Eğitimdeki pranga Fulbright Antlaşması
Türk Milli Eğitimi ile ABD eğitiminin eşgüdümlü olarak çalışmasını sağlayan Fulbright Antlaşması, okullarımızda yetişen öğrencilerin büyük bir bölümünün ABD'nin çıkarları doğrultusunda düşünmelerini gerçekleştirecekti ki, ülke çıkarlarını sağlayanlara karşı ''Komünistler Moskova'ya'' sloganlarıyla çıkması sağlanacaktı.
4 Şubat 1945 - 11 Şubat 1945 tarihleri arasında, ABD Başkanı Roosevelt, Sovyet lider Stalin ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in katılımıyla gerçekleşen Yalta Konferansı’ndan sonra Almanya’nın ikiye bölünmesi, Demir Perde ülkelerinin Sovyet nüfuzuna girmesi ve Sovyetlerin giderek dünyadaki etki alanını alabildiğine genişletmeye başlaması kabul edilemezdi.
Ortadoğu ve diğer bölgelerdeki enerji sahaları Sovyet nüfuzundan uzak tutulmalıydı. Sovyetler Birliği kuşatılmalı ve etkisiz hale getirilmeliydi. Böylece ‘’Yeşil Kuşak’’ doktrininin ilk adımları atılmıştı.
12 Mart 1947 tarihinde ABD Başkanı Truman kongrede yaptığı bir konuşma ile Türkiye ve Yunanistan’a verilecek 400 milyon dolarlık mali ve askeri yardım için kongreden izin istedi ve izni aldı. Toplamda 400 milyon dolarlık yardımın temel amacı bu ülkelerin Amerikan nüfuz alanı içine dâhil edilmesiydi.
Yardım denildiğine bakmayın. Yardım adı altında ülkeler borçlandırılacak, zamanında ödenemeyen taksitlerin, ülkeyi ABD ile eşgüdümlü çalışacak duruma getirecek, yeni antlaşmaların finansmanı için kullanılması sağlanacaktı. Öncelikle Türk Milli Eğitimi ABD eğitimi ile eşgüdümlü hale getirilmeliydi.
FULBRIGHT BURSU olarak da bilinen Fulbright Anlaşması’na uzanan yol, Cumhuriyet tarihinde, hiç ihtiyacımız olmadığı halde, ilk kez, 26 Şubat 1946 Kahire Anlaşması ile 10 milyon dolar borçlanmamızı sağlayan anlaşmanın imzalanmasıdır.
Ne var ki Türkiye 10 milyon dolarlık kredi taksitlerindeki ödemeleri kısa süre içerisinde aksatacak, Amerika ise bu durumu “fırsata” çevirerek, eğitim alanında yeni bir anlaşma teklifi ile Türkiye’nin kapısını çalacaktı...
Amerika Büyük Elçiliği 12 Şubat 1948 tarihinde Dışişleri Bakanlığına müracaat ederek, Türkiye ile bir Kültür Anlaşması gerçekleştirmek istediğini belirterek bir “proje” sundu. Tarih yaprakları 27 Aralık 1949’u gösterdiğinde Türk Milli Eğitimi için bir “Kırılma noktası” olan FULBRIGHT ANLAŞMASI imzalandı.
Türkiye’deki Amerika Büyükelçisinin başkanı olduğu bu komisyonda 4 Türk eğitimci ve 4 Amerikalı eğitimci yer alıyordu. Kararlar oy çokluğuna göre alındığına göre, her defasında Amerika’nın tasarımları Türk Milli Eğitiminde yer almaya başlamıştı. Bir bakıma Amerikan Eğitim Sistemi, farkına varılmadan, uygulanmaya başlamıştı.
Türk Hükümetinin himayesinde ve denetiminin dışında, Amerikalı uzman ve araştırmacıların, Türk Eğitimi hakkında araştırma yapması, bilgi toplaması sağlanmıştı. Ayrıca okul, üniversite ve Bakanlıklara yerleştirilmesi de ayrıcalıkları arasındaydı.
Türk Milli Eğitimi ABD çıkarları doğrultusunda öğrenci yetiştirecek ve Türkiye Küçük Amerika olma yoluna girecekti. Bunun için de ilk uygulamalardan bir Köy Enstitüleri'nin kapatılması olacaktı.
Yorumlar
Yorum Gönder