![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaMeoJ0d7mG6UXKxavsXuBrsoO2SYoZX2lDOC5HbJiQyHMF3kFTUjaJ1M3hO_SAiyyvjJkWRMxBaQSVYxdQ3kKcQyMzHEYe6thlP4p71n1Zku5zXENIeqSrW_6nstQEvZyoUuleudbtAgXnODJe7dNfJkCfA4RJmZFFVHwF_tOT7w9L7o6ywdVwsetqw/w640-h426/InCollage_20221219_175220299%5B1%5D.jpg)
19
Ocak 1959 Pazartesi, Misli (Konaklı)…
İvriz
Öğretmen Okulu yarıyıl tatili nedeniyle geldiğim Misli'de
3.günüm...
Babam
eksik olsa da ailem ve İlkokul arkadaşlarımla birlikte olmanın
keyfini çıkarmış, Hatice Teyze'ye şükran duygularımı sunma
fırsatını da bulmuştum bu süre içinde.
Sabah
kahvaltısını yaptıktan sonra kardeşim Mustafa’ya,
-Bayezid
Öğretmenimizi görmeye gidelim.
-Olur
brader. Henüz tatile çıkmamıştır. İyi olur.
Dedi.
Anama da haber vererek evden çıktık.
Okula
giderken zihnimde zamanda yolculuk yaparak 2 yıl geriye gittim.
*****
24
Kasım 1957 Pazar günü, zorunluluktan ötürü, Bor’dan Misli
Köyü’ne gelmiştik.
Mülkiyet hakkı devlete ait olmak üzere, 5
yıl ekim dikim yapma hakkının verildiği tarlaları kurtarmaktı
amacımız.
1952
yılındaki İlk çiftçilik denemesi hüsranla sonuçlandığı için, ilkokul birinci sınıftan sonra Çukurova’ya gitmek zorunda kalmış, 3 yıl ekim dikim yapmamış,
yapamamıştık.
Bana
göre, devletin istediği koşulları yerine getirememiştik. Köye
gelmemiz sonucu değiştirmeyecekti ama, babam denemeye değer
demişti.
25
Kasım Pazartesi günü, ilkokul birinci sınıfı okuduğumuz Misli
İlokulu’na, 3 yıl sonra, tekrar gidiyorduk kayıt yaptırmak için.
Okul
bahçesine girdiğimizde henüz ders zili çalmamıştı. Öğrenciler
bahçede oynuyorlardı. Bizi gören Osman koşarak yanımıza gelmiş,
babamın elini öptükten sonra,
-Okul
Başöğretmeni Bayezid Tuna’dır. Sizi odasına götüreyim.
Demişti.
Böyle
tanımıştım geleceğimi bir ölçüde belirleyen okul Başöğretmeni
Bayezit Tuna’yı.
Babam
öğrenim durumumuzla ilgili belgeleri verdikten sonra,
1953
yılında burada birinci sınıfa başladığımızı, zorunluluktan
Çukurova’ya gittiğimizi, İkinci sınıfı Osmaniye’de, üçüncü
ve dördüncü sınıfı Mersin’de okuduğumuzu, beşinci sınıfı
Bor’da okumaya başlamışken Devlet istediği üzerine köye
döndüğümüzü özetlemişti.
Önce
babamı sonra da bizleri süzen Bayezid Başöğretmen
-Amma
çok okul değiştirmiş çocuklarınız. Neyse… Hoş geldiniz. Ben
hemen kayıtlarını yapayım.
Demiş
ve Osman ile derse göndermişti kardeşimle beni.
7
Haziran 1958 Cumartesi günü 1957-1958 Eğitim ve Öğretim yılının
sona ermiş, ilkokul bitmişti.
Bundan
sonra ne olacaltı?
Başöğretmen
Bayezid Tuna bayrak merasiminde önemli ip uçları vermişti
özetle.
-İlkokulu
bitirmiş olan öğrencilerimize gelecek yaşamlarında başarılar
dilerim. Köyümüzde Orta Okul yok, bu nedenle yaklaşık 35 km
uzaklıktaki İlimiz Niğde’de öğreniminizi sürdürmek
durumundasınız.
Her gün gidip gelmek, hem zaman hem de ekonomik
yönden büyük zorluklara neden olacaktır. Bu zorluklara katlanarak
ve disiplinli çalışarak kendinize ve ülkemize güvenli bir
gelecek sağlayabilirsiniz.
Niğde’de
ev kiralanabileceği, yakın aileden birinin yanında da
kalınabileceği gibi yatılı okullardan birine de
hazırlanabilirsiniz.
Orta
Okul ve sonrası için En iyi seçeneklerden biri İvriz
Öğretmen Okulu sınavları için hazırlanmak ve yatılı olarak
öğrenim görme fırsatını yakalamaktır. Ben mezun
öğrencilerimize İvriz Öğretmen Okulu seçeneğini öneriyorum.
