, 1951 yılına, Ceyhan pamuk tarlalarına gittim. Kantarda mevsimlik işçi olarak çalışan üniversiteli Muzafer Abiyi anımsadım. ''Üniversiteli olmak istiyorsan, her gittiğin yerde ilk uğrak yerin kütüphaneler olsun'' sözleri kulağımda yankılandı.

Dediğini yapmış, koşullarım ne olursa olsun, bulunduğum her yerde ilk uğrak noktalarım kütüphaneler olmuştu. Karşıma çıkan bütün fırsatlara hazırlıklı olduğum için, kendi şansımı yine kendim yaratmıştım. Yaratmayı da sürdürecektim.

Öyleydi çünkü '' hazırlıklı olarak fırsatla karşılaşmak şans denen'' olguyu sağlıyordu...


16 Temmuz 2023 Pazar

TRAKTÖR ŞOFÖR MUAVİNİ OLDUM

 

7 Haziran 1963 Cuma, Turan Emeksiz...

2 Haziran Pazar günü İstanbul Haydarpaşa'dan, Meram Ekspresi ile başlayan yolculuğum, aktarmalardaki gecikmeler nedeniyle, beklediğimden uzun sürdü. Salı günü akşamüzeri ailemin yanında olabildim.

Çarşamba günü hem dinlendim hem de mevsimlik işçilerin amiri durumundaki Derviş Çavuşla görüştüm.

Daha önceki paylaşımlarımda da anlattığım gibi, ilkokul mezunu Derviş çavuş filozof gibi bir kişi. Yıllardır Çavuş olarak yaptığı görevlerinde, ülkenin her yöresinden yüzlerce çalışanını ilgi ve sabırla dinlemiş, bilgi yönünden zenginleşmişti.

Özellikle okumakta olan benim gibi öğrencilere, hayranlık derecesinde saygı duyan birisiydi Derviş Çavuş.

Yanına vardığımda, okumuş bir dostla karşılaşmış gibi karşıladı beni. Hal hatır, okul, eğitim durumları ve Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'na seçilmiş olmam çok sevindirdi Derviş Çavuşu.

Uzun bir sobbetten sonra bana nasıl bir iş vereceği konusuna geldik.

Ağaçlama sahasında görevlendirilmiş olan şoförlerden Adem Ustanın kullandığı traktörün bakımı ve korunması görevini kabul eder misin sorusuna olumlu yanıt verdim. Perşembe günü de traktör şoför muavini olarak göreve başladım.

Traktörün sürücüsü ve sorumlusu Adem Usta, yapacaklarım konusunda, çok yardımcı oldu. Derviş Çavuş gibi Adem Usta da okullulara saygı duyanlardan biriydi.

Traktörü kullanmamı öğretttiği gibi bakımın nasıl yapılacağını da öğretti. Ardından, fidan dikilecek sahalar sürüldü, yabani otlardan temizlendi.

Adem Usta mesai bitiminde servis arabalarıyla Karabucak Okaliptüs Ormanı Fidanlık Müdürlüğü'ndeki konutuna döndü.

Ben de, sahada işi biten traktörün baştan aşağı temizliğini yaptıktan sonra, hareketli eklemlerine gres yağı pompaladım. Gres yağı paslanmayı önlediği gibi, hareketli parçalar arasındaki sürtünmeleri de önlüyordu.

Sürtünmelerin ortadan kalkması sıcaklık artışını önlediği gibi, hareketli parçaların çalışmasını kolaylaştırarak yakıt tasarrufu da sağlıyordu.

Sevdim traktör şoför muavinliğini. Sevdim çünkü, fizik derslerinde öğrendiklerimizin bir bölümü uygulamalı olarak karşıma çıkmıştı.

15 Temmuz 2023 Cumartesi

ELVEDA İSTANBUL VER ELİNİ TARSUS

2 Haziran 1963 Pazar, Çapa İstanbul...

İki gün öce, Haydarpaşa-Konya arasında çalışan Meram Ekspresi'nden bugün saat 19:40 için bilet almıştım.

Sabah kahvaltısına bavulumla birlikte indim. Zeytinburnu Gecekondularında yaşamakta olan Mustafa dayımlara gideceğim. Dayım beni, küheylanım dediği motorsikletiyle Eminönü-Kadıköy Şehir hatlarına zamanında yetiştirir.

Kahvaltı sonrasında, halen okuldan ayrılmamış olan arkadaşlarımla vedalaşarak Millet Caddesi'ne çıktım. Kısa bir süre sonra Zeytinburnu dolmuşlarından birne binerek, saat 10:30'da dayımların evine ulaştım.

