Muharrem Kararnamesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Muharrem Kararnamesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2023 Pazartesi

TARİH ÖĞRETMENİM NİYAZİ AKŞİT


14 Ekim 1963 Cumartesi, Çapa İstanbul...

Bugün son iki saatimizde, hem okul müdürümüz hem de Tarih Öğretmenimiz Niyazi Akşit'in dersi vardı. Derslerini seviyorduk.

Sınıf ders defterini imzaladıktan sonra bizlere dönerek ''Eğitim biraz da yaşadığımız şehir ya da yöre ile bütünleşmektir.'' diye söze başladı.

İvriz’deki Tarih Öğretmenim Hüseyin Seçmen aklımdan geçti bir an. Hüseyin Seçmen de aynı cümleleri yinelemekteydi.

İstanbul ile bütünleşebilmek, tarihini ve havasını soluyabilmek için 1500 yıl geriye giderek Konstantinopolis’i tanımamız gerekiyordu.

Üç imparatorluğa başkentlik yapmış bu gizemli şehirde, her türlü ticari faaliyetlerin kolaylıkla yürümesini sağlayan, coşkulu törenlere olanak sağlayan yollar ve meydanlardı.

Ana yollar ki İmparatorluk yoluydu, ticari faaliyetleri İtalya’daki Roma Forumu’na kadar ulaştırıyordu. Egnatya yolu olarak tanımlanan bu 1120 km’lik yol İstanbul’un can damarıydı.

Geleceğimizi bilimsel verilere oturtmak için geçmişimizi bilmemiz gerekiyordu. Bizans ve Doğu Roma İmparatorluklarından sonra Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul'u tanımak, ülkemizi tanımak anlamına geliyordu Niyazi Akşit'e göre.

Dünyanın en güçlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı, ''neden 20. yüzyılın başlarında yıkılmak zorunda kalmıştı.''

Sorusunu kim yanıtlamak ister?

Deyince Erol Güven arkadaşımız parmak kaldırdı. Tarih derslerinde sürekli parmakları havada olan Erol Güven arkadaşımız, biraz da olayları senaryolaştırarak soruları yanıtlardı.

Niyazi Akşit ''anlat bakalım Erol'' deyince,

''Öncelikle Rönesansı kaçırmış bir imparatorluk olan Osmanlı, gelirlerini fethettiği ülkeleri talan ederek ve vergiye bağlayarak sağlıyordu.'' Diyerek anlatmaya başlayan Erol arkadaşımız, bir süre soluklandıktan sonra...

''1683 yılındaki İkinci Viyana Bozgunundan sonra sürekli toprak kaybetmeye başladı.

Üstüne üstlük, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında yaşanan askeri başarısızlıklar, azınlık ayaklanmaları, toprak kayıpları ve ekonomik şartların ağırlaşması gibi gelişmeler; toplumsal barışın bozulmasına ve yönetime duyulan güvenin azalmasına yol açtı.

Kaybedilen topraklardan gelen göçler ülke içerisindeki Müslüman nüfusunda artış yaşanmasına neden oldu.

Osmanlı topraklarında sosyal dengeler bozuldu. İstanbul, Edirne ve İzmir gibi şehirlerde göçlerle birlikte yaşanan nüfus artışı; konut, beslenme, sağlık, işsizlik ve güvenlik gibi sorunları da beraberinde getirdi.

İlk kez Rus Çarı I. Nikola tarafından ''Avrupa'nın Hasta adamı Osmanlı'' sözcükleri kullanılmış, ölüm döşeğindeki Osmanlının mirasının paylaşılması aaşamasına geçikmişti.

Nitekim, borçlarının faizlerini bile ödeyemez haline gelen Osmanlı, II. Abdülhamit'in yayınladığı ''Muharrem Karanamesi'' ile iflasını ilan etmişti. Ardından Duyunu Umimiye ile gelirleri 7 devletin temsilcilerinden oluşan ''Gelirler İdaresi'' tarafından toplanmaya başlamıştı.

Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında yer alan Osmanlı yenilince İtilaf Devletleri tarafından Sevr Anlaşması ile Anadolu işgal edilince, Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından Kurtuluş Savaşı'nı başlatmışlardı...

Erol Güven arkadaşımız kendini kaptırmış, anlatmaya devam ederken tenefüs zili çaldı. Niyazi Akşit, Erol arkadaşımıza teşekkür ederek dersi bitirdi.

Hafta sonu Bayrak Merasimi ve öğle yemeğinden sonra, Niyazi Akşit öğretmenimizin ''Eğitim biraz da yaşadığımız şehir ya da yöre ile bütünleşmektir.'' sözlerini rehber yaparak, İstanbul'u tanımak üzere yola koyuldum.


BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...