AÜFF Birinci Yıl Özeti


6 Haziran 1965 Pazar, Ankara...

AÜFF yaz dönemi sınavları başlıyor. Akşamları, kantin ya da sınıfların herhangi birinde yaptığımız Nasyonal ve Evrimsel Sosyalizm ile birlikte vahşi kapitalizm ve uygulayıcısı ABD, karşı uygulayıcısı Sovyetler Birliği ilgili atışmaları bir tarafa bırakıp, derslere odaklanmam gerekiyor. Yine de kısa bir özet yapmamda yarar var.

Son iki ay, her gün olmasa da, Türk Ocakları ve benzeri yapılanmalara sempati duyan arkadaşlarla, bana göre ülkemizde kardeşlik bağlarını yok eden, ülkeyi kamplara ayıran, ''Komünistler Moskova'ya'' sloganını tartışmaya açtım.

Bu sloganla neyi amaçladıklarını biliyorlar mıydı? Yeterli bilgiden yoksun olunduğunda, önümüze konulanı mı haykırıyorduk. Aslına bakılırsa, yanlış bulduğum bu sloganın kökenini ben de bilmiyordum.

Ankara Türk Ocakları'ndan kovulmam bana aydınlanma yolunu açtı diyebilirim. Zamanda geriye, 1951 yılının Ağustos ayında, ''Beyaz Altın'' olarak tanımlanan Ceyhan pamuk tarlalarında buldum kendimi. Daha 7 yaşında iken aydınlanmaya ilk adımları atmamı sağlayacak bilgi kırıntılarını kulağıma üfleyen, kantarda görevli üniversiteli mevsimlik işçi Muzaffer Abi karşımda duruyordu.

Kantarda görev yapan, toplanan pamukların hane halklarına göre kayıt altına alınması konusunda patronun temsilcisi durumundaki Muzaffer Abiyi hem sevmiş, hem de saygı duymuştum. Üniversite masraflarını karşılamak için, yaz aylarında mevsimlik işçi olarak çalışan Muzaffer Abi Rol Modelim olmuştu.

Okullu olmak, üniversiteye gitmek ve ben de üniversite masraflarımı kendim karşılamak istiyordum. Kendisini rol model olarak gördüğümü anlayan Muzaffer Abi de beni sevmiş, şimdiden ortamın kültür kırıntılarını kulaklarıma üflemeye başlamıştı.

Öncelikle demişti, mevsimlik işçiler yalnız pamuk toplayanlar değildir. Toplanan pamuğun işlenmesi gereken Tarsus ve Mersin’e götürülmesini sağlayanlar, işlenmesi için kurulan çırçır ve pamuklu dokuma sanayiinde çalışanların bir çoğu da mevsimlik işçilerdir. Kendini tanımak ve geleceğine yön vermek için bunları öğrenmen gerekir.

''Bilgi güçtür.'' sevgili Mehmet. İlkokuldan itibaren nereye giderseniz gidin, yerleştikten sonra ilk uğraman gereken yer ''İl ya da İlçenin Halk Kütüphaneleri'' olmalıdır. Demişti.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencisi oluncaya kadar rol model olarak seçtiğim Muzaffer Abi'nin sözleri rehberim olmuştu. Bu kez de öyle oldu. Tartışmaları sağlam bir platforma oturtmam için Bilginin kaynağı Hümanizmi ve yorumlanışını öğrenmek zorundaydım.

Endüstri Devrimi ve Sosyalist Hümanizm ile başladım. Ardından Evrimsel Hümanizm, Nasyonal Sosyalizm ve Hitler'i anlamaya çalıştım. Milliyetçi olduklarını sanan arkadaşlarımız Nasyonal Sosyalizmi savunuyorlardı. Yetmedi, Lenin ve Sosyalist Hümanizm ile birlikte Stalin ve Gulag Ölüm kamplarını öğrendim.

İkinci Dünya Savaşı'ndan küresel bir güç olarak çıkan Sovyetler Birliği, ABD'nin başını çektiği Vahşi Kapitalizm için, dünyadaki enerji sahalarının paylaşımında rakip olunca Truman Doktrini, ekonomik boyutu Marshall Planı ve askeri boyutu NATO ile birlikte ABD'nin ileri karakolları olan NATO üyeleri ortaya çıktı.

ABD ileri karakolları olan NATO üyesi ülkelerin yanı sıra milli ve İslami özellikli ülkelerle Sovyetler Birliği'ni çevrelemek için ABD ''Yeşil Kuşak'' projesini devreye soktu. Bu proje çerçevesinde NATO üyesi ülkelerde, resmi olmayan ''Gladio'' ile resmi kimlik kazandırılan ''Komünizmle Mücadele Dernekleri'' devreye sokuldu.

Gladio ve Komünizmle Mücadele Dernekleri, bulundukları ülkeleri, Sovyetler Birliğine karşı kışkırtmak için muhteşem bir slogan ürettiler.

''Komünistler Moskova'ya''

Ülkemizde, 1950’de İstanbul’da Fethi Tevetoğlu tarafından kurulan ilk Komünizmle Mücadele Derneği, ABD’nin Yeşil Kuşak Projesi kapsamında Sovyet etkisine karşı bir araçtı. 

Fethi Tevetoğlu ve İlhan Darendelioğlu gibi isimlerle büyüyerek 140’dan fazla şube ve binlerce üyeye ulaştı. Özellikle darbe öncesi dönemlerde ideolojik şekillendirme ve propaganda aracı olarak önemli rol oynadılar.

Atatürk'ün ölümünden sonra, Atatürk Devrim ve İlkeleri'nden sapmaya başlayan CHP döneminde yapılan Fulbright Antlaşması, Eğitimde Türk ve Amerikan eğitim sistemleri arasında eşgüdüm sağlandı. 

Öğrencilerin ABD çıkarlarına uygun biçimde düşünmesi amaçlandı. "Komünistler Moskova’ya" gibi sloganlar, gençliğin yönlendirilmesinde sıkça kullanıldı.

''Komünistler Moskova'ya'' sloganı, zamanla sol aydınları tasfiye etmek için en etkili yöntem olarak kullanıldı. Yetmedi, toplu katliamlar için ortam yaratıldı.

Bütün bunlar, Vahşi Kapitalizmin baş aktörü ABD'nin Yeşil Kuşak Projesi'ni desteklemek için yapıldı. Günü gelecek, Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) adı altında Türkiye Cumhuriyeti'ni de yok etmek isteyeceklerdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A.Ü. Fen Fakültesi Öğretim Kadrosu

ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU DÖNEMİ

A.Ü. Fen Fakültesi Öğrencisi Olmak