Kuran'ın Türkçe meali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuran'ın Türkçe meali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2023 Cumartesi

DİN SERMAYESİ OLMAYAN BİR KAZANÇ ARACIDIR


20 Kasım 1961 Pazartesi, İstanbul…

Dün, sabah kahvaltısından sonra ödevlerimi bir kez daha gözden geçirip, eksik kalmadığına kanaat getirdikten sonra tekrar Sirkeci’ye gitmeye karar verdim.

Boynuzlu otobüslerden biriyle Sirkeci'ye ulaştım. Hamidiye Caddesi üzerinden Yeni Camii'ye giderken, Doğu Han önlerinde, ‘’Selamünaleyküm’’ diyerek orta yaşlı biri yaklaştı.

Önce yol tarifi sordu. Yabancısı olduğumu öğrenince de ‘’anan baban namaz kılar mı?’’ Sorularını yöneltti.

Elbette kılardı. Dinimizi kurtarmak için geldik. Derdi babam.

Olumlu yanıt alınca da ‘’Sen dini bütün Müslüman bir ailenin çocuğu olmalısın.’’ Elbette öyleydi.

Bir süre beni süzen orta yaşlı adam, kısa bir tereddütten sonra, cebinden çıkardığı bir kol saatini göstererek, saatin otomatik ve kıymetli olduğunu, yol parası yapmak için satışa çıkardığını, beni dini bütün bir Müslüman olarak gördüğü için 30 Liraya bana verebileceğini söyledi.

Okul yönetimi elbise parası olarak her bir öğrenciye 75 Lira vererek, elbiselerimizi kime nasıl yaptıracağımız konusunda bizleri özgür bırakıyordu.

Cuma günü, hem kendimin hem de revirde yatmakta olan Halit Armutlu’nun elbise paralarını almıştım.Yanımda 150 Lira vardı.

İvrizli okuldaşım Halit’le aramızdan su sızmayan bir arkadaşlık vardı. Halit 2. sınıftaki bir kıza gönlünü kaptırmış, açılamadığı için de, zamanla bunalıma girmiş, yeme içmeden kesilmiş ve tedavi görme gereği doğmuştu.

Haliyle, bazı ihtiyaçlarının görülmesinde yardımcı oluyordum.

Otomatik Kol saatini elime alıp, sanki anlıyormuşum gibi, uzun bir süre inceledikten sonra almaya karar verdim.

30 lirayı verip, otomatik saati aldım, anında koluma taktım.

Kolumdaki Nacar marka saati okulda 10-15 liraya satabilirdim. Halit’in parasına dokunulmamıştı nasıl olsa.

Okula döndüğümde kolumdaki saat anında arkadaşlarımın ilgisini çekti. Olayı anlattım ve Nacar marka saatimi satışa çıkardım, alan olmadı.

Nacar marka saatimi iyi ki alan olmamıştı.

Olmamıştı çünkü kolumdaki saatin, sabahın erken saatlerinde durduğunu gördüm.

Öğle yemeği arasında, Çapa'daki en yakın saat satış dükkanına gittim. Saati gösterdim. Çakma bir saat olduğunu, fiyatının ise 10 Lira civarında olduğunu öğrendim.

İlk kez, saf insanları kandırmak için en mükemmel aracın DİN olgusu olduğunu anladım.

Kuran-ı Kerim'in Türkçe baskılarından birini edinip, İslam ile ilgili yeterli bilgi edinmeye başlamalıydım.


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...