KURTULUŞUMUZ ÇUKUROVA OLUR MU

16 Ağustos 1951 Perşembe, Hasanköy… Ailemizin üç numarası Şaban’ımızı 20 gün önce toprağa vermiştik. Bu süre içinde Karahasanuşağı Köyü’nden gelmiş olan Halil dedemler birkaç gün kaldıktan sonra, Cemile teyzemle Kerim dayımı bırakarak, köylerine döndüler. Cemile teyzem ile Kerim dayım anamın acısını olabildiğince azaltmaya çalıştılar. Ne var ki pek fayda etmedi. Anamın acısı bir türlü geçmiyor, ‘’Şaban’ım da Şaban’ım’’ deyip, sürekli gözyaşı döküyordu. Bunda gurbetlik duygusunun da büyük payı vardı. Sen kalk, atalarının yüzyıllarca yaşamış olduğu karagözler Köyünden ayrıl; dilini, dinini, gelenek ve göreneklerini bilmediğin Alevi Kürt Köylerinden birinde bir hayvan ağılından bozma bir yerde yaşamaya çalış. Bağ yok, bahçe yok, tarla yok, ekim dikim yok, ailemizi geçindirecek gelir yok… Üstelik köyde cami de yok. Oysa biz dinimizi kurtarmaya gelmiştik! Babam köy muhtarı ile yaptığı bir söyleşide ‘’geçim derdi’’ üzerinde durmuş. Bağ, bahçe ve tarım arazisinin olmadığı bu köyde ...