İvriz Kaya Anıtı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İvriz Kaya Anıtı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2022 Çarşamba

İVRİZ KAYA ANITI


25 Nisan 1959 Cumartesi, İvriz…

İvriz Kaya Anıtı’nın önündeyiz 8-10 sınıf arkadaşlarımla...

Hayranı olduğum öğretmenlerimden biri olan Tarih öğretmenimiz Hüseyin Seçmen yakın çevresini tanımayı , araştırmayı ve bütünleşmeyi seven biriydi.

İvriz Kaya Anıtı’nı araştırıyordu. Hüseyin Seçmen’e göre, yaklaşık 3 bin yıldır ayakta duran tarım anıtının dünyada başka bir örneği yoktu. O’nun önerisiyle gelmiştik buraya.

Yereli bilmeden küreselin, küreseli anlamadan da yerelin anlaşılamayacağını söyleyen öğretmenimizin, İvriz Kaya Anıtı’nın yanı sıra, çevresindeki doğa ile de yakından ilgilendiğini bilirdik. 

Tarih derslerini anlatırken coğrafi yapılar ve bu yapılardaki bitki ve hayvan bilimi konularında da bilgilendirirdi bizi.

İvriz Öğretmen Okulu, Bolkar Dağları’nın karlı zirveleri, bol oksijenli yaylaları, buz gibi akan İvriz Çayı, çayırlarında koşan yılkı atları ve eşsiz doğasıyla bölgenin önemli turistik mekânları arasında yer alıyordu.

Geç Hitit Dönemi eseri olan İvriz Kaya Kabartması da bölgedeki turistik mekânların merkezini oluşturuyordu.

Hititler için su kaynakları, dereler, nehirler, dağlar ve mağaralar kutsaldı. Geç Tunç ve Demir Çağı’nda önemli bir su alanı olan bu bölge, kutsal bir mekân olarak Bizans döneminde de kutsal sayılmış ve korunmuştu.

Günümüzde İvriz Kaya Anıtı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmişti.

Hüseyin Seçmen’in araştırmalarına ve diğer kaynaklara göre;

İvriz Kaya Kabartması ya da Kaya Anıtı İvriz Çayı kaynağının başında, doğal bir kaya üzerine, yüksek kabartma tekniği ile işlenmiş olan bir anıttı.

Geç Hitit Çağı dönemi kabartması olan anıt M.Ö. 800 yıllarında Tuvana krallarından Warpalavas tarafından yaptırılmıştı. Anıtın  figürleri kabartma tekniğinde, yazıtları ise yontularak yapılmıştı.

4.20 x 4.20 ölçülerinde olan Anıt; Arami, Asur, Frig etkilerinin görüldüğü Tuwana Krallığından günümüze ulaşabilen önemli bir eserdi. 

 Anıtta, ülkeye bir elinde üzüm salkımı diğer elinde buğday demeti tutarak bolluk ve bereket getiren Tanrı Tarhundas işlenmişti. Ellerini kaldırıp dua ederek saygısını sunan Tuwana Ülkesinin Rahip Kralı Warpalavas’ın betimleri de yer almaktaydı

Başak ve üzüm salkımlar Tarhundas’ın bereket ve bolluk Tanrısı olduğunu da göstermektedir. Tanrının karşısında olan kral ise daha küçük boyutta ve dua eder durumda tasvir edilmiştir. 

Figürlerin yandan tasvir edilmeleri, eteklerinin uç kısımlarının içe doru kıvrılarak yuvarlanması, ayaklarındaki papucların uç kısımlarının içe doğru sivrilmesi gibi özellikler Geç Hitit Sanatının geleneksel izlerini yansıtmaktaydı.

Figürlerin saç ve sakallarında Arami Sanatının izlerini görmek mümkündü. Bununla birlikte figürlerin kollarındaki fibulalar Frig Sanatından izler taşır. Antik Çağ’ın vazgeçilmez takıları arasında yer alan fibulalar, günümüzdeki çengelli iğnelerin prototiplerinden birisidir. Fibulalar giysileri daha sağlam ve güvenli bir şekilde tutturmak için geliştirilmiş pratik işlevli birer çengelli iğnedirler aslında.

Bütün bunlar Anıtı, Hitit – Frig – Arami sanatının sentezlerini bir arada başarıyla taşıyan nadide eserler arasına koymaktadır. 

Her iki figürün arasındaki hiyerlogif yazıda; “Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas, sarayda bir prens iken bu asmaları diktim, Tarhundas  onlara bereket ve bolluk versin.” Denilmektedir.

Kral Varpavas, yöredeki Hitit ve Luwi kökenli halk için bu anıtı yaptırırken Tanrı ve Kral ilişkilerinin simgesi olarak ifade etmiştir.

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...