Kayıtlar

Ankara Yüksek Öğretmen Okulu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bilginin Temeli ve Hümanizm

Resim
  18 Nisan 1965 Pazar, A.Y.Ö.O. Ankara... Dün 17 Nisan Köy Enstitüleri kuruluşunu anma toplantısından döndüğümde, kantinde karşılaştığım Cezmi Bayram ''Komünist toplantısından mı geliyorsun?'' sorusunu sorunca, Ankara Türk Ocakları grubunda ''Komünist'' olarak damgalandığım iyice anlaşıldı. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'nda, 1965 bahar aylarına girdiğimizde, aynı kökenli öğrenciler olmamıza rağmen düşünce ve eylem bazında iki gruba ayrılmıştık. Bir grup ''Sosyalist Hümanizm'' kavramı ve uygulamalarını savunurken, diğer grup ''Evrimsel Hümanizm'' ve uygulamalarını savunuyordu. Başlangıçta Evrimsel Hümanizmi savunup, bir ölçüde Hitler hayranı olan grup içinde yer almış, Atatürk Devrim ve İlkeleri'ne saldırdıklarını, Laiklik kavramına şiddetle karşı çıktıklarını görünce karşı düşüncelerimi dile getirmiştim. Hitler'in Kavgam adlı kitabını okuduktan ve SS komandolarının, başlangıçta Hitler'in koruma grubu ola...

A.Ü. Fen Fakültesi Öğrencisi Olmak

Resim
28 Eylül 1964 Pazartesi, Ankara... Bugün öğleden sonra Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Lisans bölümüne resmi kaydım yapılarak üniversiteli oldum.  Ali Koçyiğit Jeoloji, Mehmet Koyuncu Biyoloji, Halil Biga, Yaşar Samyeli ve ben de Fizik bölümlerini kazanmıştık. Üç farklı bölüm seçilmişti 5 candan arkadaşımız tarafından. Farklı bölümler olmasına rağmen, bütün birinci sınıf öğrencileri Matematik derslerinde bir araya gelecekti. Matematiğin dili evrensel olup, üst dillerden biriydi. Bu nedenle Fizik, Kimya, Biyoloji, Jeoloji ve Astronomi dallarını seçen arkadaşlarımıza ortak dersimiz Matematik oldu. Jeologlar, yer kabuğunun yapısını ve bileşimini anlamak, deprem dalgalarının yayılımı ve yer hareketlerinin modellenmesi matematiksel denklemlerle gerçekleştiriliyordu. Fizik, matematiksel modeller ve denklemler kullanarak doğa olaylarınının yanı sıra Einstein'ın relativite teorisini açıklamak matematiğin dilinden yararlanırken Kimya da atomların ve moleküllerin davranışların...

Üniversite giriş sınavlarına hazırız

Resim
26 Haziran 1964 Cuma, Ankara... Ankara Yüksek Öğretmen Okulu (AYÖO) Hazırlık Lisesi müdürlüğünce düzenlenen üniversite hazırlık kursları bugün öğleden sonra sona erdi. Yarın, 27 Haziran Cumartesi günü Matematik, Astronomi, Fizik, Kimya ve Biyoloji bilgilerimiz test edilirken 28 Haziran Pazar günü de Türkçe, Edebiyat, Tarih, Coğrafya ve Felsefe bilgilerimiz test edilecek. Üniversite giriş sınavlarını her üniversite kendi düzenliyor. Henüz merkezi sistem uygulaması yok. Bu oluşum sınavlara girecek öğrencileri zora sokuyor. Sokuyor çünkü Fen ve Mühendislik Bilimlerini Ankara'da, ekonomi ve Hukuk bilgilerini İstanbul üniversitelerinde okumak isteyen bir öğrenci Ankara'da sınava girdikten hemen sonra İstanbul'daki sınava yetişmek zorunda. Bizim için böyle bir sorun yok. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu, başta Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi olmak üzere, Dil ve Tarih coğrafya Fakültesi, Orta Doğu teknik Üniversitesi ve Ziraat Fakültesi'ne öğrenci gönderiyor. Hazırlık sını...