Kahvaltıdan yeni kalkmışlardı. Dayım ''kahvaltı etmiş miydin yeğenim'' dedi. Etmiştim. Bavulumu uygun bir yere koyduktan sonra, sunulan çayı içerken sohbeti koyulaştırdık.

Saat 19:40'ta kalkacak olan Meram Ekspresi ile önce Konya'ya, aktarma yaparak Ulukışla üzerinden, Adana-Mersin arasındaki Yenice Garına ulaşacaktım.

Adana-Mersin arasında çalışan banliyo trenlerinden biriyle de Tarsus'ta inecek, rastlarsam servis araçlarından biriyle Tarsus Karabucak Fidanlığı'na oradan da Turan Emeksiz Ağaçlama Sahası'ndaki ailemin yanına ulaşmaya çalışacaktım.

Mustafa dayım,

-Amma uzun ve aktarmalarla dolu bir yolculuk yapmak zorunda kalıyorsun Mehmet.

-Öyle dayı. Bu nedenle birinci yarıyıl tatilerinde gitmedim ailemin yanına.

Pür dikat ve hayranlıkla dinleyen Uslu Ailesinin en küçük bireyi Fatma,

-Önümüzdeki yıl nerede okuyacaksın dayı?

-Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi öğrencisi olarak seçildim Öğretmenler Kurul kararıyla. Bu nedenle, önümüzdeki yıl ve sonrasında 4 yıl daha Ankara'da okuma şansımı yarattım.

-Neden sonrasında 4 yıl daha dedin dayı, orasını anlamadım.

-Öğretmen Okullarını bitirenler lise mezunu sayılmıyorlar. Hazırlık lisesinde başarılı oursam lise mezunu olacağım ki Üniversite sınavlarına katılma hakkım olacak.

-Hangi üniversiteye girmek istiyorsun Mehmet?

Dedi Mustafa dayım.

-Çapa Öğretmen Okılundaki Fen ve Matematik öğretmenlerim, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nin benim için uygun olacağını söylediler.

-Anlaşıldı Mehmet...Yine zoru seçmişsin. Başaracağına inanıyorum. Haydi, küheylanıma binip Londra asfaltında birkaç tur yapalım.

-Olur Dayı.

Dedikten sonra çıktık. Londra Asfaltında yapılan hız denemesinden sonra Marmara Denizi sahiline indik. Bir süre sonra da Sarayburnu'nda, Marmara Denizi ve Boğaziçi'ni birlikte gören bir kafedeydik.

Bir süre sessizce muhteşem manzarayı seyrettikten sonra, servis yapan görevliden simit ve çay istedik. Aklıma Mersin'de simit sattığım günler geldi. Dayıma da anlattım simitçilik hikayemizi. İlgiyle dinledi.

Saat 16:00'da eve geri döndük. Saat 18:00'de aile bireyleriyleriyle vedalaştım. Dayım, Emiönü-Kadıköy Şehir Hatları iskelesinde zamanında bırakınca, Meram Ekspresine zamanında bindim. Yaklaşık 36 saat sürecek yolculuğum başlamış oldu.


23 Ocak 2023 Pazartesi

MEVSİMLİK İŞÇİLİK DÖNEMİ BİTTİ

 

17 Eylül 1960 Cumartesi, Karabucak Tarsus…

Yaklaşık üç buçuk ay çalıştığımız Karabucak Okaliptüs Orman Fidanlığı'ndaki mevsimlik işçi dönemimizi dün sonlandırdım.

Bu dönemde hem para kazandım hem de Antik Kilikya’nın başkenti Tarsus’u tanımaya çalıştım. Güzel bir yaz sezonu oldu.

Tarsus’la ilk bağlantım 6 Temmuz Cumartesi günü Tarsus açık hava sinemasında izlediğim Ben Hur filmi kurmuştum. Sonraki günlerde fırsat buldukça açık hava sinemalarında ilginç bulduğumuz filmleri izlemeyi sürdürdük arkadaşımız Salih’le.

Antik çağda Çukurova ile Mersin’den Alanya’ya kadar uzanan kıyıları ve yaslandıkları Toros Dağlarının güney yamaçlarını içine alan Kilikya bölgesi ve başkenti Tarsus ilgi alanım olmuştu.

Roma İmparatoru Sezar’ın M.Ö 44 yılında ölmesinin ardından onun yerini alan üç kişiden biri Marcus Antonius ’un Tarsus’a gelmesiyle, Tarsus’un gelişmesinin önü açılmıştı.

Tarsus ve gelişimini öğrenmeye çalışırken, İvriz’de Tarih Öğretmenim olan Hüseyin Seçmen’i örnek almıştım. Tarih derslerini seviyorduk.

Antik Kilikya konusu ve işleyiş tarzı heyecanı yaratmıştı. Nitekim derslerinden sonra kütüphaneye giderek Mısır Firavunlarıyla Roma yöneticileri arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışmıştım.

