Lenin ve Sosyalist Hümanizm

 

Sovyetler Birliği'nin kurucusu, Vladimir Lenin'dir. Lenin, 1917'deki Ekim Devrimi'nin lideri olarak Bolşeviklerin iktidara gelmesini sağladı ve ardından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) temellerini attı.

Karl Marx ve Vladimir Lenin, sosyalist düşüncenin iki önemli figürü olup, Marksizm-Leninizm'in temel taşlarını oluşturmuşlardır. Bu nedenle, Lenin'in Sosyalist Hümanizm anlayışı, bireylerin özgürlük ve eşitliğini merkeze alan bir ideolojik çerçeve sunmaktadır. Sosyalist Hümanizm, kapitalist sömürüye karşı işçi sınıfının ekonomik ve sosyal kurtuluşunu hedefleyen bir yaklaşım olarak ele alınmıştı.

Marx ve Lenin; antik metinleri, kutsal kitapları ve kehanetleri incelemektense, daha çok dönemlerinin teknolojik ve ekonomik gerçeklerini anlamaya zaman ayırdılar. Toplumların ekonomik altyapılarının, (kültür, siyaset, din) gibi üstyapıları belirlediğinin farkına vardılar. Gördüler ki ekonomik altyapılardaki buhar makineleri, demiryolları, telgraf ve elektrik hayal edilemeyecek boyutlarda fırsatlar yaratmaktadır.

Ekonomik altyapıların, kültürel ve sosyal üst yapıları belirlemesi, tarihsel değişimlerin sınıf mücadeleleriyle şekillendiğini ortaya koydu. Kapitalizmin, kendi çelişkileri nedeniyle, çökeceğini savunan Marx, Friedrich Engels'le birlikte yazdığı Komünist Manifestoda, işçi sınıfının devrimci potansiyelini ve sınıfsız bir toplum vizyonunu ortaya koydu.

Burjuvazi (kapitalist sınıf) ile proletarya (işçi sınıfı) arasındaki çatışmayı ele alan Manifesto; Kapitalist üretim ilişkilerinin, toplumdaki sınıfsal ayrımları keskinleştirdiğini ve proletaryanın sömürülmesine yol açtığını belirtir. Özel mülkiyetin kaldırılmasını ve sınıfsız bir toplumun inşa edilmesini savunur. "Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!" sloganı, bu hedefin bir ifadesidir. Komünistlerin, işçi sınıfının öncüsü olarak, rolü ve hedefleri açıklanır. Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından yazılan ve işçi sınıfının kapitalist düzene karşı mücadelesini anlatan, 19. yüzyılın en etkili politik metinlerinden biridir. Bu eser, sosyalist hareketin temel prensiplerini belirler.

Lenin, Marx'ın teorilerini Rusya'nın ekonomik ve sosyal koşullarına uyarlayarak, Sosyalist Devrimin nasıl gerçekleşebileceğini pratikte göstermişti. İşçi sınıfının devrim yapabilmesi için disiplinli ve bilinçli bir öncü partiye ihtiyaç duyduğunu savunan Lenin, emperyalizmi kapitalizmin en yüksek aşaması olarak tanımlamış ve bu sistemin dünya çapında sömürüye yol açtığını belirtmişti.

Emperyalizme karşı, "Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!" sloganı, Karl Marx ve Friedrich Engels'in Komünist Manifesto adlı eserinde yer alan ünlü bir çağrıdır. Bu çağrı, işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını ve kapitalist sömürüye karşı birleşik bir mücadele yürütmesini teşvik eder. Zamanla bu slogan, sosyalist hareketin temel ilkelerinden biri haline gelmiş ve birçok ülkede işçi sınıfı hareketlerinin sembolü olarak kullanılmıştı.

Günün birinde Lenin'e ''sizce Komünizm nedir?'' Diye sorulduğunda yanıtını; ''Tüm yetkilerin işçi konseylerine verilmesi ve bütün Sovyetlere elektrik sağlanması" olarak özetlemişti. İşçi konseylerinin eşgüdümlü çalışabilmeleri, bilgi ve kaynakların en hızlı bir biçimde bir merkezde toplanmasını gerektiriyordu. Hızlı ve merkezi planlama sonrasında da üretimin adil paylaşımı için, başta elektrik olmak üzere, telgraf ve trenler gerekliydi.

Bu özet, Sosyalist Hümanizmin teknolojik ilerlemeyi ve merkezi planlamayı nasıl önemsediğini göstermektedir.

Marksizm-Leninizm, Marx'ın teorik çerçevesini Lenin'in pratik uygulamalarıyla birleştirerek, 20. yüzyılda gerçekleşen birçok sosyalist hareketin temelini oluşturmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A.Ü. Fen Fakültesi Öğretim Kadrosu

ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU DÖNEMİ

A.Ü. Fen Fakültesi Öğrencisi Olmak