Karma Ekonomik Sistem ve Atatürk

 

Atatürk'ün ekonomi anlayışı, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını ve kalkınmasını hedefleyen bir yaklaşıma dayanıyordu. Bu anlayış, "karma ekonomi" olarak adlandırıldı, hem devletin hem de özel sektörün ekonomik faaliyetlerde rol almasını öngördü. Bu öngörünün kökeninde Serbest Piyasa ekonomisi ile Sosyalist Ekonomi sistemini incelemiş olması yatıyordu.

Sanayi Devrimi, kapitalist sistemin serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşmasını sağladı, ancak sistemin yarattığı eşitsizlikler ve işçi sınıfı üzerindeki olumsuz etkiler, alternatif ekonomik modellerin tartışılmasına zemin hazırladı. Devlet müdahalesinin yok denecek kadar az olduğu bu sistemde üretim araçları ve kaynaklar bireyler ya da şirketler tarafından sahiplenip işletiliyordu. Yenilikçilik, ekonomik özgürlük, geniş ürün ve hizmet seçenekleri avantaj olurken, gelir eşitsizliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı, sosyal refah eksikliği dezavantaj oluşturuyordu.

Marx ve Engels'in düşüncelerinden esinlenerek, Lenin ve yoldaşları tarafından uygulamaya konulan Sosyalist Ekonomi Sistemi, üretim araçlarının özel mülkiyet yerine toplumsal ya da devlet mülkiyetinde olduğu, ekonomik faaliyetlerin eşitlikçi bir şekilde düzenlendiği bir sistemdi.

Temel amacı, birey özgürlüklerinin yanı sıra üretim araç ve kaynaklarının çağın koşullarına göre düzenlenmesini ve arttırılmasını sağlamaktı. Böylece bütün bireylerin temel ihtiyaçları sağlandıktan sonra eğitim, sağlık ve sosyal hizmetleri ücretsiz gerçekleştirmekti. Ancak, Stalin döneminde devletin ekonomiye geniş çaplı müdahalesi, birey özgürlüklerinin kısıtlanması, üretilen artı değerlerin eşit paylaşılmaması gibi uygulamalar sistemin geniş çaplı eleştirisine neden oldu.

Diğer taraftan, 1929'daki Büyük Buhran, devlet müdahalesinin gerekliliğini ortaya koymuş, John Maynard Keynes gibi ekonomistler, devletin ekonomiye aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini savunmuşlardı. Tamamen devlet kontrolüne dayalı sosyalist piyasa ekonomisi ile devlet kontrolünün olmadığı serbest piyasa ekonomisini birleştiren ''Karma Ekonomik'' modelin uygulanmasına geçildi birçok ülke tarafından.

Atatürk, bireylerin girişimlerini desteklerken, büyük sermaye ve altyapı gerektiren projelerde devletin öncü rol üstlenmesi gerektiğini savunmuştu. 1923 İzmir İktisat Kongresi'nde, ekonomik kalkınmanın özel girişimcilik ile desteklenmesi gerektiği vurgulanmış, ancak 1930'lu yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar nedeniyle "devletçilik" ilkesi benimsenmişti. Bu ilke, bireylerin ekonomik faaliyetlerini engellemeden, devletin düzenleyici ve tamamlayıcı bir rol üstlenmesini ifade ediyordu.

1930'lu yıllarda devlet, sanayi ve altyapı yatırımlarında öncü rol üstlenmiş, Sümerbank ve Etibank gibi kamu kuruluşları kurulmuştu. Enerji, ulaşım ve iletişim gibi stratejik sektörlerde KİT'ler aracılığıyla faaliyet göstermişti. Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) ve Devlet Demiryolları bu dönemde Karma Ekonomik Sistem uygulamaları olarak oluşturulmuştu.

Karma ekonomide hem özel sektör hem de kamu sektörü bir arada çalıştığı için ekonomik sistem daha esnek hale gelmişti. Devlet, sosyal refahı artırmak için sağlık, eğitim ve altyapı gibi alanlarda düzenlemeler yapabiliyordu. Laik ve parasız okulların yanı sıra, parasız yatılı okullar-Köy Enstitüleri Karma Ekonomik sistemin uygulamaları oldu.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A.Ü. Fen Fakültesi Öğretim Kadrosu

ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU DÖNEMİ

A.Ü. Fen Fakültesi Öğrencisi Olmak