DÖNDURUCU BİR MART SABAHI
5 Mart 1951 Pazartesi, Karagözler… Alaca karanlıkta gözümü araladığımda, anam evdeki sobayı çoktan yakmış, bir köşede babam sabah namazını kılıyordu. Odun sobasının önündeki hava deliğinden çıkan ateşin alevi beyaz badanalı duvara, duvardan da tavana yansıyarak odayı aydınlatıyordu. Kuzine sobasıydı yanan… Üzerine en az iki tencere sığan kuzine sobaların fırınları da vardı. Ekmek, börek, yemek pişirmenin yanı sıra mükemmel ısınma araçlarıydı kuzineler… Gerinerek yan döndüm. Biraz daha uyumak istiyordum. İstiyordum ama uykum bitmişti…Hiç tanıma fırsatı bulamadığım, vefat eden Durgud Dedemden kalma evimizdeki kuzineli odada yatıyorduk. Üç odalı bir evdi dedemden kalan. Sadece yattığımız odada soba yanıyordu. Kışın hem oturma hem de yatak odası olarak kullandığımız kuzineli odaya serilmiş olan yataklarda üç kardeş yan yana yatıyorduk. Kardeşlerimden Mustafa 5 yaşında, Şaban ise 2 yaşındaydı. Babam Ahmet ve anam...