Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇUKUROVALI ELİYEŞİL VE KARAMEHMET AİLELERİ

Resim
  15 Temmuz 1955 Cuma, Mersin… Teneke Mahallesi olarak da bilinen Göçmen Barakalarında konaklayanların büyük bölümü Karamehmetlerin tekstil ve çırçır fabrikalarında çalışmaktaydılar. Türk sanayiine, Eliyeşil ailesi ile birlikte Çukurova Sanayi İşletmeleri’ni kurarak giren Karamehmet ailesi, bölgede gayrimüslimlerden sonra sanayine adım atan ilk Türk ailesi olarak biliniyor. Çukurova Grubu’nun kurucularından biri olan Eliyeşil  Ailesi Tarsus’ta büyük toprak sahipleriydi. İki ailenin ilk ciddi girişimi, 1887’de kurulan azınlıklara ait Mavromati ve Şürekâsı İplik Fabrikası’nın 1925’te devralınmasıydı. Tarsus’ ta 1890 yılında iplik ve çırçır fabrikası olmak üzere iki önemli yatırım yapan Konstantin Mavromati, aslen Kıbrıs’ ın güney batısında yer alan Baf’ tan gelerek mersin’ e yerleşmiş bir Rum’ du. Mersin’ in sayılı tüccarlarından olan Mavromati’ nin asıl adı Karagöz oğlu Koskiki idi. Zamanla Mersin’ deki Ortodoks Rum cemaatinin en zenginlerinden birisi olan Mavromati, ge...

İSKELELERİYLE MODERNLEŞEN MERSİN

Resim
  10 Temmuz 1955 Pazar, Mersin… Yaklaşık bir ay önce geldiğimiz Marsin'de. kendime ayırabileceğim bütün zamanlarımı Mersin İl Halk Kütüphanesi’nde geçiriyorum. Kütüphanede bulabildiğim kaynaklara göre geçmişinde, küçük bir balıkçı köyü olan Mersin, bir liman şehri olan Tarsus’a, Tarsus’ta da Adana’ya bağlı yerleşim birimleriydi. 1860’lı yılların başında 100–150 haneli bir köy-kasaba olan Mersin’de liman hizmeti görecek bir iskele bile yoktu. Yelkenli gemi ve kayıklar, yanaşabildiği kadar sahile yanaşıyor ve suya giren hamallar yükleme-boşaltma işlerini yapıyorlardı. İlk iskele, yolcu iskelesi olarak da kullanılan, Gümrük İskelesi’dir. Taşların yığılmasıyla oluşturulmuş ilkel bir iskeleydi. Zamanla uzunluğu artan iskele üzerine bir kulübe de yapılmıştı. Mersin’de iz bırakmış en önemli yapılardan birisi, Ulu Camii ile  birlikte anılan Gümrük Meydanı ve Gümrük İskelesi’dir. 1860’lı yıllardan itibaren, 1961 yılına Mersin limanı hizmete girinceye kadar, sürekli yenilenip deği...

1955 LERDE MERSİN SOSYO EKONOMİK YAPISI

Resim
  6 Temmuz 1955 Cumartesi, Mersin… 1955’lerde sosyo-ekonomik açıdan iki Mersin vardı. Birincisi, Uray Caddesi çevresinde yapılaşmış olan Eski Mersin Bölgesi, diğeri çırçır ve dokuma sanayilerine işçi sağlayan gecekondu bölgeleri. Yaşadığımız Göçmen barakaları ikinci gruba giriyordu. Adana-Mersin Demiryolu hattının Bağdat Demiryollarına entegre olmasıyla ülkenin en önemli ihracat-ithalat merkezi olan Mersin, doğal olarak kültür merkezlerini de beraber getirecekti. Halk Evleri en önemli kültür merkezleriydi. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde uzun süren bir bağımsızlık mücadelesinden sonra kurulmuştu. Bu nedenle Atatürk, ülkenin bağımsızlığını kazanmasından sonra çağdaş medeniyetler seviyesine çıkması için oldukça kapsamlı Devrimler gerçekleştirmişti. Devrimlerini benimsemiş ve içselleştirmiş bireylerin yetişmesi için de ülkenin her yerinde halkevi adı verilen sosyo-kültürel kurumları açılmıştı. 19 Şubat 1932 tarihinde açılmaya başlamış olan bu kurum...

MERSİN İL HALK KÜTÜPHANESİ

Resim
  2 Temmuz 1955 Cumartesi, Mersin… Tren Garı arkasındaki Mersin İl Halk Kütüphanesi’nin hayatımda önemli bir yeri vardır. Ceyhan Pamuk tarlalarında mevsimlik işçi olarak çalışırken kantarda görevli üniversite öğrencisi Muzaffer Abi ile yaptığım sohbetlerde öğrendiğim en önemli şey, okunan her kitabın dünyaya açılan yeni bir pencere olarak karşımıza çıkacağıydı. Eğer üniversiteli olacaksam kitapların dünyasına girmeliydim. Mersin’deki kütüphane bunu bana sağlayacaktı. Sağlayacaktı ama öncelik ailemize yük olmamak için satmaya başladığımız simitlerdi. Satıştan sonra boş kalan zamanlarımı kütüphaneye ayırabilirdim. Yaz günleri oldukça uzun olduğundan zamanımız boldu.  Okul ve eğitimi fukaralıktan kurtuluş olarak görmüştük. Mersin İl Halk Kütüphanesine gidiyordum kalan boş zamanlarımda.  Mersin Gümrük Meydanı ve Yoğurt Pazarına, başta süt ve süt ürünleri olmak üzere, köyünde ve mahallesinde ürettiği  her şeyi satmak, günübirlik iş bulmak için gelenler,...