Demiş,
arkasından da Köy Enstitüleri ve ardılları olan İlköğretmen
Okullarını anlatmıştı uzun bir süre.
Ben
Bayezid öğretmenimin konuşmasını dinlerken bir taraftan da İvriz
hayalleri kurmaya başlamıştım bile.
Bayezid
Öğretmenim, bayrak merasiminden sonra, kardeşimle beni odasına
alarak,
-İkinizde
de cevher var. İvriz ve diğer parasız yatılı okullar için
hazırlanmalısınız .
Demiş
ve yaz boyunca hazırlıklarımızı denetlemenin yanı sıra hem
benim hem de kardeşimin başvurusunu yapmıştı sınavlar için.
*****
Kardeşim
Mustafa’nın uyarısıyla zamanda geriye geldim
İlkokulu
birlikte bitirmemize rağmen, Mustafa geçen yıl parasız yatılılık
sınavlarını kazanamadığı için beşinci sınıfı tekrar etme
kararını almıştık Bayezid Öğretmenimizin önerisiyle. Bir
bakıma misafir öğrenciydi beşinci sınıfta.
Okul
bahçesini geçerek Başöğretmen odasına yöneldiğimizde
hizmetli Aşır Efendi çıkmış, dikkatlice baktığında beni de tanımıştı.
-Hoşgeldiniz.
Bayezid Öğretmen Odasında çalışıyor. Haber vereyim.
-Teşekkürler
Aşır Efendi. Nasılsınız, çocuklar nasıl?
-Nasıl
olsunlar Mehmet Efendi. Uğraşıyoruz nafakamızı çıkarmak için.
Bu
arada Bayezid Öğretmenimin odasının önüne gelmiştik. Kapısı
açık odasındaki masa üzerindeki evraklara dalmış, geldiğimizin
farkına varmamıştı.
Aşır
Efendi kapısını tıklattı, evraklardan başını kaldıran
öğretmenim Mustafa’nın yanında beni de görünce,
-Ooooo...Hoşgeldiniz...Gelin
çocuklar. Hoşgeldin Mehmet... Bu kış kıyamette İvriz’den
gelebileceğine ihtimal vermemiştim. Nasılsın ?
-Teşekkür
ederim, daha iyi olamazdım öğretmenim.
Diyerek
ellerine sarılıp öptüm. Bayezid öğretmenim de alnımdan
öptükten sonra,
-Oturun
çocuklar. Aşır Efendi bize çay yapma olanağı var mı?
-Olmaz
olur mu Başöğretmenim. On dakiya hazır olur.
-Anlat
bakalım Mehmet. İvriz’i sevdin mi, birinci dönem karne notların
nasıl?
-İvriz
tıpkı sizin anlattıklarınız gibi öğretmenim. Eğitim ve
üretimin birlikte gerçekleştiği, demokrasinin bütün
kurallarıyla uygulandığı, okuldaki işleyişle ilgili
uygulamalarda yetkilerin öğrencilerle paylaşıldığı, sevgi,
saygı ve ağabey kardeş ilişkilerinin katıksız uygulandığı
bir okul İvriz.
-Bu
kadarını ben bile beklemiyordum Mehmet. Anladığım kadarıyla
İvriz öğrencilerini çok yönlü donatarak, Atatürk Devrim ve
İlkeleri doğrultusunda yetiştirerek mezun edecek.
-Aynen
öyle öğretmenim. Bu arada sınıf başkanlığını da üstlendim.
Birinci dönem karne notlarımın hepsi 10 üzerinden 10. Çok
mutluyum. Bu imkanları sayenizde kazandım.
-Rica
ederim Mehmet... Görevimiz senin gibi yetenekli ve çalışkan
öğrencileri ülkemize kazandırmak. Kardeşin Mustafa da önümüzdeki
yıl bu kervana katılacak. Çok iyi bir çalışma temposu var bu
yıl.
İçinde
çayların bulunduğu tepsiyle kapıyı tıklatan Aşır Efendi ile
birlikte bir süre sohbete ara verildi. Çaylar içildikten sonra
İvriz’in öğretmen kadrosu, üretim ilişkileri, Köy Enstitüleri
Çiftlikleri, sosyal etkinlikler üzerinde konuşuldu.
Zamanın
nasıl geçtiğini farkına varmamış, iki satten fazla sohbeti
sürdürmüştük. İzin isteyip, evde bizi bekleyen anamı daha
fazla bekletmemek için okuldan ayrıldık.
Eve
giderken Bayezid Öğretmenimle birlikte, köylerdeki yetenekli
öğrencileri toplayıp eğitim ve üretime katan Köy Enstitüleri
ve ardılları olan Öğretmen Okulu kökenli bütün öğretmenlere
minnet duygularımın kabardığını hissettim. Gözlerim yaşarmıştı.