21 Nisan 2023 Cuma

FİZİK ÖĞRETMENİM MEZİYET ÇAĞLAYAN

 

2 Ekim 1961 Pazartesi, Çapa…

Bayrak merasiminden sonra idareden sınıf defterini almış, yoklamayı bitirmiştim ki Fizik öğretmenimiz Meziyet Çağlayan kapıdan girdi.

Ayakta karşıladığımız Meziet Çağlayan, ''Günaydın çocuklar'' dedikten sonra bana dönerek, ''Herkes tamam mı Akıncı?' Dedi.  Tamam, olduğunu öğrenince ''Oturun çocuklar'' Dedi. Ders defterini imzaladıktan sonra bizlere dönüp,

‘’Geçen iki hafta içindeki derslerimizi de dikkate alarak, neden fizik okumak zorundayız, kim üzerinde konuşmak ister?’’ Sorusunu yöneltti.

Bir süre kalkan parmaklara baktıktan sonra, ‘’Sen ne düşünüyorsun Kadir?''

Kadir Karkın arkadaşımız müzik derslerinin favorilerinden biriydi. Müzik ve resim öğretmenlerimizin anlattıklarından etkilenmiş, doğanın bir parçası olan müziğin fen bilimleriyle olan bağlantısı üzerinde sorular sormuştu öğretmenlerimize.

Oturduğu sıradan ayağa kalkarak, Fizik derslerinin piyano ve kemanla bağlantısını kurarak anlatmaya çalışayım öğretmenim.

Piyano ve kemandan çıkan her sesin bir notası, her notanın da saniyedeki titreşim sayısı vardır. Saniyedeki titreşim sayılarını Frekans olarak tanımladı müzik öğretmenlerimiz.

Nitekim gırtlaklarımızdaki ses tellerinin titremesiyle bizler de konuşmanın yanı sıra türkü söyler, ağıtlar yakarız.

Ses tellerimizin frekansları ve tonları birbirimizden farklı olduğundan, görmesek de arkadaşlarımızın seslerini tanırız.

Gırtlağımızdaki ses tellerinde olduğu gibi bütün müzik çalgılarındaki notalar ve yerleri fizik kurallarına göre belirlenmiştir.

Diğer taraftan Fen bilimleri günlük yaşamın ta kendisi olup, yaşamsal önemdedir. Duyma, görme, dokunma, ses çıkarma ve algılayarak öğrenme fiziksel olaylardır.

Söz gelimi, geçen hafta işlemeye başladığımız ve üzerinde önemle durduğunuz kuvvet kavramı…

Boynuzlu otobüslerde elektrik enerjisinin motor kuvvetine dönüştüğünün farkına vardık. Fren kuvveti uygulandığında ise hareket enerjisinin fren balatalarında sürtünme yoluyla ısı enerjisine dönüştüğünü anladık.

Yeterli kuvvetin uygulandığı her ortamda, kuvvetin etkisinde kalan maddelerde hız değişikliğine neden olduğunu öğrendik.

Bir süre Kadir’i dinleyen Meziyet Çağlayan, ‘’Teşekkür ederim Kadir. Beni mutlu ettiniz. Şimdi de güncel yaşamımızda sıkça başımıza gelen bir olay üzerinde duralım.’’

Dedikten sonra arka sıralarda oturan İzzet Mehmet arkadaşımıza, ''Söyler misin İzzet; boynuzlu otobüslerde seyahat ederken şakacı bir sürücü aniden frene basarsa ya da gaz pedalına basarsa ne olur?'' Sorusunu yöneltti.

İzzet bir süre düşündükten sonra, ‘’Önümüzdekileri kucaklamak zorunda kaldığımız gibi aniden gaza bastığında da arkadaki yolcuların kucağına oturmak zorunda kalırız öğretmenim? Sanıyorum Kadir arkadaşımızın sözünü ettiği hız değişikliklerine tepki olabilir diye düşünüyorum.

Evet İzzet. Diyen Meziyet Çağlayan ‘’Durgun olan cisimler harekete karşı koyarken, hareketli olanlar da hızlarındaki değişiklere karşı koyma eğilimindedirler.  

Elinizdeki tabakta masaya yemek götürürken ayağınız bir yere takılır, hızınız azalırsa tabaktaki yemeğin önünüzdeki misafirin üzerine dökülmesi de hız değişikliğine tepkidir.

Meziyet öğretmenimize göre, boynuzlu otobüslerde olduğu gibi diğer bütün hareketli araçlarda ki bizler de buna dâhiliz,  başımıza gelebilecek bu tür olaylar doğanın en temel yasalarından birinin uygulamasıdır.

Bu uygulama Fizik derslerinde Newton’un I. Hareket yasası olarak anlatılır. Eylemsizlik ya da Süredurum yasası olarak da bilinir. Boynuzlu otobüs 20 m/s hızla giderken frene basılırsa aracın hızı azalır ama siz emniyet kemeri takmamış iseniz aynı hızla, 20 m/s’lik hızla hareketinizi sürdürmek ister ve önünüzdekileri kucaklarsınız.

Gittikçe daha çok sever olmuştuk Meziyet Çağlayan’ın fizik derslerini. Köy Enstitülerinin yaşayarak ve yaşatarak öğrenme, öğretme yöntemleri burada da uygulanıyordu. İki saatin nasıl geçtiğini anlamamıştık.

Sınıf kapısı biraz şiddetli çalınınca, hep birlikte baktık. Kimya Öğretmenimiz Münevver Baç kapıyı açıp başını uzattıktan sonra, Meziyet öğretmenim izniniz olursa çocuklarla biraz da ben ders yapayım. Deyince Meziyet Hanım özür dileyerek sınıftan ayrılmıştı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...