AYÖO Üniversite hazırlık kursları

Resim
17 Haziran 1964 Çarşamba, Ankara... Dün İstanbul Zeytinburnu gecekonduların birinde, güneş ışınları yattığımız odanın perdeleri arasından sızarken uyandım. Saatime baktım 06.15'i gösteriyordu. Yanımda yatmakta olan Mustafa Dayım bir taraftan diğer tarafa döndü. Usulca kalkıp, sessizce giyinerek tuvalete gittim. Döndüğümde dayım uyanmıştı. ''Günaydın Mehmet'' dedikten sonra kalktı. Tuvaletten döndüğünde ''Halan da kalkmış, kahvaltı hazırlıyor. Bavulunu hazırla, bir şeylerini unutma. Kahvaltıdan sonra işe giderken seni Sirkeci civarındaki otobüs terminallerinden birinde bırakacağım. Unutmadım yeğenim.'' Dedi. Dayım da giyinip, hazırlandıktan sonra sofrada bizi bekleyen aile bireyleriyle bir araya geldik. Kahvaltı sonrasında, başta halam olmak üzere eniştem ve yeğenim Fatma'ya teşekkür edip vedalaştım. Dayım, küheylanım dediği motorsikletiyle yarım saattte beni sirkeciye bıraktı. Saat 09.15'te kalkan Kamil Koç otobüslerinden biriyle sa...

Lise mezunu olarak İstanbul ziyareti

Resim
16 Haziran 1964 Salı, İstanbul... Günün ışımasıyla birlikte gerinerek uyandım. Doğrularak çevreme baktım, yatakhanede benden başka uyanan yoktu. Sessizce yataktan çıkıp aydınlık pencerelere doğru yürüdüm. Karşımda Millet Caddesi vardı. Birden zamanda geriye, 11 Eylül 1961 pazartesi gününe gittim.  Güllerle sarılı kapıcı kulübesindeki görevliye kendimi tanıttıktan sonra bahçeye girip, anıtsal okulun giriş kapısına doğru yürümüştüm. Çam ağaçlarının, güllerin, okulun kurucusu ile Atatürk büstünün bulunduğu önündeki bahçeden sonra mermer merdivenler, kocaman bir giriş kapısı ve sizi karşılayan kırmızı halılar ve büyük yaldızlı aynalar… Millet Caddesi’nden geçenlerin de hayranlıkla baktığı anıtsal binanın kapısından girince kendimi Osmanlı dönemlerinden birindeki bir sarayda yaşıyormuş gibi hissetmiştim. Bu anıtsal yapıda iki yıl müzik semineri öğrencisi olarak bulunma ayrıcalığını yaratmıştım. Kendimle gurur duydum.  Bir süre daha Millet Caddesi'ni izledikten sonra, bavulumdan...

AYÖO Hazırlık Lisesi ilk hafta izlenimleri

Resim
22 Eylül 1963 Pazar, Atatürk Lisesi... İkinci akşam etütündeyiz. Ödevlerim bitti. Anı defterimi açarak geçen haftanın izlenimlerini yazmaya başlıyorum. 14 Eylül 1963 Cumartesi günü Ankara Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinin konuk edildiği Atatürk Lisesi bahçesine Sezenler Sokak'tan giriş yapmıştım. Kısa sürede işlemler tamamlanmış ve Hazırlık Lisesi Fen B sınıfı öğrencisi olmuştum. İlk şaşkınlığım, bize ayrılan öğrenci kantininde, İvrizli arkadaşlarım Yaşar Samyeli, Ali Koçyiğit ve Hidayet Durucan'la karşılaşmam olmuştu. İkinci şaşkınlığım da, Bor 29 Ekim İlkokulu 5. sınıfta 3 ay birlikte okuduğum Filiz arkadaşımın da hazırlık liesine gelmiş oluşuydu. Derken, İvriz'de bizden önceki dönemlerden, Kemerhisarlı Kemal Karagöz ile iki dönem önceki Fikri Çalışkan da kervana katıldı. Geçtiğimiz hafta içinde okul yönetiminin yanı sıra ders öğremenlerimizi de tanıdık. Hemen hepsi İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu mezunu olup, eğitim enstitüleri ve Milli Eğitim Bakanlığı'...

ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU'NA SEÇİLDİM

Resim
31 Mayıs 1963 Cuma, Çapa İstanbul... Sevincimden yere göğe sığamıyorum. Sığamıyorum çünkü Ankara Yüksek Öğretmen Okulu vizesi onaylandı. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu hayalimin gerçekleşmesi için, başlangıçta karşı çıkan Ekrem Zeki Ün, her dersinden önce konuyu açtığımdan ve sonraki yıl içinde de başının etini yiyeceğim anlaşıldığından vize vermek zorunda kaldı. Bugün saat 10:00'da Öğretmenler Kurulu Toplandı. Ben de heyecanla kuruldan çıkacak kararı bekliyorum kurul odasının önlerinde. Zaman bir türlü geçmek bilmiyor. ***** Nihayet saat 12:00'de Matematik Öğretmenim Tevfik Aras kapıda göründü. Adeta uçarak yanına ulaştım. -Kutlarım Akıncı. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'na gönderilme kararın oybirliği ile gerçekleşti. -Teşekkür ederim öğretmenim. Sayenizde gerçekleşti. -Ekrem Zeki Üngör'ü nasıl razı ettin ki bugün gitmen konusunda olumlu oy kullandı. -Bıktı benim ısrarlarımdan. Önümüzdeki yıl başına bela olacağımın farkına vardığı için olumlu oy kullanmıştır. Ba...

AYÖO HAYALİM GERÇEKLEŞMEK ÜZERE

Resim
  31 Mart 1963 Pazar, Çapa İstanbul... Ülkü'ye verdiğim Özel dersten yeni geldim. Huzur bulduğum çinileriyle ünlü kütüphanemize iniyorum. Önce, beni hem rahatlatacak hem de bilgilendirecek bir kitap arıyorum. Amerikalı yazar  Herman Melville 'in dünyaca ünlü romanı Moby Dick   ( Beyaz Balina ) gözüme çarpıyor. Geçtiğimiz aylarda, Enver Naci Gökşen'in bu kitap hakkında konuştuğunu anımsıyorum. Moby Dick, hem edebiyat tarihi açısından, hem de verdiği okuma keyfiyle gözden kaçırılmaması gereken bir romandır. Demişti Enver Naci Gökşen... Kitabı okumayı sonraya bırakarak anı defterimi açıyor ve geçmiş günlerin özetini yapmaya başlıyorum. ***** Öncelikle vurgulamak istediğim olgu, ''Ankara Yüksek Öğretmen Okulu hayalim'' gerçekleşmek üzere. Piyano Öğretmenim Halil Bedii Yönetken ile Resim Öğretmenim Selahattin Taran'dan Ankara Yüksek Öğretmen Okulu vizesini aldım. Kolay olmadı... Her iki öğretmenimin derslerinden önce, bıkmadan usanmadan üç aydı...

EKREM ZEKİ ÜN AYÖO VİZESİ VERMİYOR

Resim
  7 Şubat 1963 Perşembe, Çapa İstanbul... Bugün ilk dersimiz Ekrem Zeki Ün'ün keman dersiydi. Ders bitiminde sınıftan ayrılmıştı ki arkasından yetişerek, -Ekrem Öğretmenim, birkaç dakikanızı bana ayırabilir misiniz? -Akıncı biliyorsun, çok meşgulüm. Çabuk söyle ne istediğini. -Öğretmenim, belki farkına varmadınız. Piyano öğretmenim Halil Bedii ben de müzik kulağı olmadığını söyledi. Mırıldandığı bir melodiyi piyanoda çalmamı istediğinde başarısız oldum. Ayrıca Matematik Öğretmenim Tevfik Aras, Öğretmenler Kurulu Kararı ile beni Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'na göndermek istiyor. -Tevfik Bey yanlış yapıyor. Yüksek Öğretmen Okulu'na, buraya gelmeden önce bulunduğun öğretmen okulundan da gidebilirdin. Çapa'ya gelerek, senden daha yetenekli olabilecek birinin yerini aldın, önünü kestin. Benim onayım yoktur. Dedi ve gitti Ekrem Zeki Ün. Ardından bakakaldım. Bir an moralim bozulur gibi olduysa da kendimi çabuk toparladım. Vazgeçemezdim. Vazgeçerseniz kaybedersiniz. Özd...