Kayıtlar

Adana etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İSTANBUL ÇAPA'DAN ÖNCE AİLE ZİYARETİ

Resim
  26 Ağustos 1961 Cumartesi, Tarsus… Dün saat 15,00’de Ereğli’den bindiğim trenle önce Ulukışla’ya sonra da Niğde’den gelip Adana’ya giden Toros Ekspresine bindim.  Saat 18,00’de ulaştığım Tarsus Yenice İstasyonu’mda aktarma yaptıktan yaklaşık 10 dakika sonra Adana’dan gelen trenle 20 dakikada Tarsus’a ulaştım. Cleopatra Kapısı civarında Karabucak Okaliptüs Ormanı İşletme Şefliğinin servis arabaları bulunurdu. Son servis arabasına yetişmeliydim. Servis sürücüsü Mahmut Ağabeye rastlarsam beni Turan Emeksiz ağaçlama sahasına ulaştırmanın bir yolunu bulurdu. Öyle de oldu. Saat 21,00 sularında ailemin yanındaydım. Anamla babamın ellerini öptükten sonra kardeşim Mustafa ile kucaklaştık. Karnımın aç olabileceğini düşünen anam çabucak sütlü bir çorba hazırladı. Karabuğday ekmeğinin yanı sıra domates, biber ve salatalık koymuştu masaya. Yemekten sonra kısaca İstanbul Çapa Öğretmen Okulu sınavlarını anlattım. Üç yıl İstanbul’da okuma şansını yakaladığımı söyledim. Mutlu oldular. ...

ÜÇ YIL SONRA TEKRAR MİSLİ KÖYÜNDEYİZ

Resim
  25 Kasım 1957 Pazartesi, Misli… Dün, zorunluluktan ötürü, Bor’dan Misli Köyü’ne geldik. Mülkiyet hakkı devlete ait olmak üzere, 5 yıl ekim dikim yapma hakkının verildiği tarlaları kurtarmaktı amacımız. İlk çiftçilik denemesi hüsranla sonuçlandığı için Çukurova’ya gitmek zorunda kalmıştık. Bana göre, devletin istediği koşulları yerine getirememiştik. Köye gelmemiz sonucu değiştirmeyecekti ama, babam denemeye değer demişti. 23 Kasım Cumartesi günü 29 Ekim İlkokulu’ndaki Bayrak Merasiminden sonra  öğretmenlerimiz ve sınıf arkadaşlarımıza vedalaştık Öğretmenlerimiz yardımcı olamamanın üzüntüsü içindeydiler. Duygu yüklü bir vedalaşma oldu.  Ardından bütün yaz boyunca kardeşimle beni beşinci sınıfa hazırlayan, kitaplar veren emekli Türkçe Öğretmeni Necati Bey öğretmenimize uğradık.  Yardımları ve göstermiş olduğu yakın ilgiye teşekkür ettik. Necati Bey de babama iş bulamadığı üzülmüştü. Ellerini öperek yanından ayrıldık. Akşam yemeğinden sora eşyalarımızı toplayıp, denk ...

MERSİN TREN GARI 1955

Resim
  20 Haziran 1955 Pazartesi, Mersin… Bu sabah Osmaniye Mamure Tren garından başlayan yolculuğumuz Ceyhan, Yüreğir, Adana, Yenice, Tarsus rotası izlenerek, saat 14:00 sularında Mersin Garı’nda son buldu. Vagondan eşyalarınızı indirdikten sonra gar ve çevresiyle ilgilenme fırsatı buldum. Oldukça küçük bir tren garıyla karşılaşmıştım. Güneyinde bir kilise ve daha ilerisinde Akdeniz sahili görünüyordu. Kuzeyinde, Toroslara doğru alabildiğine açık olan bölgede portakal bahçeleri vardı. Babam kuzeybatıyı işaret ederek anamın yatmakta olduğu Mersin Devlet Hastanesi’ni gösterdikten sonra, Hastanenin yaklaşık 500 metre doğusundaki Göçmen Barakalarını gösterdi. Göçmen barakalarına yerleşecektik. Dikkatimi babamdan ayırarak Gar ve çevresine yoğunlaştım. Garın yaklaşık 500 metre güneyinde Akdeniz sahili bulunmaktaydı. Günümüzde aynı yerde Mersin Uluslararası Liman İşletmesiyle Atatürk Parkı yer almaktadır. Bir bakıma, tren garı ile sahil arasındaki bölge ticaretin kalbinin attığı...

YERFISTIĞI AMBARI OSMANİYE

Resim
  20 Ekim 1951 Cumartesi, Osmaniye… Yaklaşık üç haftadır Adana’nın kazası Osmaniye’deyiz… Osmaniye’deyiz dediğime bakmayın. Şehrin dışında, Düziçi tarafında içi yerfıstığı dolu yüzlerce çuval bulunan bir hangarın yanına yerleştirildik Elçi, affola, Çavuş tarafından. Türkiye’de yer fıstığı üretiminin yaklaşık yüzde 80’i Osmaniye’de, geri kalan % 20’si de Toprakkale, Kadirli ve Düziçi tarım alanlarında üretiliyordu. Eylül ayının ikinci haftasında, topraktan hasadı başlatılan yer fıstığının kökleriyle birlikte çıkarılması, kazık köklü bu bitkinin meyveleri olan ham yerfıstığının dallarından alınması ve çuvallara doldurularak hangarlarda toplanması bir buçuk iki ay gibi bir zaman sürecinde gerçekleşiyordu. Bizler bu sürenin sonunda, temizlenmiş ve kurutulmuş yer fıstıklarını kabuklarından ayırmak için görevlendirilmiştik. Kabuklarından ayrılan yer fıstıklarının ağırlıklarına göre ücret ödenirdi. Kabuklu yer fıstıklarını ayırmak için sabahın erken saatlerinde işe başlardık. ...

ÇUKUROVA'DA MEVSİMLİK İŞÇİLİK

Resim
Çukurova Bölgesi’nde mevsimlik tarım işçiliği 1950’den beri süregelmekteydi. Hasat dönemlerinde başta Maraş ve Urfa olmak üzere çeşitli Güney-Doğu illerinden bölgeye mevsimlik tarım işçileri temin edilmekteydi. Bir türlü iskân edilememiş Bulgaristan muhacirleri de katılmak zorunda kalmıştı bu kervana. Sonra yoksul Güney-Doğu marabaları ve yarıcıları gelmeye başlamıştı. Şimdilerde de Suriyeli sığınmacıların Çukurova ve Ege Bölgesinde mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştıklarına tanık oluyoruz. Türkiye’nin ne kadar geliştiğinin bir göstergesi olan tarımda mevsimlik işçi olayını ayrıntılı yazma gereğini duydum. Yazma gereğini duydum çünkü ‘’Çukurova’da mevsimlik işçi olmak’’ olgusu unutulmazlarım arasında olup, ülkemizin kanayan bir yarasıdır. 1950-1951’li yıllar Türkiye’nin kırsal alanları için en önemli dönüm yıllarıydı. Tarımda makineleşme ile birlikte, daha fazla arazinin tarıma açılması, pamuk ve diğer tarım ürünlerinin hasadı için daha fazla işçiye ihtiyaç duyulmuştu. Bunun içi...