Yalta Konferansı Stalin Boğazlar

 

23 Mayıs 1965 Pazar, AYÖO...

Dün akşam, kantindeki Milliyetçi arkadaşlarla, saat 21.00'de başlayan tartışma ve atışma sabaha kadar sürdü sonuç alamadıysak da. 

''Komünistler Moskova'ya'' sloganı üzerine tartışma başlamıştı. 

Sovyetlerin kurucusu Lenin Hümanizmi üzerine özet yaptıktan sonra Stalin Gulag ölüm kamplarını da gündeme getirdim.

Aslında Stalin'in, Sosyalist Hümanizm üzerine kurulan Sovyetlere ihanet ettiğini, Sovyetlere zarar verdiğini, Yeşil Kuşak Projesi ile çevrelenen Sovyetlerin yalnızlaştığını vurguladım. Ardından da neden bana ve sosyalist arkadaşlara ''Komünistler Moskova'ya'' sloganıyla yükleniyorsunuz, açıklayın lütfen? Dedim.

Türk Ocakları ve Komünizmle Mücadele Dernekleriyle ilişkileri olan okul arkadaşlarım, ama ile başlayan bazı yanıtlarından sonra, ''Sovyetlerin ülkemizden toprak taleplerinin yanı sıra Boğazları da denetim altına almak, Demir Perde ülkeleri içine sokmak istiyorlar'' yanıtlarıyla karşılaştım.

Ben de, haydi hep birlikte zamanda geriye, İkinci Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşen Yalta Konferansı'na gidelim. Bakalım Boğazlar konusu gündeme nasıl gelmiş. ABD ve İngiltere'nin tutumu nasıl olmuş? Lütfen dinleyin!

Konferansın 10 Şubat 1945 tarihli oturumda Mareşal Stalin, "boğazlar meselesi" ile Montrö Sözleşmesi’ni gündeme getirdi. Bu antlaşma için Türklerin eli Sovyetler'in boğazındadır ve bu durum kabul edilemez.” ifadelerini kullanarak, Türkiye’nin meşru çıkarlarına zarar vermeden, Boğazlarla ilgili olarak, Montrö Sözleşmesi'nin gözden geçirilmesini istedi.

Neden toplanmıştı Yalta Konferansı?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 4 Şubat 1945 - 11 Şubat 1945 tarihleri arasında, ABD Başkanı Roosevelt, Sovyet lider Stalin ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill Kırım yarımadası güneyindeki sahil kasabası Yalta'da bir araya geldiler.

Yıkılmanın eşiğindeki olan Almanya ve Almanya’nın etki alanlarıyla birlikte, Almanya’nın paylaşılması ve Avrupa’nın iki güç arasında bölünmesi söz konusuydu. 

Bir bakıma dünyanın paylaşılması için kartlar yeniden karılmış ve dağıtılmıştı.

Almanya'nın üç işgal bölgesine ayrılması, Birleşmiş Milletler ve 5 daimi üyesinin bulunacağı Uluslar arası bir kuruluşun gerçekleştirilmesi, 1 Mart 1945 yılına kadar Mihver Devletlere savaş ilan eden devletlerin BM üyeliğine alınmasına karar verilmişti.

Stalin'in ısrarıyla da, Montrö ve boğazlar hakkındaki SSCB görüşlerine Roosevelt ve Churchill olumlu yaklaşmış, meselenin yakın zamanda gerçekleşecek dışişleri bakanları toplantısında ele alınması ve Türkiye'ye duyurulması kararlaştırılmıştı.

Sonuç olarak Yalta Konferansı politik açıdan dünya siyasi tarihini derinden etkilemişti. Almanya’nın bölünmesinin yanında tüm Avrupa kıtasının ikiye bölünmesini, Demir Perde Ülkelerinin ortaya çıkmasını ve Soğuk Savaşın başlamasını beraberinde getirmişti.

Yalta Konferansı’ndan sonra Demir Perde ülkelerinin Sovyet nüfuzuna girmesi ve Sovyetlerin giderek dünyadaki etki alanını alabildiğine genişletmeye başlaması ABD tarafından kabul edilemezdi. 

Ortadoğu ve diğer bölgelerdeki enerji sahaları Sovyet nüfuzundan uzak tutulmalıydı. Sovyetler Birliği kuşatılmalı ve etkisiz hale getirilmeliydi.

10 Şubat 1945 tarihli Yalta Konferansı oturumunda Stalin'in, Montrö Antlaşması'nın gözden geçirilmesi talebine olumlu yaklaşan ABD, yeni başkan Truman tarafından olumlu bakmamıştı.

Böylece ‘’Yeşil Kuşak’’ doktrininin ilk adımları atıldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A.Ü. Fen Fakültesi Öğretim Kadrosu

ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU DÖNEMİ

A.Ü. Fen Fakültesi Öğrencisi Olmak