Kıralan Karaisalı Adana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıralan Karaisalı Adana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2023 Pazartesi

YENİCE DE YANLIŞ AKTARMA HACIKIRI TREN GARINA GÖTÜRDÜ

 

22 Mayıs 1961 Pazartesi, Kıralan, Karaisalı …

Bu sabah kahvaltıdan sonra, Çapa Müzik Semineri hazırlıkları için program yapmak üzere Kemal Çuhalılar öğretmenimi aradım. Okuldan ayrılmıştı.

Biraz canım sıkıldıysa da Kemal Öğretmenime de hak verdim. Onun da yapacak önemli işleri, ailesine karşı sorumlulukları vardı.

Okulun öğle servisiyle Ereğli'ye indim. Saat 14:30 için tren bileti aldım. Bavulumu emanete bıraktıktan sonra Ereğli caddelerinde dolaşarak, bütünleşmek istedim. Trenin kalkmasına yarım saat kala istasyona gelerek bavulumu aldım emanetten.

Ara tatilleriyle yaz tatillerinde Ereğli'den bindiğim kara tren, Ulukışla üzerinden geçerek, Adana ile Mersin arasındaki Yenice garına ulaşırdı.

Yenice istasyonunda aktarma yapılır, Adana'dan gelen trene binilerek Tarsus ya da Mersin’e ulaşılırdı.

Tren tam zamanında geldi. Ereğli'den saat 14,30’da bindiğim trenle, Ulukışla'da aktarma yapıp rahat bir yolculuktan sonra tekrar aktarma yapacağım Adana Yenice Tren garına saat 19,00 civarında ulaştım.

Yenice tren garında çok beklemeden Adana’dan gelen trene bindim. Bana göre şansım yaver gitmişti. Güneş batmadan önce Tarsus’taki Karabucak Okaliptüs Ormanı Fidanlığı servislerine yetişebilecektim.

Belki de servis şoförü Mahmut Abiye rastlardım. Beni ailemin yanına, Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasına göndermenin bir yolunu bulur. Diye düşünürken hayallere dalmıştım.

Hayallerimin içinde Kurban Bayramının ikinci ya da üçüncü günü Mersin’e gitmek vardı. Kurtuldu ailesini oluşturan Nenem ve dayılarımla bayramlaşırdım.

Akıncı ailesi ile Kurtuldu ailesinin ilk mektepli çocuklarıydık. Okul görmemiş dayılarımın yanında özel bir yerimiz vardı. Yanlarına her gidişimizde mutlaka harçlık verirlerdi.

Bir hafta sonra, sınav hazırlıklarımı hızlandırmak için İvriz’e geri dönecektim.

İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Müzik Semineri sınavları için hazırlanacak, eylül ayının ilk haftasında da sınav için İstanbul’a gidecektim. Yol parası ve harçlığa ihtiyacım olacaktı.

Birden yan koltuktaki iki kişinin konuşması beni hem hayallerimden uyandırdı hem de şaşkına çevirdi.

Konuşanlardan biri diğerine ''Niğde'ye kaçta varırız acaba?'' diyordu…

Ne demekti Niğde’ye kaçta varırız? Pencereden dışarıya baktığımda trenimizin Toros dağları eteklerinde hızla ilerlediğini gördüm.

Tarsus’a gidecek olan tren yerine, yanlışlıkla Toros ekspresine binmiştim. Her yerde durmazdı. Üstelik Toros dağları eteklerinde pek sık tren garı da bulunmazdı.

Mideme kramplar girmeye başladı...

Ne yapmıştım ben?

Ümitsizce trenin penceresinden dışarı bakıyordum bir istasyona rastlar mıyım diye…

Derken kondüktör geldi. Biletimi uzatıp, bekledim. Kondüktör bana ‘’Bu Tarsus’a giden banliyö treni bileti, Niğde biletiniz nerede?’’ Dedi.

Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasındaki ailemin yanına gitmek üzere Ereğli’den Yenice’ye geldiğimi, aktarma yaparken yanlış trene bindiğimi anlattım biraz da gözyaşı dökerek.

Kondüktör bana acımış olmalı ki trenin Karaisalı kasabasına bağlı Hacıkırı garında duracağını söyledi. Önümüzde yaklaşık 40 km’lik bir yol vardı.

Trendeki tüm yolcuların biletleri denetlendikten sonra kondüktör tekrar yanıma geldi. Benim hikâyemi bir kez daha dinledikten sonra, beni hem oyalamak hem de rahatlatmak için ilk durağa komşu olan Toros eteklerindeki Hacıkırı Köyü ve çevresiyle ilgili bilgiler verdi.

Her zaman, en kötü koşullardan en iyi sonuçları çıkarmaya yatkın bir çocuk olarak kondüktörü ilgiyle dinlemeye başladım.

Kondüktör ilgili bir öğrenci olduğumu görünce ‘’Gündüz gözüyle Ereğli’den bindiğin trenle Toroslardaki onlarca tüneli aştıktan sonra oldukça uzun ve heybetli bir köprü ile Çakıt Vadisi üzerinden geçmiş olmalısın.’’ Dedi ve ekledi.  

Oldukça derin vadinin iki yakasını birleştiren ve günümüze kadar ulaşan bu değerli anıtsal yapıtın adı Varda Köprüsü’dür. 

Almanlar tarafından yapılmış olduğundan, ‘’Alman Köprüsü’’ olarak bilinmektedir. Köylüler ona Koca Köprü derler.

İstanbul-Bağdat-Hicaz Demiryolu hattını tamamlamak için 1907 yılında Almanlar tarafından yapımına başlanan demiryolu köprüsü 1912 yılında hizmete açılmıştı.

Hacıkırı’nın yaklaşık 500 metre güneyindeki geçilmez olan oldukça derin vadinin iki yakasını birleştirmek için dört ana ayak üzerine almanlar tarafından kurulmuştu Varda Köprüsü.

Köprü yapılırken Hacıkırı tren garı da yapılmıştı.

Kondüktörü dinlerken edindiğim bilgiler rahatlamama neden olmuştu. Yaklaşık yarım saat sonra da Toros Ekspresi Alman Köprüsü üzerinden geçmişti.

Köprüyü geçerken Çakıt Vadisinin bir bölümünü alıcı gözüyle izledim.

Vadinin dibi görünmüyordu. Sanki dipsiz gibiydi, bana öyle gelmişti. Köprüden yaklaşık 500 metre uzaklıktaki Hacıkırı tren garında durdu trenimiz. Kondüktöre teşekkür ettikten sonra indim.

Hava kararmaktaydı. İstasyonun batısında, Torosların eteklerinde tek tük ışıklar görünüyordu. Hacıkırı Köyü olmalıydı. Günümüzde Karaisalı İlçesinin Kıralan Mahallesi olarak bilinen bir yerleşim yeri olduğunu öğrenmiştim yıllar sonra.

Elimdeki tahta bavulla köyün içine doğru ilerleyip, kahvehaneye benzettiğim bol ışıklı ve gürültülü bir yere doğru yürüdüm.

Yanılmamıştım, ulaştığım yer kahvehaneydi. Kahvehaneye girdiğimde 8. sınıf öğrencisi olan bir çocuk olarak verdiğim selam pek ilgi görmediyse de sandalyelerden birine ilişip, bavulumu da yanıma koydum.

Kâğıt ve domino dedikleri taş oyunlarına dalmış olan kahvehanedekilerin pek ilgisini çekmemiştim.

Oyunlarını bitirenler kalkıp, evlerinin yollarını tutmuşlardı.

Kahvehanede birkaç kişi kalmıştı.

Acaba kahvehanede geceyi geçirebilir miydim?

Diyerek herkesin ayrılmasını beklemeye başladım ki herkes ayrıldıktan sonra kahvehane sahibiyle görüşebileyim...

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...