9 Nisan 2023 Pazar

İSTANBUL ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU İLK HAFTA

 
24 Eylül 1961 Pazar, Çapa İstanbul…

Akşam yemeğini yedik, bir süre oldukça uzun koridorumuzda volta attık. İkinci etüt zilinin çalmasıyla birlikte, sınıf başkanı olarak, sessizliği ve düzeni sağladım.

Ödevlerimi de bitirmiş olduğumdan, anı defterimi açarak, geçen haftanın özetini yapacağım.

18 Eylül Pazartesi günü başladığımız Eğitim ve Öğretim yılının ilk haftası göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Ya da bana öyle geldi.

Sınıf başkanı olarak, bir taraftan sınıfımızdaki arkadaşları tanımaya çalışırken diğer taraftan da dersimize giren öğretmenleri tanımaya çalıştım.

Resim Seminerinde 18, Müzik Seminerinde 16 olmak üzere sınıfımızda 34 öğrenci bulunuyor. 14 erkek öğrenciye karşılık 20 kız öğrencinin bulunduğu sınıfımız oldukça renkli ve edepli. Kız öğrencilerin çoğunlukta olmalarının yanı sıra 8 kız öğrenci de gündüzlü.

Gündüzlü öğrencilerden Gülay Medetgil ve Betül Öztop çabuk ısındığım kız arkadaşlarım oldu. Emel Yıldırım, Lütfiye Başer, Beyhan Ağca, Nezahat İncesulu, Güler Bahçeci, Sema Tirit, Aysel Bozkurt, Sema Güleray, Nevin Hepşen, Şadiye Kaya ve sarışın saçlarıyla dikkat çeken Yıldız Aygen kız arkadaşlarımızı oluşturuyordu.

Muhsin Eryılmaz, İbrahim Kazan, Halit Armutlu, Kadir Karkın, Şekip Oğuz, Ali Özocak, İbrahim Demirel, Eşref Aykan, Aydın Denizkuşu, Erol Güven. İzzet Mehmet, Alaattin Harput, Muammer Tomris ve Mehmet Akıncı erkekler grubunu oluşturuyorduk.

Öğretmenlerimize gelince; Okul Müdürümüz ve Tarih öğretmenimiz Niyazi Akşit olmak üzere Keman öğretmenimiz Ekrem Zeki Ün, Piyano öğretmenimiz Halil Bedii Yönetken, Resim öğretmenimiz Selahattin Taran’dı. 

Türkçe ve Türk Dil Edebiyatı öğretmenimiz Enver Naci Gökşen olurken Fizik öğretmenimiz Meziyet Çağlayan, Kimya öğretmenimiz Münevver Baç, Biyoloji öğretmenimiz Sema Berk. Coğrafya öğretmenimiz Muzaffer Danışman, Matematik öğretmenimiz Tevfik Aras ve diğerleri…

Öğretmenlerimizin tamamı İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu mezunu oldukları gibi Avrupa’da kendi dallarında uzmanlık eğitimi de almışlardı. Şanslı öğrencilerdik.

Buluğ çağındaki bizlerin hangi motiflerle yönlendirilebileceğimizin, hangi örneklerin bizlerin ilgisini yürekten çekeceğinin hesabını yapabilmek ve bunu gerçekliğe dönüştürebilmek büyük bir yetkinlik ve birikim isterdi.

Öğretmenlerimizde bu nitelikler fazlasıyla vardı.  Bizlere sahip çıktılar. Kıt olanaklarımızın yolunu açmak için, kimliklerimizi zedelemeden yaptıkları uyarılar ve rehberlikleriyle bizleri hem sosyalleştirdiler hem de kariyer derslerinde yetiştirdiler.

Gerçek eğitim ve öğretim buydu.  Aktif öğretmenlik dönemlerinde hep onları örnek almıştım.

Diğer taraftan, Çapa Öğretmen Okulu Resim ve Müzik Semineri uygulaması bizlerin yaşam öyküsü olmaktan öte çok yönlü anlamlar taşımaktaydı.

İnsana-öğrenciye verilen önemin, ilgi ve tutkular yaratmanın, bu doğrultuda öğrencileri yönlendirmenin ve olanaklar hazırlayarak yollar açmanın ilginç örnekleriyle karşılaşmış ve mutlu olmuştuk deneyimli öğretmenlerimizin elinde.

Üç yıl okuma şansını yarattığım İstanbul Çapa Öğretmen Okulu anıtsal binası geniş saçaklı çatıları, yukarıdan aşağı inen aydınlık pencereleri, mavi çinileriyle ön cephesi, muhteşem giriş kapısı, büyük boy aynaları ve kırmızı halılarıyla bizim masal dünyamız oldu.

Bu masal dünyasında bizi geleceğe hazırlamamakta olan öğretmenlerimizi hep şükran duygularıyla anımsamak amacıyla anı defterime notlar alıyorum.

Bu arada, etüt bitiş zili çaldı. Yatma ve ikinci haftaya zinde kalkma zamanıdır. Diyerek yatakhaneye çıktık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...