SİMİT PEYNİR ÇAY MUHTEŞEM ÜÇLÜSÜ

Resim
  30 Haziran 1955 Perşembe, Mersin… 1950-60’lı yıllarda Çırçır fabrikalarında çalışanlar, günübirlik beden işçileri, çevre köylerden hastaneye gelenler çay, simit ve peynirle günü geçirirlerdi. Öyleydi çünkü 1955'li yıllarda karın doyurmanın en ucuz yoluydu bu muhteşem üçlü. Simit 10 kuruştu. Çay ve peynir için de 20 kuruş ödediğinizde, 30 kuruşa karnınızı doyurmuş oluyordunuz. Göçmen barakalarındaki arkadaşlarımızla çay, simit ve peynirle günü geçiştirme olayını gözlemlemiş, babalarımızın da olurunu alarak simit satmaya karar vermiştik. Ailemizin bütçesine katkıda bulunmanın iyi bir yöntemi olacaktı simit satmak. Dün olduğu gibi bugün de birçok kişi için simit, çay ve kaşar peyniri üçlüsü, özellikle ikindi üstü, kazınan midelerin en büyük dostuydu. Simit satacaksak simit severlerin bu tutkularını göz önüne almalıydık. Aldık da… Meltem rüzgârının barakalardan denize doğru estiği dün sabah, tanyerinin ağarmaya başladığı saatlerde, göçmen barakalarından sözleştiğimiz 8-10...

1955 TE MERSİN SAHİLİ

Resim
  27 Haziran1955 Pazartesi, Mersin… Göçmen Barakalarındaki çocuk sesleriyle uyandım. Kapı ve uyduruk pencere aralıklarından güneş huzmeleri yansımıştı sazdan barakamızın duvarından. Kalktım... Kalktığımda babam yoktu. Erkenden iş aramaya gitmişti. Mustafa'yı kaldırdım. Elimizi yüzümüzü yıkayıp, tuvalet ihtiyaçlarımızı da giderdikten sonra Fatma Nenemin hazırladığı sabah kahvaltısına gittik. Dayılarım da yoktu, onlar da erkenden çıkmışlardı. Birlikte kahvaltı yaptık. Zahmetleri için  Neneme teşekkür ettikten sonra sofrayı toplamasına yardım ettim. Dışarı çıkmıştım ki, birkaç gün önce tanışıp kaynaştığımız İsmail Tunalı bahçe kapısın aralamış el sallıyordu. -Günaydın İsmail. Bugünkü programın nedir? -Çakmak Caddesi üzerinden sahile inmeye karar verdik arkadaşlarla. Siz de gelir misiniz? -Elbette geliriz. Neneme haber verelim de bizi merak etmesin. Neneee…Nene… Biz arkadaşlarla sahile iniyoruz. Merak etme emi. -Güle güle yavrularım. Fazla geç kalmayın. Babanız geld...

MERSİN DEVLET HASTAHANESİ 1955

Resim
  21 Haziran 1955 Salı, Mersin… Dün, Göçmen Barakalarındaki tek odalı sazdan yapılmış evimize yerleştik. Osmaniye-Mersin arasındaki taşınmanın verdiği yorgunlukla, saat 21:00 sularında girdiğim yatakta adeta sızmışım. Rüyamda anam kahvaltı hazırlamış, -Mehmeeet…Mustafaaa…Kalkın artık. Diyordu. Ben öyle algılamıştım. -Ana biraz daha uyumak istiyorum. Demiştim ki Mustafa beni sarsarak, -hadi kalk artık birader. Nenem bizi bekliyor. Dedi. Nenem de nereden çıktı derken zorla araladığım gözlerim sazdan bir barakada olduğumu anlamama yetti. Kardeşim Mustafa giyiniyordu. Önümüzdeki barakada kalmakta olan nenem ‘’anasız kuzularım’’ diyerek hazırladığı sabah kahvaltısına bizleri çağırıyordu. Hüseyin, Kerim, Yusuf ve Mustafa dayılarım erkenden evden çıkmışlardı. Kerim ile Yusuf dayım çırçır fabrikasında iş buldukları için, Hüseyin ile Mustafa dayım günübirlik iş bulmak için gitmişlerdi. Kahvaltıdan sonra babam, -Mehmet, Mustafa bu gün hastaneye, ananızı ziyarete ...

MERSİN GÖÇMEN BARAKALARI

Resim
  2 0 Haziran 1955 Pazartesi, Mersin… Saat 14:30… Yarım saat önce Osmaniye’den geldik. Mersin Tren Garında babamı bekliyoruz kardeşim Mustafa ile. Yük vagonundan indirdiğimiz eşyalarımızı Göçmen Barakalarına götürmek için araba bulmaya gitmişti. Babam, Mersin Devlet hastanesinde yatmakta olan anamı her ziyarete geldiğinde, öncelikle barakalarda sazdan yaptığı eve uğradığı için, kuzeydeki Toros eteklerine doğru uzanmakta olan Çakmak Caddesi ve Göçmen Barakaları hakkında bilgi vermişti. İstasyondan hareketle, Cadde üzerinden kuzeye, Toros Dağları eteklerine doğru, yaklaşık 800 metre yürünürse Çakmak Caddesi 4 ana bir yan sokak ile beşli bir kavşak oluşturuyordu. Bu kavşağa giren ve çıkan 5 adet yol olduğundan, doğu ve kuzeye yönelen yolların köşesinde bulunan kahvehaneye, 1955’te ”Beşyol Kahvesi” denmişti. Beşyol Kahvesi bilinen bir nirengi noktasıydı. Adreslerde dikkate alınan bir yerdi. Beşyol Kahvesinin yaklaşık 7oo metre kuzeydoğusuna konuşlanmış olan gecekonduları muhaci...