Mısır’ın yönetimi ile Roma arasındaki ilişkilerin çözümlenmesi için Marcus Antonius tarafından Cleopatra Tarsus’a davet edilmişti. 

Karabucak bataklığının bulunduğu Regma Gölü, küçük tonajlı gemilerin rahatlıkla geçebileceği bir kanalla Akdeniz’e bağlı olduğundan Tarsus bir liman kentiydi.

İskenderiye’den kalkan Firavunluk gemileriyle Akdeniz’i geçen Cleopatra ve maiyeti bir liman kenti olan Tarsus’a büyük bir törenle girmişti.

Cleopatra’nın bu ziyaretiyle Tarsus, Dünyanın kalbinin attığı en önemli merkez durumuna gelmişti. 

Cleopatra Tarsus’u Regma Gölü'ne bağlayan Deniz kapısı, Cleopatra ziyaretinden sonra, Cleopatra kapısı olarak anılır olmuştu.

Tarihi anıtlardan Cleopatra Kapısı’nın yanı sıra Aziz Paulus Kilisesi ve Kuyusu ’nu da öğrenme fırsatını yakalamıştım. Vaftizci Yahya olarak da bilinen Aziz Paulus Tarsus doğumlu olup, Hz. İsa’nın ilk havarilerinden ve İncil’in yazarlarından biri olduğunu öğrenmiştim. 

Diğer taraftan, Yedi Uyurlar ve Ashab-ı Kehf turizm açısından öne çıkan mekânlardan bir başkasıydı. Tarsus ilçesinin kuzey-batısında,14 km. uzaklıkta yer alan Ashab-ı Kehf mağarası, Hristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilmekteydi. 

Antik Tarsus’u bir ölçüde tanımanın dışında eski Regma Gölünü Akdeniz’e bağlayan Berdan Nehri kıyısındaki yerleşimleri de tanımaya çalıştım.

Yaklaşık 7 km güneyinde Özel-Bahşiş Köyü ile 11 km güneyinde Kulak Köyü bulunmaktaydı. Kulak Köyünden yaklaşık 600 metre güneydeki Berdan Nehri’nin kollarından biri üzerinden geçilerek Tarsus Plajına ulaşılmaktaydı.

Özel-Bahşiş sakinlerinin büyük bölümünü Balkan Göçmenleri oluşturmaktaydı. Avlular içine aldıkları evleri en azından renkli toprak boya ile boyanmışlardı. Bahçelerini ağaçlandırmışlardı. Evlerini, insanca yaşama uygun hale getirmişlerdi.

Öyleydi çünkü Mersin Kuvayi Milliye İlkokulu arkadaşlarımın bazılarının aileleri buraya yerleşmişlerdi. Evlerine davet edilmişliğim vardı.

Oysa yerli halkın oluşturduğu Kulak Köyü, Osmanlının kulluk döneminde olduğu gibi, hala her şeyi devletten beklemekteydiler.

Genellikle evleri bakımsız ve çevreleri de kupkuruydu. Yeşillikten yoksundular. Balık vermişler ama balık tutmasını öğretmemişler, onlar da öğrenmek istememişlerdi.

Karabucak Okaliptüs Ormanı’nda çalışan mevsimlik işçiler içinde kardeşimle benden başka öğrenimine devam eden yoktu. İlkokuldan sonra eğitim ve öğretim bırakılmış ya da bırakılmak zorunda kalmıştı.

Parasız yatılı okullar olan Köy Enstitüleri ve ardılları olan İlköğretmen Okulları olmasaydı kardeşimle ben de okulları bırakmak zorunda kalabilirdik belki de…

Okullu olmamıza rağmen kardeşimle ben diğerleri gibi, bekli de onlardan daha iyi, üzerimize düşeni yaptık çalıştığımız süre içinde. Çalışmaları yöneten Derviş Çavuş takdirle karşılamış, bir bakıma, kardeşimle beni korumaya da almıştı.

İvriz İlköğretmen Okulu bizleri, birçok becerinin yanı sıra, disiplin konusunda da iyi yetiştirmişti. Mevsimlik işçiler arasında göz doldurmuş ve saygınlık kazanmıştık.

Gerek orman mühendisleri Yaşar ve Muzaffer Bey katında gerekse ulaşımdan sorumlu Adem usta ve şoför Mahmut abiler katında da itibarımız artmıştı.

Yaz boyunca, hem tarım konusunda bilgi dağarcığım büyümüş hem de okul harçlığımı kazanmıştım. Mutluydum ama yine de İvriz Öğretmen Okulu'na dönme heyecanı sarmıştı beni. Sanki, asıl yuvamız İvriz olmuştu...


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...