9 Ağustos 2023 Çarşamba

GÖKDEMİR'E GÖRE DİN VE MİLLİYETÇİLİK


29 Mart 1964 Pazar, 2. akşam etüdü Ankara...

Akşam 2. etüdü başladıktan birkaç dakika sonra Ayvaz Gökdemir, hazırlık sınıflarından Cezmi Bayram ile sınıfımıza girdi. Bir süre, ilginin kendi üzerinde toplanmasını izledikten sonra, hayranlık uyandırıcı hitabet gücüyle konuşmaya başladı.

Kardeşlerim...

Öncelikle, sorunlarınızı ve varsa ihtiyaçlarınızı dinlemek isterim...

Yok mu? Olduğunda, çekinmeden, Üniversiteliler Kültür Derneği'ne gelebilir. her türlü yardımı alabilirsiniz...

Cezmi Bayram'ı tanıyor olmalısınız. O da sizin gibi, hazırlık sınıflarında. Zaman buldukça Üniversiteliler Kültür Derneği'ne gelerek bana birçok konuda yardımcı oluyor. Size de yardımcı olacaktır. En azından sizleri Kültür Derneğimiz ile tanıştıracaktır. Lütfen Cezmi'ye de yer açın ki, bu akşamki sohbetimize başlayabilelim.

*****

Bu akşam, ''İnsanların Allah'a, Allah'ın uyarıcı ve müjdeleyici olarak yeryüzüne peygamberler gönderdiğine ve ölümden sonra sonsuz yaşama iman ettikleri inanç sistemi'' olarak tanımlanabilen DİN ile MİLLİYETÇİLİK kavramları üzerinde durmak istiyorum.

Kim ne derse desin, bana göre ''Din ve Milliyetçilik'' kavramları birbirini tamamlar. Biri olmazsa diğeri eksik kalır.

Meşrutiyet devri Türkçülerinin de önüne çıkarılan bu konu, milliyetçilik tarihimizde her zaman karşılaştığımız bir konu olmaya devam etmiştir, edecektir de.

Bazıları karşı çıksa da, Milliyet fikri Müslümanlığa aykırı değildir. Bu konuda, Allah'ın son peygamberine gönderdiği Kuran'daki ayetleri gayet net ve açık.

Odalar anlamına gelen ''Hucurat'' suresinin 13. ayetini, bilmeyenler varsa, hatırlatmak isterim.

Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık... Sizi, milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız.”

Bu ayetten yola çıkarak;

Böylece ortaya ayrı renkler, deriler, ayrı diller ve kültürler çıkmıştır. Sosyal bir varlık olan, yani toplu yaşayan insan, ferdî seviyede olduğu gibi, toplum seviyesinde de farklılaşmıştır.

Bir toplum içinde fertler, insanlık âleminde de milletler birbirinden farklıdır.

Yaradılıştan gelen fiziksel farklılıklar dışında, topluluklerı birbirinden farklı kılan bir takım inançlar, gelenekler, alışkanlıklar, düşünce şekilleri, tavırlar, davranışlar, kurumlar vardır.

İster maddi ister manevi cinsten olsun, bunların bütününe kültür diyoruz. Yaradan, insanlığı değişik kültürler halinde görmeyi güzel bulmuştur.

Onun için de insanlık, zaman ve mekan içinde farklı kültürler ve milletler olarak dünyada yerini almıştır.”

Diğer taraftan, Rum suresinin 22. ayeti,

Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin çeşit çeşit olması da O’nun varlığının işâretlerindendir. Doğrusu bunları da bilen kimseler için alınacak dersler vardır.”

Dedikten sonra nefeslenen Ayvaz Gökdemir, anlattıklarını ne kadar anladığımızı anlamaya çalıştı gözlerimizin içine bakarak.

*****

Anladığım kadarıyla, Ayvaz Gökdemir, insan topluluklarının farklı milliyetler ve dillerle yaratılmış olmasını bu ayetlere dayanarak Tanrı’nın bir hikmeti olarak kabul ediyordu.

Yani Tanrı, insanları böyle yarattım ve bu benim varlığıma delâlet eder. Diyordu.

Diyordu da benim beynimde bazı itirazlar yükselir gibi olmuştu. Olmuştu çünkü, inanç sistemiyle bilim çelişiyordu.

Hem Çapa Öğretmen Okulu hemde hazırlık sınıfındaki Kimya derslerinde karşımıza çıkan periyodik tablodaki elementlerin ortaya çıkışıyla Ayvaz Gökdemir'in ortaya koydukları çelişiyordu.

İnanç sistemi ve bilim farklı şeyler söylüyordu.

Evrenin oluşumunu anlatan ''Sıcak Büyük Patlama-Big Bang'' teorisi; başlangıçta Evren'de hidrojen atomlarından başka bir şey yoktu.

Kütle çekimi ile bir araya gelen milyar kere milyar hidrojenin oluşturduğu basınç ve sıcaklıkla gerçekleşen ''çekirdek kaynaşması'' periyodik tablodaki elementlerin oluşumunu sağlamış, onlarda organize olarak organik molekülleri ve giderek canlıların oluşumunu sağlamışlardı.

Kafamdaki soruların giderilmesi için Ayvaz Gökdemir ile görüşmem gerekiyordu ama, birinci yarıyılda başarısız olduğum Cebir ve Geometri derslerimi hatırlayınca, bu tür tartışmaları üniversite dönemine bıraktım.

Yine de, Ayvaz Gökdemir'in, yeni gelen hazırlık sınıfı öğrencileriyle kurduğu bağ, yardımsever tutumu ve hatta bazı arkadaşlarımızn ekonomik sorunlarının çözümünde yaptığı katkılar, kendisine karşı bir sevgi ve saygı halesinin oluşumunu sağlamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİR YIL SONRA ÇAPA ÖĞRETMEN OKULU MİSAFİRİYİM

15 Haziran 1964 Pazartesi, İstanbul... Bugün sabah kahvaltısından sonra birden, zamanda 2 yıl geriye, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'a git...